İdris Baluken: "Bizim kaygımız, tutmaya çalıştığımız barış dalı eğer koparsa, Kürtler, Türkler, Anadolu ve Mezopotamya'da yaşayan bütün halklar, Ortadoğu'daki bütün halklarla birlikte maalesef dibinde Amerika'nın çıkarları olan o bataklığa doğru hızla düşeceklerdir. Bizim kaygımız budur."

 

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkan vekili ve Bingöl Milletvekili Dr. İdris Baluken, kaygılarının partilerinin kapatılması, dokunulmazlıklarının kaldırılıp cezaevine atılmaları olmadığını belirterek, "Bizim kaygımız, tutmaya çalıştığımız barış dalı eğer koparsa, Kürtler, Türkler, Anadolu ve Mezopotamya'da yaşayan bütün halklar, Ortadoğu'daki bütün halklarla birlikte maalesef dibinde Amerika'nın çıkarları olan o bataklığa doğru hızla düşeceklerdir. Bizim kaygımız budur. Yoksa eğer biz, gerçekten Kürt halkına, Türk halkına, Ortadoğu halklarına barış gelecekse, milletvekillerinin dokunulmazlığını bırakın, cezaevlerini bırakın, ölümü bile göze almış bir siyasi hareketiz. Barış için, kardeşlik için ölmeye bile hazırız" dedi.

 

Bingöl'de bulunan BDP'nin Grup Başkan vekili İdris Buleken, Genç caddesi üzerindeki saat kulesi önünde basın açıklaması yaptı. Yaklaşık 100 partilininde katıldığı basın açıklamasında konuşan Baluken, bütün açıklamalarında, bütün çalışmalarında Ak Parti'nin ülkeyi götürmek istediği felakete dikkat çekmek istediklerini belirterek, "AKP Kürt sorunun çözümünde tasfiyeyi, savaşı soykırımı ve tecridi dayatıyor dedik. Yaptığımız bütün toplantılarda AKP'nin dış politikasının Amerikan taşeronluğuna, Amerikan jandarmalığına, Nato'nun politikalarına hizmet ettiğini söyledik. Eğer bu dış politika devam ederse tüm Müslüman ülkelerle haklarımızın bir savaşın eşiğine gelebileceğini belirttik. İşte maalesef bugün geldiğimiz süreç içerisinde BDP'nin tüm söylemlerine kulak tıkamanın, BDP'nin tüm önerilerini dikkate almama faturası hepimizin önüne çıkmış durumda. AKP Kürtlere tasfiyeyi dayatarak, Kürtlere savaş politikaları ile gelerek maalesef bugün hepimizin yüreğini kanatan can kayıplarının baş sorumlusudur" dedi.

 

BDP'li Baluken, bugün BDP'ye yönelik bir linç ve saldırı kampanyası başlatıldığını, kendi gelecekleri ile ilgili tek bir kaygı yaşamadıklarını, BDP'nin kapatılabiliceğini, dokunulmazlıklarının kaldırılabiliceğini ve cezaevine atılabiliceklerini ifade ederek, "Bizim kaygımız, tutmaya çalıştığımız barış dalı eğer koparsa, Kürtler, Türkler, Anadolu ve Mezopotamya'da yaşayan bütün halklar, Ortadoğu’daki bütün halklarla birlikte maalesef dibinde Amerika'nın çıkarları olan o bataklığa doğru hızla düşeceklerdir. Bizim kaygımız budur. Yoksa eğer biz, gerçekten Kürt halkına, Türk halkına, Ortadoğu halklarına barış gelecekse, milletvekillerinin dokunulmazlığını bırakın, cezaevlerini bırakın, ölümü bile göze almış bir siyasi hareketiz. Barış için, kardeşlik için ölmeye bile hazırız" diye konuştu.

 

Diyarbakır'dan Antep'e, Yozgat'tan Kırşehir'e, Hakkari'ye kadar her gün onlarca gencin cenazesi yüreklerini dağlayacak şekilde kalktığını söyleyen BDP Grup Başkan vekili İdris Baluken, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"İşte bu cenazelerin tek sorumlusu savaş politikalarının baş sorumlusu olan AKP hükümetidir, Tayyip Erdoğan'dır.

 

Biz barış diyoruz, Egemen Bağış Kürt halkına 'kafir kavim' diye sesleniyor, biz barış müzakere diyoruz Fatma Şahin 'BDP'yi meclisten atmak gerekir' diyor. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak gerekir diyor. Biz barış ve müzakere diyoruz, Bekir Bozdağ, 'Terörün kökünü kazıyacağız' diyor. Biz barış diyoruz, AKP'nin Erzurum milletvekilleri, PKK'nın cenazeleri için 'Etkisiz hale getirildiler değil, geberdiler sözcüğünü kullanmak gerekir' diyor. Buradan herhangi bir barış çıkar mı? Herhangi bir çözümün dilimidir bu? Bu yaklaşım Kürt halkına ve Türk halkına bir şey getirir mi?

 

İçişleri bakanından hiç bahsetmiyorum. Onun zaten tek bir cümlesi değil, baştan aşağı kullandığı bütün kelimeler insanlığa, ahlaka ve inanca aykırıdır. Biz barış, müzakere çağrısı yaparken Tayyip Erdoğan işkenceci müdürleri terfi etmekle meşguldür. Bu yaklaşım çözümün yaklaşımı değildir. Bu yaklaşım, gözyaşını, kanı, acıyı arttıran bir yaklaşımdır. Bütün bunların tek bir amacı var. Kürt halkına diz çöktürmek. Kürt halkının demokratik siyasetine diz çöktürmek. Ama biz bu saldırılar karşısında Şeyh Said'den bugüne kadar diz çökmedik, bundan sonra da Tayyip Erdoğan'a diz çökmeyeceğiz. Gaziantepte'ki hadise, olaydan yarım saat sonra, ortada hiçbir somut veri yokken, hiçbir bilimsel veri yokken, ortada kimin yaptığı bile ilgili tek bir bulguya rastlanmazken AKP yetkilileri çıkıp adresi gösterdiler. PKK yaptı dediler. PKK’nın yaptığı üzerinden BDP’yi, hedefleştirdiler. Kürt halkının hedefleştirdiler. Hemen akabinde Kürt halkına ve BDP’ ye sistemli bir şekilde linç kampanyasının startı verildi. Şimdi biz Bingöl halkına soruyoruz. Antep olayı kime yarıyor. Antep olayı her tarafta saldırıya uğrayan Kürt halkına mı yarıyor, Antep olayı daha saldırıdan hemen sonra adres gösteren, BDP'yi mahkum etmeye çalışan AKP'nin işine mi yarıyor. Bu resminin iyi algılanması gerekiyor.

 

Özellikle Kürt politikasında, Suriye politikasında iflası yaşayan bir AKP Antep olayı üzerinden Kürt politikasının iflasını, Suriye politikasının iflasını maskelemek istiyor."