Barış Bloku, sınır içi ve sınır ötesindeki savaş politikalarına son verilmesini istedi.

Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda, Barış Bloku Eş Sözcüsü Gençay Gürsoy, HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Sebahat Tuncel de birer konuşma yaptı.

GÜRSOY: ÜLKE KAN REVAN HALİNE GETİRİLDİ

“Aradan geçen bunca zaman içinde ülke kan revan haline getirildi. Dümeni kırılmış, fırtınaya kapılmış, kayalıklara sürüklenen bir memleket manzarasıyla yüz yüzeyiz.

“Kaybettiği seçimin arkasında yeni bir seçime giderken, ‘Ben gidersem kaos gelir’  korkutmasıyla seçim kazanan  ve bu arada yakılıp yıkılan kentler, ölümler ve faşizan bir rejim ile karşı  karşıyayız.

“Memleketi bu hale getiren iktidar bu kan yetmezmiş gibi şimdi de  Suriye’ye müdahale etmeye çalışıyor, Suriye’ ye müdahale etmek için bir dizi senaryo yazıyor.”

KERESTECİOĞLU: BARIŞI ÇOĞALTMALIYIZ


“Yaşanan süreç net olarak belli. Savaş ortamına doğru sürükleniyoruz. Biz bu ülkede savaşa hayır diyenlerdeniz. Uzun süredir bu ülkede sadece Kürtlere karşı bir savaş yok. Kadınlara, emeğe, doğaya, ifade özgürlüğüne karşı bir savaş var. Onlar savaşları çoğaltırken bizler de barışı çoğaltmalıyız.”

TUNCEL: BERABER YAŞAMA OLANAKLARIMIZ DA BİTİYOR


“Türkiye’de tek adam rejimine giden yolda, 7 Haziran seçiminden bu yana bine yakın insan hayatını kaybetti. Savaş git gide derinleşiyor, bu savaş en çok kadınları etkiliyor. Kadınlara taciz, tecavüz, bedenlerinin teşhir edilmesi gibi iradelerini kırmaya yönelik insan aklının almadığı vahşet yaşanıyor.

“Savaş derinleştikçe beraber yaşama olanaklarımız da bitiyor. Bu iktidarın Kürt vatandaşlarına karşı kıyım, diz çöktürme gibi planları var. Bu Kürtlere soykırım değil Türkiye’nin geleceğine yönelik bir kıyım. 6 ay olmadı, Ankara’da 2 bomba patladı. Yüzlerce insan katledildi. Bu bahane ile Suriye’ye girme planları var. Savaş politikalarına ve Kürt düşmanlığına son verilmeli.”

"TÜRKİYE BİR SAVAŞA GİRMEYE ZORLANIYOR"


Blok adına açıklamayı Barış Bloku Eş Sözcüsü Nuray Sancar, yaptı. Sancar özetle şunları söyledi:

“Bu, 7 Haziran seçimleri döneminden bu yana gerçekleşen beşinci bombalı saldırı. Diyarbakır, Suruç, Ankara, Sultanahmet ve yine Ankara’da gerçekleşen canlı bomba patlamalarında çok sayıda insan ölmüş ve bunların hemen hepsinde felaket geliyorum demiştir. Bunların son olmayacağı endişesi içindeyiz.

“Çünkü felaketlere ve katliamlara yol açan politik zemini oluştararak ülkeyi bir korku imparatorluğu haline dönüştüren siyasi iktidar içerde ve dışarıda hem kendi halkına hem de komşu halklara karşı savaşarak krizi bir yönetme ilkesi haline getirmiştir.

“İki gün önceki saldırının; Suriye sınırlarına bir kara harekatının yapılacağına dair ültimatomların çekildiği, Suudi Arabistan savaş uçaklarının İncirlik’e konuşlandığı, PYD’ye yönelik Azez bölgesine arka arkaya bombardımanın yapıldığı ve konunun BM Güvenlik Konseyinin gündemine gelerek Türkiye’nin uyarıldığı bir zamana denk gelmesi dikkat çekici.

“Türkiye bir savaşa girmeye zorlanıyor. Giderek keskin bir paylaşım savaşımının aktörü olarak ülkeyi sonu belli maceralara sürüklemek isteyen siyasi iktidarın çabası üçüncü dünya savaşına yol açacak tehlikeli bir gerilimi kışkırtarak yangına körükle gitmeye yarıyor. Ama ateşle oynayanın eli yanar. Türkiye’nin komşu topraklarda işi yok. Türkiye halklarının komşu halklarla bir sorunu yok.

“Rojava halkının kantonlaşmasının bir güvenlik meselesi olarak algılandığı ve PYD’nin varlığının bir iç tehdit sayıldığı ortada. Bu nedenle de içerde de aylardır Kürt kentleri kuşatılıyor, sokağa çıkma yasakları uygulanıyor ve sivil halk bombalanıyor. Her gün çok sayıda insan ölüyor. Oysa Kürt sorununun şiddetle çözülmediği, öldürmekle bir halkın taleplerinin bastırılamadığı defalarca denendi ve görüldü.

“Bu savaş politikalarından geri dönülmesini, eşit haklar temelinde çözüm için müzakere masasına tekrar oturulmasını aksi taktirde çok geç kalınacağını tekrar hatırlatmak istiyoruz. Ülkenin barışa ve demokrasiye ihtiyacı var.”