Roboski Katliamı'nın incelenmesi için kampanya başlatan barış aktivistleri, Cumhurbaşkanı Gül'e "Denetleme Kurulunu devreye sokun" çağrısı yaptı.

Demokrat Haber yazarlarından, Barış Aktivisti İbrahim Yaylalı, Gül'ü şimdiye kadar Roboski'ye duyarlılık göstermemekle eleştirerek, "Denetleme Kurulunu devreye sokmalı; bu katliam nasıl oldu, kimler tarafından ve nasıl gerçekleştirildi, katliam dosyası neden sümen altı edilmek isteniyor; bunların tümünün araştırılmasını istemeli" diye konuştu.

Sorumlularının henüz açığa çıkartılıp yargılanmadığı Roboski Katliamı'na ilişkin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e seslenen barış aktivistleri, "Roboski Aileleri ve anneleri iki seneyi geçkin zamandır adalet beklerken harekete geçirmediğiniz Denetim Kurulunu, hükümetin yolsuzluk iddiaları için yargılama sürecinin çok başında iken devreye sokmanız başta yaslı Roboski Annelerini ve kamuoyunu derinden yaralamıştır" dedi.

Gül'ü, Cumhurbaşkanlığı Denetim Kurulunu Roboski Katliamı ve dosyasını incelemek üzere bir an önce devreye sokmaya çağırarak, "gecikmeden dolayı kamuoyundan özür dilemenizi istiyoruz" diyen aktivistler, imza kampanyasını şu internet sayfasında yürütüyor: http://www.change.org/tr/kampanyalar/abdullah-g%C3%BCl-roboski-katliam%C4%B1n%C4%B1n-incelenmesi-i%C3%A7in-denetleme-kurulunu-devreye-sokun

Kampanyanın yürütücülerinden, Roboski İçin Adalet-Yeryüzü İçin Barış Derneği'nden İbrahim Yaylalı hem kampanya hem de yakından takip ettiği Roboski'ye ilişkin ANF'ye konuştu...

Kampanyanın çerçevesine geçmeden önce, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Roboski ile ilgili sürece yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz?

17 Aralık Operasyonu ile ilgili gelişmeler yaşanırken, bu konuyla ilgili yargılama aşamasının daha başlarında Cumhurbaşkanı Gül yolsuzluk ve usulsüz dinlemeler üzerine Denetleme Kurulunu devreye soktuğunu duyurdu. Belki daha iyimser olabilirdim; tabii Roboski’de bir seneyi aşkın zamandır yaşamıyor olsaydım... Bizden önceki bir senelik dönemi Roboski halkından dinlediğim de ve Bir senedir Roboski'de yaşayan barış aktivisti olarak katliamın sadece 34 insanı öldürme fiili ile kalmadığının ve nasıl bu kadar acımasız devam ettiğinin canlı şahidiyim. Gördüklerimden sonra nasıl Cumhurbaşkanı Gül’ü eleştirmeden yoluma devam edebilirim?

Gülen ile Hükümet arasındaki iktidar kavgasında kendisine bağlı Denetleme Kurulunu devreye sokabilirken; hükümetin Roboski'deki sorumluluğu ve katliamdan sonraki tutumuyla ilgili sessiz, duyarsız kaldı. Hükümet katliamla ilgili yargıyı etkiledi, köylülerimizi katliamdan sonra konuşmamaları için tehdit etti, köylülerimizi asker gerçek mermilerle hedef gözeterek öldürmek istedi. Abdullah Gül hepsini görmezden geldi. Birçok konuda duyarlı olduğunu gösteren Cumhurbaşkanı, sorun Kürt halkı olunca, Roboski olunca maalesef elle tutulur hiçbir şey yapmamıştır. Adeta hükümetin yaptığını onamak anlamına gelecek susmayı tercih etmiştir.

Kampanyanızın amacından, çerçevesinden bahsedelim...

Az önce de değindiğim gibi, Cumhurbaşkanı Gül'ün Denetleme Kurulunu iki senedir bir türlü yol alınamayan Roboski Katliam dosyası için de devreye sokmasını talep ediyoruz. Çoğu çocuk 34 sivil yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Devlet yaşamın kutsallığı üzerine nutuklar atıyor hatta yaşam hakkını ilgilendiren birçok uluslararası sözleşmenin altına da imza atıyor. Fakat uygulamaya gelince, insanların yaşam hakkını elinden almakla da yetinmeyip, bunun hesabını sormak isteyenlere de yapmadığını bırakmıyor. Bizim "denetleme kurulunu devreye sokun" talebinde bulunmamız bile utanç verici. Gül Denetleme Kurulunu devreye sokmalı; bu katliam nasıl oldu, kimler tarafından ve nasıl gerçekleştirildi, katliam dosyası neden sümen altı edilmek isteniyor; bunların tümünün araştırılmasını istemeli.

Eğer çağrımıza cevap vermezse hükümetle  birlikte bu utancı beraber taşıyacaklar. Bizim yaptığımız çağrı aslında samimiyet çağrısıdır. Devletin tutumunun bu çağrımızın sonrasında ne olacağını göreceğiz; ya susmayı tercih edecek ve katliama ortaklığı tescillenecek, ya da nereye kadar giderse gitsin, Denetleme Kurulunu devreye sokup katliama ortak olmadığını gösterecektir. Gül maalesef bu zamana kadar hükümet politikalarının dışına çıkacak hiçbir adım atmamıştır. Oturduğu koltukta maalesef hükümeti onaylama memuru gibi hareket eden durumda kalmıştır.

Son 1 yıl, aynı zamanda 'çözüm süreci'nin başladığı, iyi kötü devam ettiği yıldı. Süreçle Roboski'nin aydınlatılmasının da bağı kuruluyordu. Buna rağmen, sürece rağmen hükümetin rolünü nasıl tarif ediyorsunuz?

Ben  90’yıllarda Kürdistan'ın Botan bölgesinde askerlik yaptım. O dönemleri her zaman çok kötü andık, o şekilde anılacak işler de oldu. Birçok kirli savaş politikalarının o dönemde canlı şahidiyim. Size şunu söyleyebilirim ki; bu kadar acımasız ve bu kadar iki yüzlü politikaya sahip bir hükümet dönemi hatırlamıyorum. Süreç ile Roboski’nin aydınlatılmasının bağını kurmak için çok iyimser olmak gerekiyor. Bu hükümet Sayın Öcalan’ın ateşkes çağrısı ile birlikte bu durumu fırsata çevrileceğini düşünüp Roboski için kurulan TBMM Alt komisyonu kararını açıkladı. “Koordinat hatası’’, “irtibat kopukluğu’’ denilerek  tamamen hükümetin, askerin aklandığı bir karar verildi. Daha sonra tüm savcı ve mahkemeler bu komisyonun kararını takip eden kararlar aldılar. Aşağıda kabaca bir kronoloji çıkardım. Eğer bu duruma bakarsanız göreceksiniz ki AKP hükümeti bu süreci fırsata çevirmeye çalışmıştır.

Roboski Katliamı dosyası sivil savcılıktan askeri savcılığa devredildi. Askeri Savcılık da “kusursuz katliam’’ diye anılacak "kaçınılmaz hata" diyerek takipsizlik kararı verdi.

Çünkü AKP hükümeti bu katliamın bir numaralı sanığı durumundadır. Sürecin tamamen PKK ve Sayın Öcalan’ın inisiyatifinde, hükümete rağmen buraya kadar gelebildiğini düşünüyorum.

Roboski için adalet mücadelesinde aktif oldunuz. Geçen sürede, yürütülen mücadele ve aileler açısından gözlemleriniz ne oldu?

Elbette bizden önceki süreçte de Roboskili aileler mücadele ediyordu. Zaten mücadele yürütülmemiş, bir noktaya taşırılmamış olsaydı, bizim Roboski’de çok fazla bir şey yapma durumumuz olamazdı. Biz Meral Geylani ile birlikte barış yürüyüşü sonunda Roboski’de yaşama kararı alıyoruz. Tabii geçmiş mücadele deneyimlerimiz ile birlikte Roboski’ye gidiyoruz. Katliamın 55 haftasına girilmeden aileler ile birlikte toplantı alıyoruz. Cumartesi Anneleri'nin mücadele deneyimini aktarıyoruz. Katliamcıların organize hareket ettiklerini, bu duruma karşı daha örgütlü mücadele etmemiz gerektiği konusunda ortaklaşıyoruz.

Gezi Direnişi döneminde AKP hükümeti bir kez daha bize saldırı gerçekleştirdi ve ve dosyamızı askeri savcılığa gönderdi. Biz de her gün daha çok ayrıntıları ile uluslararası bağlantıları da ortaya çıkan katliama karşı, kurumsal mücadele etme kararı alarak bizim öz örgütümüz olacak olan, Roboski İçin Adalet-Yeryüzü İçin Barış Derneği'ni kurduk. Roboski'yi 'minyatür Kürdistan' olarak düşünüyorum. Tüm Kürdistani sorunları da bağrında taşımaktadır. Bu yüzden ancak böylesi bir mücadele stardı verilirse katliam boşa çıkartılır.

Derneğimiz öncelikle yaşam hakkını merkezine koydu ve katliamın aydınlatılması için aktif mücadele yürütecek.

'AKP-ASKER EL ELE, SAVAŞ SÜRECİNE...'

Roboski ve Botan halkı katliama karşı bir mücadele yürütüyor fakat bu durum saldırının ölçeğine bakıldığında yetersizdir. Ayrıca, hükümetin ve askerin barış sürecini provokasyon etme çabalarına karşın halklarımızı sınır bölgelerinde gelişen provokasyon süreçlerine uyanık olmaya çağırıyorum. Savaş karşıtları, barış yanlıları provokasyon bölgelerine yönelip asker ve hükümetin amacını boşa çıkarmak için canlı kalkan eylemi başta olmak üzere eylemliklikler geliştirebilir. Yoksa AKP ve asker el ele vermiş, savaş sürecine doğru yol almak istiyorlar. (ANF)