Kaplumbağalar da Uçar ve Sarhoş Atlar Zamanı gibi filmlerin yönetmeni Bahman Ghobadi, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) saldırısına uğrayan Kobani konusunda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na bir mektup yazdı.

İşte o mektup:

Sayın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu,

Ülkenizin birkaç adım ötesinde yaşanan son on yılın en acı trajedileri sizin başbakanlık görevini üstlendiğiniz bir döneme denk gelmiş bulunmakta. Şüphesiz, bu trajediye yaklaşımınız, sizin siyasi geleceğinizi de yakından ilgilendiriyor.

Elbette bu trajedi Türkiye’nin ve sizin siyasi kaderinizi belirleyecektir. Bu düzlemde, zaten tarafınızca Türkiye Devleti’nin, IŞİD’in Kobani’ye yönelik işgal çabalarını boşa çıkaracağına dair bir açıklama yapıldı.

Evet, Kobani ve Kobani’nin ezilen Kürtleri için ben bu mektubu kaleme alırken, yüzlerce Kürt, erkek ve kadın, onurları ellerinde, Kobani’yi metre metre savunuyor.

Sayın Davutoğlu,

Bu sırada, insafsız hareketleri ile IŞİD zulmederek Kobani’yi bir yığın toprağa dönüştürüyor, insanların canına kıyıyor. Bu insanların topraklarını savunmak için askeri silaha ihtiyacı var. Sizin askleriniz şehrin birkaç adım ötesinde,silahlanmış durumda ama sadece izliyorlar. Unutmayın ki IŞİD’in Kobani’yi almasının sonuçları düşündüğünüzden daha ağır olacaktır. Ve elbette, etkileri bütün bölgeyi ve Türkiye’yi kapsayacaktır. Askeri güçleriniz ne için bekliyorlar? Kobani’nin bütün erkeklerinin katledilmesini, kadınlarının köle olarak alınmasını mı? En sonunda birkaç kere ateş ederek elimizden geleni yaptık mı diyecekler?

Sizin siyasi geleceğiniz tam da şu anda şekilleniyor ve şu anda aldığınız kararlar her zaman göz önünde bulundurulacaktır. Unutmayın ki Kobani’nin Kürtlerine yardım etmeyi ertelemeniz çok kötü ve geri dönülemez sonuçlara yol açacaktır. Bu durumda, sadece dünyaya karşı değil Türkiye’nin Kürtlerine ve insanlığı seven, Kürtlerle sınır kavramlarını düşünmeden dost olan Türk halkına karşı da sorumlusunuz. Ve bu insanlara cevap vermelisiniz. Eminim ki aynı soyların köklerini savunma ruhu sizde, Türk halkında da vardır. Bu yüzden inanıyorum ki bu iyiliğin ve insani beraberliğin değerini anlıyorsunuzdur.

Unutmayın ki Kürtler siyasi olarak birleşik değilse ve coğrafi olarak birbirlerinden uzak olsa bile, tek ruhları vardır ve o ruhun parçaları bu coğrafyaya dağılmış bir bütünü tamamlar. Kobani’nin Kürtleri insan, ve sizin komşunuz. Onların gelecekleri sizin ve diğer insanların geleceğinden ayrı değil. Kobani’ye yardım etmek insanlığa yardım etmektir, kendinize yardım etmektir. Çünkü çok uzak olmayan gelecekte, Kürtlere ait olan bağımsız bir ülke bu isteklerin, acıların,ateş ve küllerin altından çıkacak. Ve o gün geldiğinde Kürtler, kimlerin acıçektiğini, kimlerin yardım ettiğini, kimlerin yaralarını sardığını, kimlerinyardım etmediğini ya da yalandan yardım edermiş gibi davrandığınıunutmayacaktır.

Gün bugün, Sayın Başbakan, zaman aleyhimize işliyor. Tutulmayan sözlerin vekararsızlığın faturası hepimiz için ağır olacaktır. Kobani’de mezalime uğrayan Kürt halkının acılarını hissedebiliyor, feryatlarını duyabiliyorsanız, onlara şefkatli yardım elinizi uzatmak için en azından silahsız bile olsa IŞİD’in zulmüne yumruklarıyla, taşla, sopayla karşılık vermek, sınırın öteki tarafındaki kardeşlerine yardım etmek için can atan Türkiyeli Kürtlere sınırı açın. Açın ki Kürtlerin topraklarını savunmaktan vazgeçmediğini, boyuneğmediğini bütün dünya görsün.

Sayın Davutoğlu,

Yarın çok geç olabilir; Kobani için, sizin için ve dünya için.

Bahman Ghobadi