Zeynep Yüncüler / BirGün

Rojava’da, IŞİD’e karşı savaşırken 21 Eylül'de yaşamını yitiren 27 yaşındaki Aziz Güler’in cenazesi hâlâ ailesine teslim edilmiş değil.

Anne Elif Güler, İstanbul Beşiktaş’ta yaşadıkları evde yaşadığı tarifsiz acı ile bir yandan ona destek çıkan akrabaları ve dostları ile kaybettiği oğlunun dostlarını eve kabul ediyor, diğer yandan eli telefonda, eşinden ve diğer oğlundan ‘cenaze geliyor’ haberini bekliyor. Oğlunu en son geçen kasım ayında gördüğünü söyleyen anne Güler ekliyor:

“Kocaeli taraflarında Göztepe maçı vardı, ona geldi, sonra İstanbul’a geçti, iki gün beraberdik, yanımdaydı… Son görüşmemiz olamazdı, ağzında ölüm yoktu, bebekliğinden bu yana sevgi doluydu. Ardından İzmir’e gitti, kız arkadaşı orada. Sonra bir daha oğlumdan haber alamadık. Kız arkadaşından öğrendim, bir not bırakmış, ben ona reçel, bal, kavurma bir şeyler hazırlamıştım, bıraktığı notta ‘anne sen onları yoksul bir aileye ver’ yazmış. Oğlumun bana en son diyeceği şeyler meğersem bu olacakmış.”

‘SADECE BAĞLAMA ÇALARKEN AĞLATTI’         

Hayatı boyunca oğlunun bir gün bile kendisini üzmediğini, arkadaşları, akrabaları ile ilişkilerin çok kuvvetli olduğunu, bir kişiden tek bir gün bile oğlu hakkında kötü cümle duymadığını belirten Anne Güler, “Aziz beni ağlattı evet ama bağlamasını çalarken ağlattı” dedi ve devam etti:

“Aziz’in lise zamanlarıydı., Okmeydanı’nda oturuyorduk. Orada, sürekli İdil Kültür Merkezi’ne gider, bağlama çalmayı öğrenirdi. Her şeyi becerdiği gibi onu da hemen öğrendi. Ben mutkafta yemek yaparken çalardı, eşlik ederdim mırıldanırdım ama çok duygulanırdım gözyaşlarımı tutamazdım, beni o zaman ağlattı bir tek, sonra bana ‘anne ağlarsan çalmam’ dedi.

“CEMAL ÖĞRETMEN ‘GURUR DUYUYORUM’ DERDİ”       

Anne Güler’in dilinde sürekli geride kalan anılar var: “Bir öğretmeni vardı ilkokuldayken hiç unutmam; Cemal Bey. Daha ufacıktı Aziz, öğretmeni bana hep ‘gurur duyuyorum oğlunla’ derdi. Nasıl hoşuma giderdi, anlatamam. Ben bilirim zaten oğlumu, zeki, çalışkan, sevgi doluydu hep. Çok içimde kalmıştır, bir gün çok hastaydım, veli toplantısına gidemedim. Diğer veliler aradı beni, ‘Elif bir tek sen yoktun, keşke olsaydın duysaydın konuşulanları, öğretmen o kadar güzel şeyler söyledi ki, ne mutlu sana’ dediler.”

‘KALEMİNLE, ZEKANLA SAVAŞSAYDIN BE OĞLUM’

Anne Güler’den anılar devam ediyor ve bir de dilinde ağıta dönüşmüş ara ara şu sözler dolanıyor: “İnsanlık için feda ettin kendini oğlum biliyorum ama canım her yerim yanıyor her gün soruyorum neden yanımda değilsin, kaleminle, zêkanla savaşsaydın be oğlum.”

‘BİZE BİR ACI DAHA YAŞATMASINLAR’

Güzel anıların ardından konu yine haklı olarak en can yakıcı kısma geliyor; verilmeyen cenaze. Anne Güler ekliyor: “Tek dileğim bir an önce yavrumun buraya gelmesi, güzel bir dille, anlaşmalı bir dille, kavga etmeden, tartışmadan, ben oğlumu istiyorum, zaten acımız ortada bize bir acı daha yaşatmasınlar, bu bizim en büyük hakkımız.”