Son dönemlerde yaşanan seçim barajı, resmi ittifak, Atatürkçülük tartışmalarına dikkat çeken ve Türkiye’nin dış politikadaki açmazlarına işaret eden HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Ankara’da Erdoğan sonrasına hazırlık yapan kesimler olduğunu savundu.

Mezopotamya Ajansın’dan Kenan Kırkaya’nın sorularını yanıtlayan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, seçim barajı ve partiler arası ittifak gibi önerileri, “2019’a müdahale mi 2018’i dizayn etme girişimi mi?” sözleriyle değerlendirdi. Türkiye’nin 2019’a kadarki süreci bu şekilde sürdürme imkanına sahip olmadığını düşünen Bilgen’e göre, erken seçim 2018 Temmuz ayında ya da en geç 2018 sonbaharında gerçekleşebilir. Bilgen, bu çerçevede yaşanan tartışmaları da, “seçim takvimi planlaması” olarak görüyor. “MHP’nin seçim barajıyla ilgili başlattığı tartışma ve ittifak meselesinin de doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından cevaplandırılıyor olması da bir mutfak hazırlığı yapıldığını gösteriyor” diyen Bilgen, “Son pazarlıklar, son el yükseltme girişimleri ile karşı karşıyayız. Bu tartışmaların hiçbiri ilkesel, demokrasiyle ilgili tarafı yok” dedi.

‘ERDOĞAN SONRASINA HAZIRLIK YAPANLAR VAR’

Bilgen, özellikle iktidar çevresindeki kimi kesimlerin Erdoğan sonrası için hazırlıklara da başladığını iddia ederek şunları söyledi: “İktidarı uzatma ve Erdoğan sonrasına hazırlık hamleleridir bunlar. Erdoğan’la mı yürünecek? Erdoğan’la yürünecekse kim Erdoğan’la yürüyecek? Erdoğan’sız olacaksa kim bu mirası devralıp yürütecek? AKP’nin kurucuları mı, 15 Temmuz’da Erdoğan’a sahip çıkan milliyetçi çevreler mi bu mirasa sahip çıkacak? Seçim takvimi biraz bu güç dengelerine, hesaplaşmalara, bu yeni buluşmalara ya da bu birbirlerine göz kırpmalara bağlı şekillenecek.”

‘DIŞ SİYASET KİMİ KESİMLERİ HAREKETE GEÇİRİYOR’

Erdoğan sonrasına ilişkin hazırlıkların da sadece iç siyasetteki gelişmelerle sınırlı olmadığını ve bunun dış politika boyutunun da olduğunu söyleyen Bilgen, şunları ifade etti: “Dış politikadaki seyir ilginç… Türkiye artık neredeyse Rusya ile haftalık olağan görüşme yapıyor, bu neredeyse iç hukukun bir parçası oldu, Cumhurbaşkanı haftalık Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve MİT müsteşarını nasıl kabul ediyorsa artık Putin ile böyle haftalık rutin görüşme trendine girmiş durumda. Bu Suriye’de söz sahibi olma çabası, son dakikada kırmızı çizgilerini dayatma arayışı ama sadece dış politikayla değerlendirilemez. Bu Türkiye içi ittifakları ve ilişkileri de etkileyecek. Hepimiz biliyoruz ki 15 Temmuz öncesinde başlayan ve 15 Temmuz’da açık bir şekilde ilan edilen bir başka arayış var. Zarrab davası ve AKP’nin buna gösterdiği ilgi, Zarrab’ın sağlığını neredeyse bütün Türkiye’nin gündeminden daha önemli, öncelikli gördüklerini ilan eden tavırlar, iki günde 3 kez nota vermeler… Türkiye hem uluslararası güçler arasında hem de içeride toplumsal bastırma, öteleme, OHAL yöntemleriyle ülkeyi yönetemez hale getiren bir tablo ile karşı karşıya.”

‘BARAJ TARTIŞMALARININ ALTINDA YENİ OYUNLAR VAR’

MHP’nin seçim barajı çıkışının da, “Biz bunu Kürtleri engellemek için koymuştuk ama bunu anlamsızlaştırdılar” şeklindeki bir itiraf olduğunu ifade eden Bilgen, “Bunu MHP eliyle itiraf etmeleri önemli, ama bunu yaparken bir temsilde adalet yollarını arayalım, seçim sistemini daha da kolaylaştırıcı bir rol üstlenecek bir yere taşıyalım eğilimi yok. Bu ‘bu yolla olmuyor başka yollar bulalım’ arayışıdır. Yani dışlamanın, engellemenin, demokratik siyasetin dışına itmenin başka yollarını bulmalıyız arayışıdır” diye konuştu. Ayrıca bu tartışma ile Türkiye’nin iki partili sisteme mahkum edilmek istendiğini savunan Bilgen, “Baraj tartışması hatalarıyla yüzleştikleri, daha insani bir sistem arayışı içinde oldukları anlamına gelmiyor tam tersine yeni oyunlar, eski yöntemlerin işlevsizleşmesine karşı yeni yöntemler bulma arayışları anlamına geliyor” dedi.

‘ERDOĞAN AKP’DEKİ KEMALİSTLERİ İKNA ETMEYE ÇALIŞIYOR’

Hem baraj tartışmalarında hem de AKP’nin kendisini “Atatürkçü” ilan etmesinde de “geçmişte HDP’ye yönelik suçlamalar olduğunu” belirten Bilgen, “Bizi Kemalizm ile suçlayanlar, ‘Barajı tartışmak ihanettir’ diyenler, bugün bunu ilkesiz bir şekilde kendileri savunuyor” dedi. Bilgen, AKP’nin Atatürkçülük çıkışını da şu sözlerle değerlendirdi: “AKP’nin homojen olmayan kitlesini koruma refleksi var. AKP’nin eldekileri korumak için kendi içindekileri tahkim etmesi gerekiyor. Yüksek dini söylemler bir kesimi motive ediyor. İslamcıları, imam hatipleri açarak motive edebiliyor. Ama bu herkesi motive etmek için yetmiyor. Örneğin daha liberal bir duruşu olan, daha merkez sağda duran, ekonomiyi önemseyen, devlet refleksi olan kesimleri motive etmeye yetmiyor. Vatan Partisi ya da kimi ulusalcıları ikna etmeye yönelik olmadığını düşünüyorum bu Atatürkçülük çıkışının. AKP’ye destek verenlerin yüzde 10-15’i birinci kimlik olarak kendisini Atatürkçü olarak görüyor. Yüzde 50+1’den bir tuğla eksiltmemek, herkese selam vermek için zorunlu olarak bu açıklamaları yapıyorlar.”

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)