HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen mecliste AKP ve MHP'nin başkanlık anlaşmasına ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

Atılan imzaların kamuoyuna açıklanması gerektiğini söyleyen Bilgen, bu şartlarda yapılacak Anayasa'nın meşru olmayacağını kaydetti.

Numan Kurtulmuş'un "AK Parti'nin bütün milletvekilleri o gün geldiğinde Meclis'e geldiğinde, 316 milletvekilimizin tamamı, oylarını kullanarak anayasa değişikliğine evet oyu verecekler" sözüne de tepki gösteren Bilgen, "316 oy çıkacak açıklaması Anayasaya göre suçtur. Eğer bu Anayasa değişene kadar herkesi bağlıyorsa bu açıklamalar derhal düzeltilmelidir" dedi.

Bilge, "Bu metnin 330’la kotarılmasını bile şaibeli hale getirir. Referandum kampanyasını normal görüyorlarsa bu şartlarda yapılan anayasanın meşru olmadığına dair bir okumaları yok. Seçim bir günden ibaret değildir. Bir süreçtir. OHAL şartlarında demokratik bir tartışma yaşanabilecek mi? Buradan demokratik bir anayasa çıkmaz" diye devam etti.

Ayhan Bilgen'in konuşmasından satırbaşları şöyle:
 
Türkiye büyük bir bölgesel savaşın tarafı olmanın arifesindedir. Ancak bölgesel gelişmelere, ekonomideki büyük krize rağmen gündemde sadece başkanlık tartışması var. Bu tablonun kendisi Türkiye’yi tehdit ediyor.
 
Anayasa bir toplum sözleşmesidir. Siyasi partiler, toplum için bu sözleşmeyi kurmak zorundadırlar. Bu, toplum adına yapılır. Sözleşme toplumdan gizlenerek yapılıyorsa buna anayasa değil, gizli bir anlaşma denebilir.
 
ANAYASA DEĞİL GİZLİ ANLAŞMA
 
Şu anda iki parti arasında bir anlaşma sağlanmış gibi açıklamalar yapılıyor. Şüphesiz bu iki partinin tercihidir. Sadece biz değil; ana muhalefet partisi de, parlamento dışındaki partiler de, akademi de, sivil toplum örgütleri de, medya da, bir bütün olarak toplum dışlanarak bu süreç yönetilebilir, bu bir tercihtir. Nasıl bugün nasıl 12 Eylül anayasası, aldığı yüzde 90 oya rağmen tartışılmaya devam ediliyorsa, bugünkü gizli anlaşma metni de daha ilk günden itibaren tartışılacaktır.
 
HANGİ METNİ GÖRDÜNÜZ DE İMZALIYORSUNUZ?
 
Ama hiç olmazsa milletvekilleri, kendi partilerine saygı için, içinde bulundukları çatıya saygı için, hangi metne imza attıklarını açıklamalılar. Dün Genel Kurul’da MEB ile ilgili kanun görüşülürken, Rusya ile boru hattı anlaşması görüşülürken iktidar milletvekilleri “başkanlık hayırlı olsun” hashtagiyle imzalarını açıkladılar, imzalarını deşifre ettiler. Vekillere soruyoruz; başkanlık mı, cumhurbaşkanlığı mı, hiç olmazsa buna açılık getirin. Ayrıca hangi metni gördünüz de imzalıyorsunuz?
 
Bu yaklaşımın kendisi halk iradesine saygısızlıktır. İktidar partisi adına yapılan açıklamalar da doğrudan suç oluşturmaktadır. “Blok olarak evet oy kullanılacak” açıklaması yürürlükteki anayasaya göre suçtur. Anayasa değişikliklerinin nasıl yapılacağı açıktır.  Eğer bu anayasa değişene kadar herkesi bağlıyorsa, yani sadece muhalefeti cezalandırmak için bir koz, silah olarak görülmüyorsa, bu açıklamalar derhal düzeltilmelidir. Bu açıklamalar Meclis’teki oylamalara gölge düşürür. Referandum sürecini de şaibeli hale getirir.
 
Bir grup başkanvekili ve birlikte anayasa yapmaya çalıştıkları partinin genel başkanı OHAL şartlarında bir referandum kampanyasını normal görüyorlarsa, ya demokrasiden haberleri yok ya da bu şartlarda yapılan anayasaların meşruiyeti olmadığına dair bir tarih okumaları yok.
 
'OHAL'DE REFERANDUM OLUR' DEMENİN TUTARLI BİR YANI YOK
 
Sanki referandum ya da seçim denilen şey seçim sabahı sandığa gidip oy atmış atmama meselesiymiş gibi tarif ediyorlar. Referandum, seçim bir süreçtir. İfade özgürlüğü var mı, toplanma özgürlüğü var mı? OHAL şartlarında demokratik tartışma süreci yaşanabilecek mi? Milletvekillerimiz, akademisyenler, gazeteciler tutuklu. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri sınırsız şekilde yasaklanabiliyorken, “OHAL şartlarında referandum olabilir" demenin tutarlı hiç bir yanı olamaz.