CHP milletvekili Veli Ağbaba, 30 yıl altı aydır cezaevinde bulunan Tahir Canan'la ilgili düzenlediği basın toplantısında, Tahir Canan gerçeğinin 12 Eylül ile hesaplaşma fırsatı olduğunu söyledi.

 

Ekin KARACA / BİA

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya milletvekili Veli Ağbaba, Türkiye'nin en uzun süre cezaevinde kalan kişisi olan Tahir Canan'la ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı yaptı.

 

30 yıl altı ay cezaevinde kalan Tahir Canan'ın 17 yaşında çocukları ipe çeken, onlardan kalan mektupları bile yok eden, ülkeyi açık hava hapishanesine, karakolları işkence tezgâhına dönüştüren 12 Eylül adaleti ile mahkum edildiğini söyleyen Ağbaba, Canan'ın neredeyse tüm ömrünü 12 Eylül adaleti nedeniyle cezaevinde geçirdiğini söyledi.

 

"BU GİDİŞLE 72 YAŞINDA TAHLİYE OLACAK"

 

Basın toplantısına katılan Tahir Canan'ın eşi Gülnigar Canan, oğulları İlhan, Cahit ve İmran Canan ile torunları Elif Zelal ve Nehir'i basın mensuplarına tanıtan Veli Ağbaba, Tahir Canan'ın dört çocuğunun babasız büyüdüğünü ve kendisinin ailesinden uzakta yaşlanarak dede olduğunu ifade etti.

 

Bu durumu insanlık ayıbı olarak değerlendiren Ağbaba, sözlerine şöyle devam etti:

 

"Tahir Canan, 30 yılı aşkın bir süre hapishanede kaldı. Bu yetmemiş olmalı ki 2025 yılına kadar hapishanede tutulmak istenmektedir. Böylece 45 yıl hapishanede kalarak,72 yaşında tahliye olabilecek."

 

"'ASAMAYALIM DA SÜRÜNDÜRELİM' MANTIĞI"

 

Canan'ın yaşadıklarını basın mensuplarına anlatan Ağbaba, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 12 Eylül ile hesaplaşacağını söylediğini hatırlatarak, AKP'nin Canan'ı bu zulümden kurtarmak yerine kendisinden 30 yılı aşkın zamandır cezaevinde yediği yemeklerin parasını istediğine dikkat çekti.

 

30 yıl altı ay cezaevinde kalan birinin mal varlığı olamayacağını ifade eden Ağbaba, durumu "Asmayalım da süründürelim" mantığı olarak değerlendirdi.

 

"Cuntayla hesaplaşmak ne lafla olur ne de gözyaşı dökmekle; hesaplaşma icraatla olur. İcraat ise samimiyet ve kararlılık ister."

 

Tahir Canan gerçeğini cuntayla hesaplaşma fırsatı olarak değerlendiren Ağbaba, söylenen sözler samimiyse, 12 Eylül döneminin tüm uygulamaları ve sonuçları ile ortadan kalkması için harekete geçilmesi gerektiğinin altını çizdi.

 

"HANİ ÖZGÜRLÜKLER ENGELLENEMEZDİ"

 

Basın açıklamasının ardından söz alan Tahir Canan'ın 13 yaşındaki torunu Elif Zelal, kendisine derslerde insanların özgürlüğünün kısıtlanamayacağının öğretildiğini ama dedesinin özgürlüğünün kısıtlandığını söylerken, babasını cezaevi dışında hiç görmeyen İmran Canan ise babasıyla sinemaya gitme özlemini dile getirdi.

 

Tahir Canan'ın diğer oğlu İlhan Canan ise babasının 30 yıl öncesinin cunta adaleti ile yargılandığına dikkat çekerken, eşi Gülnigar Canan, yargıya müdahale edilmesini değil, meclisin çözüm bulmasını istediklerini söyledi.

 

İNSAN HAKLARI KOMİSYONU'NDAN RET

 

Öte yandan, Tahir Canan'ın TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvuru olumsuz sonuçlandı.

 

Radikal'de yer alan habere göre, Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün imzasıyla verilen olumsuz yanıtta, Anayasa'nın 138. Maddesinin ikinci fıkrasındaki, "Hiçbir organ, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" ve dördüncü fıkrada, "Yasama yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez..." düzenlemeleri hatırlatılarak, "Yasama organının bir birimi olan Komisyonumuza başvurunuz hakkında yapılacak bir işlem bulunmamaktadır" denildi.

 

Üstün, adil yargılama yapılmadığının düşünülmesi durumunda, iç hukuk yolları tükendikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurulabileceğini de sözlerine ekledi.