Arınç, 'Vur de vuralım' diyen ülkücülere 'Zamanı gelecek' karşılığın veren Bahçeli çok sert eleştirdi. Ayrıca İsrail'den özrün gizli bir anlaşma karşılığında geldiği iddialarına da yanıt verdi. PKK'nin sınır dışına çekilmesi konusunda ise muhatabın meclis değil hükümet olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gelişmeleri değerlendirdi.

Arınç, PKK'nin 'ateşkes' kararı ve silah bırakması vaadi, MHP Lideri Bahçeli'nin sürece yönelik açıklamaları ve İsrail'in özrüyle ilgili soruları yanıtladı. İşte sorular ve Başbakan Yardımcısı Arınç'ın yanıtları:

PKK'nin nasıl geri çekileceği konusunda bir gelişme var mı, yasal bir çalışma beklentisi var. Beşir Atalay da benzer bir açıklama yapmıştı...

- İmralı'nın Nevruz'da okunan mektubu, 'iyi gelişmeler' olarak değerlendirildi. Ümit verici olarak değerlendirilebilir. Onlara göre ateşkes bize göre çatışmasızlık olarak nitelendirilebilecek bir dönem başladı. Yasal çalışma için muhatap Meclis değil hükümettir. Bu hükümetimizin takip edeceği bir iştir.

Şu anda onların tabiriyle bir ateşkes süreci başlatılmış durumda. Sayın Başbakan’ın açıklamalarını burada tekrar etmeme gerek yok. Bu konuda muhatabın hükümetimiz olduğunu TBMM olmadığını ifade ediyor.

MHP Liderinin Bursa'daki mitingde kendisine yapılan 'Öl de ölelim, vur da vuralım' sloganına 'Onun da zamanı gelecek' karşılığını vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bursa'yı ve çevresini iyi bilen bir insanım. Orada koyulan tepkiyi anlayışla karşılarım. Ancak Bursa'nın nüfusu 2.5 milyon kişidir. Çok büyük bir kalabalık o mitinge katılmamıştır. Onların verdiğinin üçte biri kadar bir rakam katılmıştır. 12 Eylül referandumunda olduğu gibi MHP'nin tabanının bu süreci desteklediğini biliyoruz. O meydana gelenler seçmen nüfusunun yüzde ikisidir. Çoğunluğu da başka illerden gelmişlerdir. Ama ortaya koydukları tepki tabii ki demokratik bir haktır.

Sayın Bahçeli şimdiye kadar 'Ülkücüleri sokağa dökmüyor' diye takdir edilirdi. Ama bu çıkışı iki gündür tartışılıyor. Bu halkı suç işlemeye teşvik ve tahriktir. Kendisi bu sözlerini tevil etmedikçe bu sözler onu hep takip edecektir. Bu konuda savcılar ne düşünür bilmiyorum ama hayatının en büyük hatasını yapmıştır. Siyasi hayatının en büyük hatasını yapmıştır. Ve bu sözlerinin altında kalacaktır. Çözüm sürecine karşı çıkarak barajın altında kalacağını bilmesine rağmen bunda ısrar etmesi anlaşılmazdır. Bu sözleri tekrar etmemesini kendisine tavsiye ediyorum.

Çekilmede 1999'daki sorunların yaşanmaması için yapılacaklar hükümetin sorumluluğunda mıdır?

Başbakanımızın bu konuda teminatı vardır. Daha silah bırakma yok önce çatışmasızlık hali var. Silahların yurtdışına nasıl çıkacağını bana sormayın. Bu konuda da etkili bir strateji yürütülecektir.

İsrail’le ilişkilerin normale dönmesi için bir takvim öngörünüz var mı?

Cuma günkü gelişme tarihidir. 75 milyonun bu gururu yaşadığına eminim. 72 saat geçti sayın ana muhalefet liderinin bir açıklaması yok. Bugün Faruk Loğoğlu'nun bir yazılı açıklaması var. Yıllarca diplomatlık yapmış birinin bu başarıyı paylaşması gerekirdi ama ortada kedi ciğer meselesi var. Özür dilenmiştir bunun da anlamı şudur: Evet ben açık sularda sizin sivil bir geminize asker gönderdim ve insanlar öldü. İkinci aşaması tazminatlardır. Bunun hazırlıkları da yapılmaktadır. Üçüncü bölümü ise sadece Gazze'ye değil tüm Filistin'e ambargonun kalkmasıdır. Sonra tüm ilişkiler normale dönecektir.

"Türkiye ile İsrail gizli bir anlaşma mı yaptı yönünde spekülasyonlar yapılıyor. Ne diyorsunuz?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi: "Bunlara gülünür geçilir. Olayın üzerinden üç yıl geçti. Türkiye duruşundan bir santim geri adım atmadı. Zaman zaman iki şarta kadar teklifler yapıldı ama biz hepsinde direttik. Eğer bize yapılan teklifleri ki sadece İsrail değil başka ülkeler ve kişiler üzerinden geldi bunlar biz hiçbirini kabul etmedik. Konjonktür değişti demek ki karşı tarafta bu aşamaya gelindi." (NTVMSNBC)