Avrupa Parlamentosu'nda (AP) Suriye krizine ilişkin kabul edilen bir karar tasarısında Kürtlere, Ermenilere ve Hristiyanlara yönelik son saldırılar kınandı.  AP kararında, Kürt özerk bölgesinin Suriye krizindeki pozisyonunu üstü örtülü bir şekilde tanırken, buradaki çabalara desteğini açık bir şekilde ifade etti.

Avrupa Parlamentosu'nda bugün öğleden sonra saat 16.30 sıralarında yapılan oylamada Suriye çatışmasına ilişkin karar tasarısı kabul edildi.  Karar tasarısı hazırlanmadan önce BDP ve PYD temsilcileri, AP nezdinde girişimlerde bulundu,  gruplarla görüşmeler yaptı ve Kürtlerin hassasiyetleri ile taleplerine yer verilmesini istedi.

'TÜRKİYE ENGELLEŞTİRİCİ DEĞİL, KOLAYLAŞTIRICI ROL OYNAMALI'

Tasarıya ilişkin yapılan tartışmalarda, bir parlamenterin Hıristiyan din adamlarının öldürülmesi ve Ermeni kenti Keseb'e yönelik saldırılarda Türkiye'nin rolünün  araştırılmasını istemesi dikkat çekti.  Bir Portekizli iki parlamentere Kürt bölgesine özel bir ilginin gösterilmesini istedi. Portekizli parlamenter,  insani yardımlardan bu bölgenin mahrum bırakıldığını ifade etti. Kürt Dostluk Grubu Başkanı Jürgen Klute, Suriye'deki bütün kaosa rağmen Kürtlerin daha güvenilir bölge oluşturduğunu söylerken, bu güvenli alanın bölgenin nüfusu kadar göç aldığına işaret etti.  Klute, Kürtlerin bunları koruduğunu ve tüm imkanlarını bunlarla paylaştığını, uluslararası toplumun bunu görmesi gerektiğini ve insani yardımların ulaştırılması için Türkiye'ye baskı yapılmasını istedi. Klute, Türkiye'nin engelleyici değil kolaylaştırıcı rol oynaması gerektiği üzerinde durdu.

SALDIRILAR KINANDI

Kabul edilen karar tasarısında Ermeni ve Kürtlere yönelik saldırılar kınanırken, Kobanê'ye yönelik Mart ayı başından bu yana Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üyelerinin saldırılarına dikkat çekilerek bunlar mahkum edildi. Kararda ayrıca, Kürt bölgesinde mezhep çatışmalarını engellemek ve bunlarla mücadele etmek için alınan tedbirler açık bir şekilde desteklendi.

YAĞIZAY: BU KARAR TASARISI ÖNEMLİ BİR ARGÜMAN

Kararı ANF'ye değerlendiren BDP Avrupa Konseyi Temsilcisi Fayik Yağızay, genel olarak yaklaşıldığında eskisi kadar sadece rejimi kınayan ve muhalefeti destekleyen bir pozisyondan vazgeçilerek her iki taraf da eleştirildiğini söyledi.

AP'lilerin Suriye'de tek çözümün tüm tarafların temsil edildiği bir platformda ve Suriye içinde olduğu değerlendirmesinde bulunduğunu söyleyen Yağızay, daha önce olduğu gibi sadece "dışarıdan bir çözüm" dayatmasının sözkonusu olmadığını ifade etti.

Yağızay, ilk defa Kürt bölgelerinin isim olarak yer aldığını ve Kobanê'ye yönelik saldırıların kabul edildiğini belirtirken "Diğer yandan insani yardımların her alana yapılması yönünde çağrı var. Şimdiye kadar Kürt bölgesinin bundan mahrum edilmesinin bir şekilde mahkum edildiği, Kürtlerin de insan hakları kuruluşlarının ilgi alanına girmesi yönünde yaklaşım var. Uluslararası bütün girişimlerin bundan sonra başarılı olabilinesi için Suriye'deki bütün tarafları kapsaması gerektiği, bütün tarafların temsilcilerinin yer almasıyla ancak böyle bir inisiyatifin başarılı olabileceği belirtiliyor" şeklinde konuştu.

Kararları Kürt tarafının argümanlarına yakın bir çizgiye gelindiğinin işareti olarak değerlendiren Yağızay, "Bizim argümanlarımıza yakın bir çizgiye geldiklerini ve bunun üzerinde daha fazla çalışma yapma imkanlarının doğduğunu görüyoruz.  Bu karar tasarısı bizim elimizde bir belgedir. Elimizde önemli bir argümandır" diye vurguladı.

TASARIDA NELER VAR?

Suriye'yi kasıp kavuran şiddet krizinin yakın tarihte benzeri görülmemiş insani bir felakete yol açtığına dikkat çekilen kararda, çoğu sivil olmak üzere 150 bini aşkın kişinin öldüğü, 6,5 milyonu aşkın kişinin ülke içi göçe maruz kaldığı, 2,5 milyonu aşkın kişinin mültecinin başta Lübnan, Türkiye, Irak ve Mısır olmak üzere ülkeden katığı kaydedildi.

AP, "Böyle bir ortamda etnik ve dini azınlıklar son derece kırılgan bir durumda buluyorlar" diye ekledi.

Suriye nüfusunun Arap, Kürt, Asuri-Süryani, Ermeni, Çerkes ve Türkmenler halklar ile Müslüman, Hristiyan, Dürzi ve diğer gruplardan oluşan zengin bir etnik ve dini çeşitliliğe sahip olduğuna işaret eden AP, son üç yıldır süren çatışmada hiçbir dini veya etnik topluluğun kendisini kurtaramadığını ve çatışmanın giderek daha mezhepsel bir boyut kazandığını ifade etti.

Yakın bir zamana kadar bu toplulukların çoğunun çatışmanın bir tarafı olmamaya çalıştığını, bir rejim değişikliği ihtiyacını hesaplayarak, hükümetin düşmesi halinde Sünni cihatçı savaşçıların hedefi olma endişesi taşıdığı tespitinde bulunan AP, Başar El Esad rejiminin de hayatta kalma stratejisi ile bilinçli bir şekilde çatışmaya bir mezhepsel boyut kazandırdığını belirtti. 

Temmuz 2013'den bu yana kayıp olan rahip Paolo Dall’Oglio ile Halep yakınında kaçırılan ve akıbetleri belli olmayan yunan Ortodoks kilisesi piskoposu Boulos Yazigi ve Asuri Ortodoks kilisesi piskoposu John İbrahim'e de yer verilen kararda, Suriye rejimi ile "bazıları El Kaide bağlantılı isyancılar" arasında çıkan çatışmalar sonucu Mart 2014'te Türkiye ile Suriye arasındaki sınır yakınında bulunan Ermeni kendi Kesab'in boşaltıldığı da hatırlatıldı.

KOBANÊ'YE SALDIRILAR KINANDI

Bu çatışmalarda hayatını kaybedenlere ilişkin çelişkili rakamlar bulunduğunu ifade eden AP, Kürt ve Hristiyan köylerine yönelik saldırılara da işaret etti.  AP, "Suriye'den elde edilen son raporlara göre, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi isyancıları, Kobanê (Ayn El Arab) kentindeki gibi Türkiye sınırında bulunan bazı Kürt ve Hristiyan köyleri ele geçirdi" dedi.

Kadın ve çocukların da saldırı, cinsel ve cinsiyetçi şiddet ile kötü muameleye maruz kalmaya devam ettiğini kaydeden AP, bunların aynı zamanda temel hizmetlerden yoksun olduğunu belirtirken, Suriyeli mülteciler arasında kadın ve çocuk sayısının aşırı yüksek olduğuna dikkat çekti.  Parlamentoda kabul edilen karara göre, 2011'den bu yana Suriye'de 3 milyona yakın çocuk okulu bıraktı ve tespit edilen en az 500 bin mülteci çocuğun komşu ülkelerin okullarına da kaydı olmadı.

İnsanların çektiği acılar ve benzeri görülmemiş can kayıpları karşısında derinden öfkeli olduklarını ve çatışmanın tüm masum kurbanlarının aileleri ile dayanışma içinde olduklarını ifade eden AP vekilleri, "Başar El Esad rejimi ve hükümet yanlısı milis güçleri tarafından işlenen insan hakları ve uluslararası insani hukukun ihlali" kınadı. AP, "rejime muhalif silahlı gruplar tarafından işlenen tüm insan hakları ihlalleri ve uluslararası insani hukuk ihlallerini" de kınadı.

"Ülkede örgütler ve aşırılıkçı bireyler tarafından işlenen ve giderek sayısı artan terörist saldırıları da şiddetle kınayan" AP, bununla birlikte "Suriye'de başta Hristiyanlar, Ermeniler ve Kürtler olmak üzere bazı dini ve etnik topluluklara yönelik yakın zamandaki saldırıları şiddetle kınadı ve tüm taraflardan etnik ve mezhepsel çatışmayı kışkırtmaktan vazgeçmelerini" istedi.   Çatışma taraflarının Suriye'deki tüm azınlıkları koruma görevi olduğunu belirten AP, "kırılgan bazı topluluklara yönelik saldırıların Suriye'de bir iç savaşın görünümü" olduğunu da kabul etti.

Rahip Frans Van der Lugt cinayetini de kınayan AP, tüm tarafları uluslararası insani hukuk ve insan haklarına harfiyen uymaya, zayıf toplulukları korumaya, insani çalışanların girişine izin vermeye ve eski Humus dahil, nüfusun bulunduğu alanlardaki kuşatmalara son vermeye çağırdı.

Suriye ile Türkiye arasındaki sınır boyunca güvenlik barınma alanları kurulmasını isteyen AP, uluslararası toplu tarafından da insani koridor oluşturulması talebini yineledi.

KÜRT BÖLGESİ'NİN ÇABALARINA DESTEK

AP, Ermeni köyü Keseb'e saldırıları mahkum ederken, "İsyancıların elinde olan ya da Kürtlerin çoğunluklu olduğu alanlarda mezhepler arası şiddetle mücadele etmek ve bunu önlemek için yerel düzeyde alınan tüm tedbirleri desteklediklerini" bildirdi.

Kararda, uluslararası topluma ve Avrupa Birliği'ne krizin mağduru kadınlar ve çocukların acıları ve ihtiyaçlarına özel bir dikkat göstermeleri, cinayetler, alıkoymalar ve çocukların askere alınmasına sıfır tolerans tanımaları çağrısında bulunuldu.

AP, Suriye'de çatışma sırasında dini yada etnik suçlar dahil olmak üzere ağır suçlara yönelik sorumlulukları ortaya konulmadan kalıcı bir barışın mümkün olmayacağı tespitinde bulundu. (ANF)