Prof. Dr. Mehmet Altan, 2004 tarihli “Fethullah Gülen grubunun faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirler” başlıklı MGK kararını ve karar altında Erdoğan’ın imzası bulunmasını bianet’e değerlendirdi.

“Bu belge Başbakan'ın bir şekilde aslıyla görüntüsü arasındaki farkı ortaya koyuyor. Ben 2004 yılında imzalamaması gereken bir belgeyi imzalaması meselesini sadece o dönemin şartlarıyla değerlendirmiyorum. Başbakan kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden, aslında görüntüyü özünden farklı veren ama esasında siyasi çıkarları doğrultusunda ilke gözetmeden hareket edebilen biri.”

Prof. Dr. Mehmet Altan, 2004 tarihli “Fethullah Gülen grubunun faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirler” başlıklı Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararının altında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, bakanlar Abdüllatif Şener, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül, Abdülkadir Aksu ile kuvvet komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur ile birlikte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da imzasının bulunmasını bu sözlerle değerlendiriyor.

“12 EYLÜL DURUYOR”

Taraf gazetesinde yayımlanan MGK’da 2004’te alınan Gülen’e karşı yaptırım kararlarını bianet’e yorumlayan Prof. Dr. Altan, Tayyip Erdoğan’ın askeri vesayete karşıymış gibi bir imaj çizmesine karşın gerçeğin öyle olmadığını ifade ediyor.

“Erdoğan 2007’de de Taraf gazetesine karşı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u savunmuştu ve ‘Paşasının Başbakanı’ manşeti atılmıştı.

“Bugün MGK hala duruyor, askerlerin maaşını 10 yıldır açıklamıyorlar, 12 Eylül'ün çok temel yasaları duruyor, YÖK duruyor... Ama kendi tabanına ve çevresine müthiş bir anti militer, demokrat görüntüsü veriyor. Özü itibariyle farklı işler yapıyor. Bu belge o görüntü efsanesini bitiren nitelikte bir belge.

“ULUDERE NİYE AÇIKLIĞA KAVUŞMUYOR?”

“O dönem AKP'nin askeri vesayet rejimi karşısında elinin güçlü olmadığını ve konjonktürel olarak bu imzanın atıldığını söylüyorlar ama mesela AKP'nin Uludere katliamı sırasında askeriye karşısında eli güçlüydü. Neden Uludere açıklığa kavuşturulmuyor? Bir ay sonra Uludere katliamının ikinci yılı dolacak.

“MGK'yı hala lağvetmeyen, askerlerin maaşını açıklamayan, Sayıştay denetimini askerlerin dışında şekillendiren bir yapıyla karşı karşıyayız. Sonra o dönem geçti diyorlar ama davranış biçimi değişmedi.

“VASİYETİN DÜMENİNE GEÇMEKLE YETİNDİ”

“2009'da Gülen'i ve AKP'yi bitirme planı nedeniyle insanlar cezaevine girdi. Demek ki bu insanlar MGK'nın kararını uygulamışlar. Bu durum siyasetin bizde ne kadar ilkesiz olduğunu gösteriyor.

“AKP değişim siyasetinden vazgeçti, Cumhuriyet'i demokratikleştirmekten vazgeçti, Başbakan kendi ikbal arayışının peşine vesayetin dümenine geçmekle yetindi.

“Buranın hukuk devleti olmadığı o kadar açık ki, eğer cemaat suç işliyorsa bunu yargı yakalar. Eğer suç işlemiyorsa MGK bu işle neden uğraşıyor?

“Biz zannettik ki, AKP gelecek, Türkiye'yi gerçekten Avrupa Birliği (AB) standartlarında bir demokratik cumhuriyete dönüştürecek. Fakat vesayeti ele geçirdikten sonra durdu. Kendi etrafa yaydığı mesaj askeri cumhuriyet sona erdi, demokratik olduk falan... Bunların hepsinin yalan olduğu yavaş yavaş ortaya çıkacak.

“Vesayeti diktatörlüğe dönüştürme noktasında hatalar zinciri ivme kazanarak büyümeye devam ediyor.

“YALANDAN KİM ÖLMÜŞ?”

“O kararlar uygulamaya konulmadı, diyorlar. Madem uygulamaya koymayacaksınız o zaman neden imzaladınız? 28 Şubat döneminde Erbakan MGK kararlarını imzaladığı zaman Erdoğan kendisini eleştirmişti. Böyle bir şey olamaz.

“Bir şekilde inanmadığın bir şeyi imzalıyorsan senin tutarlılığın, ilken, dürüstlüğün tartışılır. Niye direnmedin? Uygulamadık diyorlar. O zaman uygulamayacağınız şeyi neden imzaladınız? Ayrıca Emre Uslu bugünkü yazısında bu kararların AKP tarafından uygulandığını ileri sürüyor. Sonra askeri vesayeti bitirdik diyorlar. Yalandan kim ölmüş?”