Başbakan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kaydına ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Tan, “Tam bir rezalet. Tam bir iktidar fiyaskosu” dedi.

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, “Mahallenin güzel kızı kötü yola düştüğü vakit mahallenin delikanlısı kurtarır ama mahallenin delikanlısı kötü yola düşerse o delikanlıyı kim kurtaracak, halk kurtaracak, çare bu” dedi.

Altan Tan, konuşmasının devamında çözüm sürecine ilişkin de konuştu ve "el altından genel af falan fısıldanıyor" ifadelerini kullandı.

Tan'ın sürece ilişkin konuşması şöyle:

“Süreç, müreç ortada yoktur. Bir oyalamadır, kandırmacadır, Başbakan’ın yaptığı bu üç seçimi atlatıp ondan sonra da bakarım, neye bakarsın oda belli değil, el altından genel af falan fısıldanıyor, onun da hiçbir garantisi yok. İşte İlker Başbuğ da çıksın Abdullah Öcalan da çıksın bunlar böyle dedikodu kabilinden söyleniyor, bunun bir belgesi, taahhüdü yok”

Tan şöyle devam etti:

“Dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir skandal ortaya çıksaydı bunun çözümü 24 saat değil, 4 saatti. Ya o başbakan o 4 saatin sonunda istifa eder ve ülkeyi terk eder, tabii hukuken vereceği hesapları verdikten sonra eğer terk edebilirse veya bu işin tamamen düzmece bir komplo olduğu ortaya çıkarılır.”

Bu işin doğruluğunun yanlışlığının tespitinin 20 dakika olduğunu ifade eden Tan, “TÜBİTAK’tan bir heyet getirirsiniz 20 dakikada bu ses kayıtları size ait mi, değil mi ortaya çıkar. Ama Başbakan onun da önünü kesiyor. Savcı gelsin bunu araştırsın, valla diyor ‘savcı da paralel, hakim de paralel’. Bir eşkenar, bir dikkenar bu paraleli kesen bir devlet makamı demek ki kalmamış” diye konuştu.

“MAHALLENİN DELİKANLISI KÖTÜ YOLA DÜŞERSE...”

“Tam bir skandal ile karşı karşıyayız” ifadesini kullanan Tan, şunları söyledi:

“Rahmetli annem aklıma geldi. Eğer bu vakayı seyretmiş olsaydı, görmüş olsaydı, diyecekleri şu an kulağımda. ‘Vah vah oğlum mahallenin delikanlısı ne hallere düşmüş’. En çok neye üzüldüm biliyor musunuz yeri göğü inleten Başbakan, o iddia edilen konuşmalarda mırıldanarak konuşuyor, o kükreyen Başbakan mırıldanarak konuşuyor oğluyla.

İslam fıkhında bir kural var. Karşılıklı iki taraf yemin ettiği zaman…Ben bunu yemin ederim ki yaptım, yapmadım inan edin çocukları yemin etsin vallahi, billahi , tallahi bu işler olmadı diye ben şahsen inanacağım.

Mahallenin güzel kızı kötü yola düştüğü vakit mahallenin delikanlısı kurtarır ama mahallenin delikanlısı kötü yola düşerse o delikanlıyı kim kurtaracak, halk kurtaracak, çare bu.

Başbakan’ın siyaseten son kullanma tarihinin bittiğini Haziran ayında burada söyledim.

Bakalım bundan sonra neler olacak, bu minareyi çalanlar kılıfı nasıl uyduracak.”

“SÜREÇ, MÜREÇ ORTADA YOKTUR”

Bir basın mensubunun, “Bu süreç çözüm sürecini nasıl etkiler?” sorusuna da Tan, “Çözüm oluyor mu, ilerleniyor mu, Başbakan zaman mı kazanıyor. Bir oyun oynanıyor. Başbakan’ın yapmak istediği bu 3 seçimi atlatmak ve İmralı’ya da söylediği sen beni kurtar, bu üç seçimi sağ salim atlatayım, ondan sonra bakayım. İşin özeti bu. Beni kurtar, ben de sonrasına bakayım, belki seni kurtarırım. Bunun şahidi yok, senedi yok, protokolü yok.

Bana göre süreç yok zaten ortada. Süreç, müreç ortada yoktur. Bir oyalamadır, kandırmacadır, Başbakan’ın yaptığı bu üç seçimi atlatıp ondan sonra da bakarım, neye bakarsın oda belli değil, el altından genel af falan fısıldanıyor, onun da hiçbir garantisi yok. İşte İlker Başbuğ da çıksın Abdullah Öcalan da çıksın bunlar böyle dedikodu kabilinden söyleniyor, bunun bir belgesi, taahhüdü yok” yanıtını verdi. (OdaTV)