Alevi Bektaşi Federasyonu kurucusu ve Evrensel yazarı Ali Kenanoğlu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın başlattığı yeni anayasada ‘Laiklik’ tartışmalarının neden başlatıldığını yazdı.

Ali Kenanoğlu,  AKP’nin ‘Laiklik’ üzerinden başlatılan polemiğin asıl nedenini şöyle savundu: “Anayasaya olan desteklerini artırmanın yollarını arıyorlar, bu konuda en güvendikleri yöntem ise polemikler, özelliklede Din üzerinden yaratılan polemiklerdir.”

Ali Kenanoğlu’nun resmi web sitesinde dün yayımlanan yazısı şöyle:

“AKP her yaptığı işi attığı her hamleyi söylediği her sözü kendi Muhafazakâr sağ tabanı elde tutmak için yapıyor. Başkanlık sisteminin yer aldığı Anayasa değişikliğinin tabanda sadece %30 – 35 ler civarında destekleri olduklarını yaptırdıkları anket sonuçlarından görüyorlar. Bu nedenle de Anayasaya olan desteklerini artırmanın yollarını arıyorlar, bu konuda en güvendikleri yöntem ise polemikler, özelliklede Din üzerinden yaratılan polemiklerdir.

Türkiye’de uygulanan mevcut çakma Laiklik muhafazakâr Müslümanlar açısından çoğu kez baskı ve zulüm anlamına gelmektedir. Nitekim, dergahların, medreselerin kapatılması, namaz kılan insanların, eşi türbanlı askerlerin Askeriyeden atılması gibi husular ayrıca okullardaki başörtüsü zulmü, meclisten atılan başörtülü vekil gibi bir çok olayı yan yana koyduğunuzda Muhafazakar Müslüman kesim açısından laiklik yasak, baskı ve zulüm gibi tanımlarla hafızalarda yer almıştır.

Günümüzde Laikliğin muhafazakâr Müslümanlar açısından hiçbir negatif bir yönü kalmadığı halde AKP’nin kimi aktörlerinin Laikliği tartışmaya açmalarının nedeni hafızalardaki Laiklik karşıtlığını kullanmaya ve bunun üzerinden Anayasaya olan desteği arttırmaya yöneliktir.

Muhafazakâr partileri yükseltip bugünkü noktaya getiren bu yasakçı çakma laikliktir.  Bu çakma laikliğin yarattığı mağdurluk ile benzeri yasakçı anlayışın yarattığı mağdurlukları iyi kullanan AKP % 50 oy oranlarını yakalamıştır.

AKP’yi %45 lerin üzerine sıçratan olay, mecliste yeterli çoğunluğa sahip olmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı koltuğunun yasakçı zihniyetin katakullleri ile Abdullah Gül’e verilmemesi ve Gül’ün Cumhurbaşkanlığının Mecliste engellenmesidir.

Bu nedenle biz laikliğin kaldırılmasını değil, yasakçı, statükocu değil özgürlükçü bir laikliğin ve radikal bir demokrasinin Türkiye’de hakim olması gerektiğini savunuyoruz.”