Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmaları Enstitüsü (DİSA) tarafından hazırlanan "Önce Anadili (Berî her tiştî zimanê dayikê)" projesi kapsamında "Eğitimde anadillilik ve çok dillilik" konulu panel gerçekleştirildi.

 

ENSARİOĞLU: KÜRTLER 10 YIL ÖNCE ANADİL KONUSUNDA BİRLEŞMİYORDU

Sunumun ardından Şemsa Özar'ın moderatörlüğünde BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun katılımı ile "Anadil Politikaları" konulu panel düzenlendi.

 

Konuşmacılardan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) vekili Atilla Kart, CHP Genel Merkezi'nde görevlendirildiği için toplantıya katılamadı.

 

‘KÜRTLER ANADİLİ PAZARLIK MESELESİ YAPMAYACAK’

Panelde ilk olarak konuşan AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu Kürtçe ile herkesi selamladı. Ensarioğlu, anadilde eğitim hakkının önümüzdeki dönemde en çok tartışma yaratacak konu olduğunu söylerken, gerek Kürt sorununun çözümünde gerek yeni anayasa sürecinde, şiddetin son bulması ve barışın sağlanması için çok önemli olduğunu ifade etti. "Kürtler, anadil taleplerini hiçbir şekilde pazarlık meselesi yapmayacak ve hiçbir şekilde vazgeçmeyecek. Bunun güçlü bir şekilde bilinmesi gerekiyor. Ben dahil, Kürtler anadili bir hak olarak görüyor, vazgeçmeyeceğimiz bir hak olarak tanımlıyoruz. Bunun bilinmesi gerek" diye konuştu.

 

Kürtlerin çocuklarının anadillerini bilmediğini söyleyen Ensarioğlu, Kürtçe seçmeli dersin, anadilde eğitime giden yolda bir geçiş dönemini yansıttığını ifade etti ve şunları söyledi:

 

"Çocuklarımızın adı Dilan, Delal olsa da Kürtçe bilmiyorlar. 20 yıl önce Kürtlerin talepleri, Kürt kimliğinin tanınmasıydı. Ama özellikle son beş yıldır, hangi düşünceden olursa olsun anadilde eğitim tüm Kürtlerin ortaklaştığı bir talep haline geldi. Bunu kamuoyuna iyi anlatmak, siyasilerin bunu kendi gruplarına iyi izah etmesi lazım.

 

İstanbul'da Milli Eğitim'in Rum, Ermeni okulu var. Bu dillerde eğitim veriliyor. Bunların dışında İngilizce ve Fransızca eğitim veren okullar da bulunuyor. Sadece mesele Kürtlere gelince, 'Siz azınlık değilsiniz' deniliyor. Azınlık değilim, ama azınlık hakkı da bana tanınmıyor. Bu nasıl bir şey? Eğer çoğunluksam, eşit yurttaşsam eşitlik hukukunun uygulanması gerekiyor.

 

Seçmeli ders yeterli de değildir, talep bu da değildir. Ama geçiş dönemi için bunlar eğitimin altyapısını hazırlayacak unsurlardır. Kürtçenin kamusal alanda ve savunmada kullanılmasının yeni hedefler arasında olması, seçmeli dersin başlaması, üniversitelerde kürsülerin kurulması, işi anadilde eğitime götürecektir.”

 

'BU SORUN SİYASİ BİR SORUNDUR'

Ensarioğlu'nun ardında konuşan Altan Tan ise, Anayasa Komisyonu'nda anadil konusunu konuştuklarını belirterek, "Bu meselenin politik yanı var. Bu sorun siyasi bir sorundur. Bilimsel bir konu değildir. Sesimiz hiçbir yere yetişmiyor. Sorun da tam burasıdır. Bu sorunun çözümü AKP'deki CHP'deki tüm arkadaşların ister Kürt olsun ister Türk olsun bu konu için Kürt olmaya gerek yok. Özel sohbetlerde birbirimize benzer şeyler diyoruz. Önemli olan siyasetin sahnesine taşımak" dedi. Türkiye'nin zamanının olmadığını belirten Tan, "Türkiye'nin 2 senesi bile yok. Suriye şekillenirse Kürtler otonomi ilan ederse, Irak'taki Kürtler Maliki ile ilişkilerinden dolayı bağımsızlığını ilan ederse Türkiye 'Ben 10 sene seçmeli ders ile idare edeyim, hele bekleyin' diyemez, Ortadoğu şekilleniyor. Ya birlikte yaşamın ya da yollarını ayırmanın hesabını yapacak" dedi.

 

Kürtçe seçmeli ders meselesine de değinen Tan, boykotu desteklemediğini söyledi: "Türkiye'deki derin akıl, Kürtlere mümkün olduğu kadar az vermek, az verdiğini geç vermek, bunun da içini boşaltmak istiyor. Yine de ben seçmeli derslerin boykot edilmesini yanlış buluyorum. Demokratik kanalları kullanarak protesto etmek, örneğin 450 bin öğrenci için dilekçe vermek bu siyaseti daha çok zorlardı."

 

'ANAYASADA RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALIDIR'

'KCK' davalarında Kürtçe savunmaya izin verilmediğini hatırlatan Tan, "Zaten bu insanlar 3 senedir cezaevinde, verilen cezalar yatıldı. Biraz daha bekleyelim, deme şansımız yok. Anayasada radikal bir şekilde düzenlemeler yapılmalıdır" dedi.

 

Dilin "milli egemenlik" anlamına geldiğini belirten Tan, "Bunu MHP'li Anayasa Komisyonu üyesi açıkça dedi. 'Biz asla bir başkası ile paylaşamayız' Şimdi böyle bir devlet aklı var ya da vardı. Şimdi esnekleştiriliyor. Ortadoğu'ya yeni bir format atılıyor. Ortadoğu'nun federal yönetime gitmesi için ciddi bir kararlaşmaya gidilmelidir. Çünkü az bir zaman var. Türkiye'nin belki Gorbaçov'a belki Deli Petro'ya ihtiyacı var, belki de Ömer Bin Abdulaziz'e ihtiyaç var. Bunu başaramazsak inanın bu sel bizim de altımızda akıp gidecek" diye konuştu.