HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Meclis Genel Kurulu'nda konuşan Ertan, şunları söyledi:

"Bu Genel Kurul salonu, hem Parlamento tarihine hem de Türkiye’nin siyasi tarihine kara leke olarak geçen yeni bir utanç kararına şahit olmuştur. Sayın Figen Yüksekdağ, tıpkı sizler gibi seçilen, halk iradesiyle buraya gelen, bu Meclisin üçüncü büyük partisinin Eş Genel Başkanıdır. Van halkının yüzde 75 oyuyla seçtiği vekilidir. Meclis Genel Kurulunda okunan kararın bizler açısından da onu seçen milyonlar açısından da herhangi bir hükmü yoktur. Onu, hakkında karar veren ve bugün terörist olarak tutuklanmış olan savcı ve hâkimler değil, bu Meclis değil, milyonlar seçti; onu halk seçti. Söz konusu

Her sözünde halk iradesini referans gösterenler, neden söz konusu bizler olunca halk iradesini hiçe sayıyorsunuz? Halk iradesinin ne anlama geldiği konusunda idrak sorunu mu var yoksa halkın bir kısmı hiçe mi sayılıyor? Bize oy verenlerin iradesi hangi kefeye konuluyor? Meclis başkan vekilinin okuduğu kâğıt parçasının milyonlar nezdinde geçerliliği yoktur. Okunan karar hem Anayasa hem İç Tüzük hem de yıllardır oluşmuş olan Parlamento teamüllerine aykırıdır.

Anayasa 84’e 2’nin uygulanabilmesi için bir milletvekilinin dokunulmazlığının Anayasa’ya uygun olarak kaldırılmış olması, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde yargılanması gerekir. Ayrıca milletvekilliğinin düşmesi hâlinin hangi suçları kapsadığı İç Tüzük 135 ve 136’da açıklığa kavuşturulmuştur. Bunların arasında propaganda suçu sayılmamıştır. Eğer yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olsaydı, bir cenaze törenine sadece insani sebeplerle katıldı diye bir insan hakkında dava açılmazdı zaten.

Dokunulmazlıkların kaldırılması meselesinin sadece HDP’li vekilleri bu Parlamentodan tasfiye etmek amacıyla kullanıldığı bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır. Milletvekilini tutuklamak, halk yetkisini siyasi rakiplerin gasp etmiş olması, hukukla, hakkın özüyle bağdaşmaz. Bu kararın ve sonuçların sorumluları, dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasında “Evet” diyen herkestir. AKP, 15 Temmuz darbecilerinin ajandasını, noktasına virgülüne harfiyen sahiplenmiştir ve uygulamaktadır.

Bu yöntemle, HDP’liler ve muhalifler her an, en temel faaliyeti olan eleştiri hakkını kullanırken ceza alabilir ve bir gün ansızın vekillikler düşürülebilir. Bu durum çok açık siyasi bir tehdittir. Tam da referandum öncesi alınan bu karar hiç tesadüf değildir. 16 Nisanda Türkiye halkları bu zulme 'hayır' diyecektir.