HDP'nin İzmir'de sürdürdüğü Vicdan ve Adalet Nöbeti, üçüncü gününe Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım'ın açıklamaları ile başladı.

Siyasal gelişmeleri değerlendiren Yıldırım, "AKP gitmeden bir daha bu ülkede kalıcı ve onurlu bir barışın olmasının yolu yoktur. AKP giderse toplumsal barış sağlanır, OHAL kalkar, gazeteciler görevlerine geri döner, Nuriye ve Semih yaşar. AKP giderse bu ülkede güller açar" diye konuştu.

Yıldırım açıklamasında şunları söyledi:

Bu nöbetin daha ilk gününde, Diyarbakır’daki nöbetimizde sistemin bu kadar korkacağı, böyle sivil ve demokratik bir eylemden bu kadar ürkeceğini tahmin edemedik. Bu iktidarın fıtratında korku olduğunu biliyorduk ama bu kadarını bilmiyorduk. Korkuyla bu ülke yönetilemez. Bu korkularla bu kadar farklılıklara sahip olan toplum yönetilemez. Siyasi iktidar bu ülkeyi yönetebilme ehliyetini yitirmiştir, bu korkular onun işaretidir.

Marmara depreminin üzerinden 18 yıl geçti. Acıların hala ilk günkü gibi taze olduğunu biliyoruz. Yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve sabır diliyoruz. Siyasi iktidarlar açısından bu gibi doğal felaketlerde yakınlarını kaybedenler istatistiksel bir rakam olmaktan öteye gidememiştir. Oysa 18 bin insanın hepsinin ayrı ayrı hayatları vardır.

"ZİHNİYETLERİ BETONDUR"

Son 1 ayda İstanbul’da 2 büyük sel felaketi yaşandı. Bu alanda çalışmış birisi olarak söylüyorum, bu iki felakette de normalde bu afeti doğurabilecek bir yağış olmamıştır. Marmara bölgesi çok yağışlı bir bölge değil, Türkiye Ekvator’a yakın bir ülke de değil. Optimal bir yağışın olduğu bir günde tüm yaşam aksi bozuluyorsa bu iktidarla alakalıdır. İstanbul’u cam plazalara, betonlara asfaltlara boğan zihniyettir sorumlusu. Zihniyetleri ranttır, betondur. Yaşamlarının neresine bakarsa baksınlar para görüyorlar.

Eğer İstanbul’daki sel felaketi muhalif parti belediyesinin olduğu yerde gerçekleşseydi çamurlarından geçilmezdi. O şehri bu hala getiren AKP’dir.

"YERİNDEN YÖNETİMİN NE KADAR ELZEM OLDUĞUNU İZMİR’DEN GÖREBİLİRİZ"

Vicdan ve Adalet Nöbetimizin son durağı olan İzmir’deyiz. İzmir AKP iktidarı açısından, halkın elinden alınması gereken bir yer şeklinde düşünülüyor. Yerinden yönetimin ne kadar elzem olduğunu İzmir’den görebiliriz. Bunlara bırakırsak sermayenin ihtiyaçları dışında bir politikaları yoktur. Bunlar çoğulculuğu değil tekçiliği, yerelliği değil katı merkeziyetçiliği esas alan bir zihniyete sahiptirler.

AKP artık siyasi miadını doldurmuştur. Sadece şiddetle ayakta durabiliyor, bunun dışında bir iktidarda kalma gerçekliği yok. İzmir Milletvekili olan Binali Yıldırım ne dedi? “400 vekil verin kaostan kurtulun.” Bunun için 20 Temmuzları 10 Ekim Katliamlarının açığa çıkmasında büyük sorumluluğu vardır.

Başta Kürt coğrafyasında başlayan kanla ve ölümle kutsanmış bu anlayış şiddetini batıya da taşıdı. 1 Kasım’da oy verin kan akmasın diyen bir zihniyet, 1 Kasım’dan sonra daha büyük bir savaşın düğmesine bastı. Bu halk, gösterdikleri tuzağa düşmesin. Halkın kanının akmasından başka hiçbir vaatleri yoktur. Bizim bütün isyanımızın, direnişimizin temel sebebi budur. İzmir’de de her yerde de mücadele edeceğiz.

"AKP GİTMEDEN KALICI VE ONURLU BİR BARIŞIN OLMASININ YOLU YOK"

Ne diyor AKP Genel Başkanı? “AKP zaafa uğrarsa Türkiye uğrar.” AKP zaafa uğrarsa değil, iktidardan düşerse bu ülke gün yüzü görür.

Bir an öce sivil ve demokratik bir mücadele ile AKP’nin iktidardan uzaklaştırılması gerekir. İnsanlar gülmeyi unuttu. AKP gitmeden bir daha bu ülkede kalıcı ve onurlu bir barışın olmasının yolu yoktur. AKP giderse toplumsal barış sağlanır, OHAL kalkar, gazeteciler görevlerine geri döner, Nuriye ve Semih yaşar. AKP giderse bu ülkede güller açar.

Biz AKP’nin karşısında mücadele etmenin bedelini ödüyoruz. Türkiye halkları bu acılara yaşamaya tahammülü kalmış bir halk değildir. AKP’nin varlığı ile yokluğu arasındaki tercih toplumsal cinsiyet özgürlüğü ile kadına dönük bütün yaşam alanlarına yapılan saldırılar arasındaki tercihtir.

“TEK TİP KIYAFETİN DÜĞMESİNE BASABİLMEK İÇİN ‘HERO’ YAZILI TİŞÖRTÜ İKTİDAR GİYDİRDİ”

Erdoğan’ın cezaevlerindeki tek tip uygulaması onun tektipçi yapısından kaynaklıdır. Ben diyorum ki o FETÖ’cüye ‘Hero’ yazılı tişörtü bu iktidar giydirdi, sırf tek tip kıyafetin düğmesine basabilmesi için. Kuş uçurtulmayan bir yerde o tişört nasıl içeri alınıyor? Tek tip kıyafeti gelip özgürlük tutsaklarına dayatacaklar, AKP bunu hep yapıyor. Bir plan çıkarmadan önce onun alt yapısını oluşturuyor. AKP ateşle oynuyor. Onu giyecek bir özgürlük tutsağı yoktur.

Siz ilhamı kimden alıyorsunuz? Tek tip elbise tekçiliğinden geliyor. Türkiye’yi biz renkli, çoğulcu bir ülke olarak görüyor ve kabul ediyoruz. Bu ülkede herkes Müslüman değil, herkes Türk değil, bunu bütün halk biliyor. Ben sizi kavim kavim millet millet yarattım diye ayet vardır.

Ermeniler yoktur deniliyor. Ermeniler yoksa Ara Güler, Onno Tunç, Adile Naşit, Cem Karaca, Mıgırdiç Margosyan yoktur, birçok sanat eseri yoktur. Kürtler yoksa Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Ahmed Arif, Cigerxwîn yoktur. Rumlar yoksa Selanik türküleri yoktur, Arnavut kaldırımları yoktur. Lazlar yoksa Kazım Koyuncu yoktur. Dünya döndükçe bunların hepsi var olmaya devam edecek.

Çok açık söylüyorum çocuğunu cemaatin okullarına gönderdiği için onlarca kişi işinden edildi. Soruyorum AKP’nin kabinesinde çocuğu cemaat okulunda okuyan bakan yok mudur? Çıkın açıklayın kaç milletvekili vardır, bakın HDP’de hiç yoktur.

“HANİ ARANIZDA DARBECİ YOKTU?

AKP darbenin siyasi omurgasının ta kendisidir. Abdullah Gül AKP’nin kuruluş felsefesinden koptuğunu ifade eden cümleler kurdu. AKP Genel Başkanı Erdoğan da “Biz il ilçe teşkilatlarından FETÖ ile ilişkisi olanları ayıklayacağız” dedi. Hani aranızda darbeci yoktu?

AKP yöneticilerine çağrımdır: görev süreniz sona erdiğinde sizi de içeri atıp bugün geçirmeye çalıştığınız tek tip elbiseyi giydirecekler.

“AKP’DEN DARBEYİ AYIRMAK VÜCUTTAN KILCAL DAMARLARI AYIRMAKTIR”

Dört gün önce Eş Genel Başkanımız “darbeden AKP’yi ayıklamak kekten unu ayıklamak gibidir” dedi. AKP’den darbeyi ayırmak vücuttan kılcal damarları ayırmaktır.

Aralarının bozulması tümüyle çıkar çatışmasıdır, ayakkabı kutularına kimin daha çok para dolduracağının çatışmasıdır.

“SAFRANBOLU AKP BELEDİYE BAŞKANI NEDEN GÖREVDEN ALINDI?

22 Haziran 2017’de Safranbolu AKP Belediye Başkanı neden görevden alındı? Nejdet Aksoy’un yerine neden kayyum atandı? 22 Haziran’da görevden alıyor, içişleri raporlarında bunu gizli tutmaya çalışıyorlar. 2 ay önce görevden alınan Aksoy 4 gün önce darbe ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Buna biraz acele etmişler ama diğer belediye başkanlarına da sıra gelecektir.

Eş Genel Başkanımız Demirtaş, 287 gündür tutuklu olduğu dosyadan mahkemeye çıkarılmadı ve ne zaman çıkarılacağı belli değil. Onun özgür siyaset yapmasından korktukları gibi onun kendilerini yargılayacak bir mahkemeye çıkmasından da korkuyorlar. Demirtaş mahkemeye çıkarsa AKP’nin nasıl darbeci bir iktidar olduğunu anlatmasından korkuyorlar. Demirtaş’ın dosyası o mahkemeden bu mahkemeye gönderilip duruyor.

Tek kadın siyasi lider olan Yüksekdağ’dan korktukları için hem milletvekilliğini hem eşbaşkanlığını düşürdüler. Bunların hepsi korkudur!

Edirne’de tutulan Hakkari vekilimiz Abdullah Zeydan’a hakkında ciddi bir hastalık şüphesi olmasına rağmen tedavisi yapılmıyor, tedaviye giderken kelepçe takması dayatılıyor. Kaybedilen her gün risk taşımaktadır ve sorumluluğu AKP iktidarındadır.

HASANKEYF’İN DİNAMİTLERLE YIKILMASI

Neymiş Hasankeyf’i heyelan oluşmaması gerekçesiyle dinamitliyorlarmış. Sizin mantığınız baştan yanlıştı. Oraya yapılan barajla elde edilebilecek enerjinin güneş enerjisi ile elde edilebileceği, aynı maaliyeti taşıyacağı açıktır. Hasankeyf’in dinamitlerle yıkılması, AKP iktidarının Kürtlere olan yaklaşımını yansıtmaktadır.

TÜRKİYE AKP’DEN BÜYÜKTÜR

Türkiye halklarının bir tarihinin, bir gücünün olduğunu bu güçle aydınlık günlere yürüyebileceğimizi biliyoruz. Türkiye AKP’den büyüktür. AKP bir daha demokratik seçimle, sandıkla iktidara gelemeyeceğini anlamıştır. Bugüne kadar onlara oy vermiş olanlara sesleniyorum, 16 yıldır işsizlik düşmedi, uluslararası itibarımız artmadı, sağlık imkanları düzelmedi.

Şimdiye kadar bizi ziyaret eden, yalnız bırakmayan bütün İzmir halkına partimiz adına teşekkür ediyorum. İyi ki İzmir olarak varsınız, iyi ki değerlerinizi koruyan bir yapınız var.