Görevden alınan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır’da “Kürtler Süreci Tartışıyor” etkinliğinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Türkiye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Kürt ulusal birliğinin nasıl oluşacağı tartışıldığı toplantıda konuşan Türk, hükümetin Kürt politikasını eleştirdi.

Artı Gerçek’ten Bahar Kılıçgedik’in haberine göre Türk, “Milletvekillerimiz, eş genel başkanlarımız içeride. Bunun hukukla ilgisi yok. Bu Kürtlere bir ders verme, sindirmeye yönelik bir politika olarak değerlendirmek lazım. Bu gün yapılan bu yargılamalara, dosya içeriğine baktığımızda burada fikirlerini, düşüncelerini halkla olan bütünleşmeyi engellemeye yönelik bir durum söz konusu. Zaman zaman ‘terörle mücadele ediyoruz’ diyorlar. Yok öyle değil. Bütün Kürtlerle mücadele eden bir süreç” dedi.

 ‘KÜRTLERİN TÜM KAZANIMLARI SALDIRI İLE KARŞI KARŞIYA’

Kürtlerin kendi içlerinde ulusal birliği sağlamaları gerektiğini savunan Türk, İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin Kürtlere karşı olan tutumunun Kürtler arası birliği zorunlu hale getirdiğini ifade etti.

 Türk, “Kürtlerin tüm kazanımları saldırı ile karşı karşıya. Kürtlerin seslerini kısmaya, nefesini kesmeye yönelik bu saldırı karşısında ne yapılabileceğini tartışarak,  bu saldırılar karşısında ortak bir duruş sergilemeye ihtiyaç var. Bu gün bu buluşma ile eksikliklerimizin neler olduğunu, saldırıların sonlandırılması konusunda ne yapılabileceğini siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve geniş bir kesim ile tartışıyoruz. Fikir alışverişinde bulunuyoruz. Biliyoruz ki halk sustuğu zaman, saldırganlık daha da büyük bir boyuta varabiliyor. Bu sürecin bu şekilde gitmeyeceğini, bu saldırıların haksızlığını, bütün halkımıza, dünyaya yansıtma çabasındayız” dedi.

‘HERKES KENDİ EKSİKLİĞİNİ ORTAYA KOYMALI’

Öncelikle Kürt siyasi partilerinin özeleştiri vermeleri gerektiğini söyleyen Ahmet Türk,  Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılan bağımsızlık referandumu sonrasında yaşanan gelişmelere değindi.

Türk, şöyle konuştu:

“Bu güne kadar demokratik siyaseti yürütenler, özgür demokratik bir yaşam inancıyla mücadele verenler, önce kendi eksikliğini ortaya koymalı. ‘Nerede yanlışlık yaptık, nerede eksiklik yaptık’ diye sormaları gerekiyor. Örnek olarak verirsek, bir referanduma gidildi. Tabii ki bu Kürtlerin hakkıdır. Ama bu referandumun başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenleri nelerdir? Yanlış hesapları siyasetçiler yapınca niye halkla paylaşmadılar?  Bu sürecin içinde halk, sivil toplum örgütleri olmadığı için biraz da siyasi partilerin, birkaç kişinin inisiyatifinde olduğu için bu gün büyük bir mağduriyet yaşanıyor. Başur’da artık serhıldana dönüşen protestolar gelişiyor. Bu nedenle,  halkın geleceğini ilgilendirecek her konuda mutlaka sivil toplum örgütlerine, siyasi şahsiyetlere, aydınlara ve sendikalara danışılmalı.

‘KÜRTLERİN RADİKAL DEMOKRASİYE İHTİYACI VAR’

Bizim her yönü ile eksiklikleri tartışmamız lazım. Demokratik bir örgütlenmenin, demokratik bir anlayışı kendi içimizde geliştirmediğimiz müddetçe, yanlışlıklarla, eksikliklerle karşı karşıya gelebiliriz. Bu gün burada Kürtler için önemli olan, radikal demokrasidir. Sözde bir demokrasi değil, halkı, sivil toplum başta olmak üzere bir çok kesimi buna katacak, önerilerini alacak, bununla ilgili plan projeler hazırlayacak bir anlayışa ihtiyacımız var. Bu gün işte bu eksiklikleri tartışıyoruz.

‘ELBETTE Kİ HER KÜRT, BAŞUR’DA BAĞIMSIZLIĞI İSTER’

Bundan sonra öncülük yapanların halkın sesine kulak vermesi gerekliliğini ifade ediyoruz. Eğer Başur’da bu referandumla ilgili halkla ortaklaşacak bir durum olsaydı, bu gün bu sonuç çıkmayabilirdi. Elbette ki her Kürt, Başur’da bağımsızlığı ister. Ama bunun koşullarının, şartlarının neler olduğunu, koşulların hazır olup olmadığı veya bir birliğin sağlanıp sağlanamadığını sormak, tartışmasını yapmak lazım. ‘Ben Kürdistanlıyım, Kürdüm, böyle bir şeye karşı çıkmam’ mantığı ile sandık başına gidildi. Yüzde 93 evet oyu çıktı. Halk, siyasi partiler bunu yaparken endişelerini de dile getirdi. Ama buna gitmeden önce bu tür endişelerin, eksikliklerin ortaya konması gerekirdi.”

‘KÜRTLER KENDİ İÇİNDE BİRLİĞİ OLUŞTURMAK ZORUNDA’

 “Ortadoğu’da görüyoruz ki herkes Kürtlerin geleceklerini karartmaya yönelik bir çalışma içinde. Bir birine düşman olan Esad ile devlet (Türkiye), yarın yan yana gelecek. Diğerleri de yan yana gelecekler. Bütün mesele nedir? Ortadoğu’da veya bu coğrafyada Kürtler herhangi bir hakka sahip olmasın. Özgür demokratik bir yaşamı da çok görüyorlar. Birbirini eleştirenler, birbirine hakaret edenler, bugün yavaş yavaş bir araya geliyorlar. Böyle bir durum karşısında,  Kürtlerde kendi içlerinde bir birliği oluşturmak zorundadır. Bunu görerek, bu birlik nasıl sağlanır, bu gün bunun tartışmasını yapmak gerekiyor”

‘DEMOKRASİ KELİMESİ AĞZIMIZDAN DÜŞMÜYOR AMA NE KADAR DEMOKRATIZ’

Kürtler arasında birlik sağlanma tartışması yapılırken, herkesin kendisini gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayan Türk, şöyle devam etti:

“Birliktelik herkesin talebi ve isteğidir. Demokrasi ve demokratik bir geleceği oluşturmak için çaba veriyoruz. Farklı fikirler, düşünceler, her toplumda vardır. Bir halk varsa, ideolojik olarak da farklılıklar olabilir. Burada ‘benim ideolojim doğrudur, ben en doğrusunu düşünüyorum’ gibi bir mantıkla yaklaşırsanız, bu mümkün değil. Bu nedenle ulusal meseleyi, bir ideolojik meseleden çok demokrasiyi içselleştirerek, demokratik bir anlayışla ele almak lazımdır. Bence eksikliğimiz budur. Demokrasi kelimesi ağzımızdan düşmüyor. Ama ne kadar demokratız! Demokrasiyi ne kadar işletebiliyoruz? Bu konuda bir tartışmaya ihtiyaç var. Bu gün bu tartışma yapılıyor.”

‘TERÖR’ DİYE TÜM KÜRTLERLE MÜCADELE EDİLİYOR’

 “Özellikle Cumhurbaşkanı’nın tek dil söylemi bile birçok şeyi ifade ediyor. Bunu inkarcı bir mantığın ifadesi olarak görmek lazım. Belediye başkanlarımız cezaevinde, halkın iradesi ile seçilmiş belediyelere kayyım atandı. Milletvekillerimiz, eş genel başkanlarımız içeride. Bunun hukukla ilgisi yok. Bu Kürtlere bir ders verme, sindirmeye yönelik bir politika olarak değerlendirmek lazım. Bu gün yapılan bu yargılamalara, dosya içeriğine baktığımızda burada fikirlerini, düşüncelerini halkla olan bütünleşmeyi engellemeye yönelik bir durum söz konusu. Zaman zaman ‘terörle mücadele ediyoruz’ diyorlar. Yok öyle değil. Bütün Kürtlerle mücadele eden bir süreç. Başur’da, Irak’ta Kürtlerle devlet arasında çok güzel ilişkiler vardı. Ama bir referandum gündeme gelince düşman kesildiler. Demek ki Kürtlere karşı bir şey var.

Kaynak: Artı Gerçek