HDP, 5. Kuruluş yıl dönümünü İstanbul Akatlar Mustafa Kemal Kültür Merkezinde coşkulu bir katılımla kutladı. HDP’nin kurucuları, bileşen parti temsilcileri, milletvekilleri, parti yöneticileri, çok sayıda kurum, siyasi parti temsilcisinin katıldığı şölen, HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in sunumu eşliğinde gerçekleşti.

Önder’in, Adnan Yücel’in kaleme aldığı “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” şiirini okumasıyla başlayan törende HDP’nin 5 yılını özetleyen kısa film gösterimi de yapıldı. Sanatçılar Mikail Aslan, Nurcan Değirmenci, Yasemin Göksu ve Mem Ararat’ın da müzikleriyle renk kattığı şölenin finalinde HDP’nin cezaevinde tutulan eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın mesajları okundu.

Törende konuşan Ahmet Türk, "Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, parti yöneticilerimiz zindanda. Peki bu neyin şenliği diyenlere söyleyelim: Biz inatla varız, var olacağız" dedi.

Şölende söz alan Ahmet Türk ve HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay’ın konuşmalarından satırbaşları şöyle:

SERPİL KEMALBAY: TÜM BASKILARA RAĞMEN AYAKTAYIZ

Buradayız, umutla dirençle bir aradayız. Türkiye’nin umudu olan bir partinin 5.yılını kutluyoruz. Statükonun kendini halklarımıza, emekçilere, kadınlara tekçiliği dayattığı hiçbir çıkış ortaya koymadığı o korkunç fikriyata karşı Türkiye halklarının kurtuluşu olabilecek bir fikriyatı ortaya koyuldu. İçinden geçtiğimiz bu sıkıntılı, acı, zor dönemi aşabilecek bir partiyi hep beraber ortaya koyduk. Sizlerin ektiği tohumlar filizlendi. Dayanışmayla büyüttüğümüz partimiz, faşizmin tüm zorbalıklarına karşı yine dimdik ayakta. Yine birlikte, umutlu geleceği örmek için burada hep beraberiz. 

Türkiye’nin sorunları; sınıfsal sorunları, cinsiyet sorunları, Kürt sorunu ve pek çok sorunu birikmiş vaziyette. Biz bu sorunlara birlikte çözüm arıyoruz. Çözüm olabileceğimizi de geçen 5 yılda birlikte ortaya koyduk. 7 Haziran seçimleri ile Türkiye emekçileri, ezilenleri bütün inançlardan halklarımız bir çözüm yolu olabileceğini ortaya koydu. Halklarımız partimize yüzünü döndü. 

HDP’NİN DAĞILMASINI AMAÇLADILAR

AKP - Saray rejiminin saldırılarının temelini işte bu korku bu kaygı oluşturuyor. Bu saldırılarla HDP’nin dağılmasını amaçladılar. Onların bu kanlı iktidarı da ortamı boş bulsun ve yoluna devam edebilsin istediler. Bugün tek adam rejimini oluşturan Erdoğan-Bahçeli iktidarı savaş üzerine kurmak istedikleri sistemi hayata geçirmeye çalışırken hala bizim engel olduğumuzu görüyorlar. O engeli aşamadıklarını görüyorlar. 16 Nisan referandumu da bunu ortaya koymuştur. 

Artık halklar bir çıkış istiyor. Hangi partinin 10 bine yakın partilisi tutuklansa, 4 bine yakını halen zindanlarda rehin tutulsa, eş genel başkanları, vekilleri, belediye başkaları rehin alınsa o parti bugüne kadar ayakta kalamazdı. Ama biz tüm bu baskılara rağmen ayaktayız. Çünkü biliyoruz ki halkların kurtuluşu mücadele ile ortaya çıkabilir. Tarih bize bugüne kadar bunu gösterdi. Bizler de bu dayanışmayı tarihteki devrimcilerden alarak geleceğe taşımak istiyoruz. 

Bizlerle birlikte yola çıkan ama bugün aramızda bulunmayan yoldaşlarımız var. Suruç’ta, 5 Haziran katliamında, 10 Ekim’de Ankara’da, Cizre’de, Sur’da yoldaşlarımızı yitirdik. Bizler onların anısını mücadelemizde yaşatarak onlara layık olacağız. 

Bugün topyekün saldırı var. Bu saldırıya karşı birlikte mücadele örüyoruz. 

BARIŞ İÇİN MÜCADELEYE DEVAM

4 Kasım’da partimize yönelik darbe ve onun öncesinde dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla gerçekleşenler birlikte aşılacak. 4 Kasım yaklaşıyor ve biz 4 Kasım’da kitlesel olarak bütün illerde dayanışma içerisinde yoldaşlarımızı selamlayacağız. Onların özgürlükleri için bugüne kadar bedel ödeyen bütün yoldaşlarımızın kazanımı için mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz.

Sonuç olarak Türkiye’nin gerçek bir alternatifi varsa, birlikte bir yaşam inşa etmek için bir adres varsa işte o adres dirençle ve umutla ayakta kalan HDP’dir. Bizler bu gemiyi limana vardırıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. 

AKP-Saray iktidarının savaş politikalarına karşı barış politikalarını hayata geçireceğiz. Demokrasiyi bu ülke halklarına armağan edip barışı kurumsallaştıracağız. Nasıl 2013’te bir barış mücadelesi başladıysa ve bunu başlatan Sayın Abdullah Öcalan birlikte yaşamın hayata geçmesini savunmuş ve barış için emek harcamışsa HDP de bu barış için mücadelesine devam edecektir. Halklar birlikte yaşamı birlikte inşa edecek. Bu; halkların, kadınların, yoksulların, emekçilerin ellerinde. Umudumuz büyük, direncimiz büyük, birlikte kazanacağız, mutlaka kazanacağız. 

AHMET TÜRK: İNATLA VARIZ, VAR OLACAĞIZ

Tarihi bilmeden, yaşadıklarımızı hesaplamadan yapacağımız mücadelenin sonuç almayacağını görmemiz gerekiyor. 90’lara gittiğimizde Kürt halkının özgürlük ve demokrasi talebini Türkiye toplumuna taşımak için yola koyulduk. O dönemde çok büyük bedeller ödedik. Ama bugün görüyoruz ki bu mücadele daha güçlü bir hale gelerek halkların geleceğini belirleyecek noktaya geldi. 

Bu mücadele kararlıydı çünkü halkımız her zaman bizim yanımızda oldu. Bize güç verdi. Ancak bir parti kapatılıyor yeni bir parti açılıyor. Bunun çözüm olmadığını gördüler. Sözde AYM parti kapatılmasını zorlaştırdı ama aslında ilk günkü safhasında. İşte eş genel başkanlar, belediye başkanları cezaevinde. Burada, 5. Yıl dönümünde aslında bir çok insan var. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, parti yöneticilerimiz zindanda. Peki bu neyin şenliği diyenlere söyleyelim: Biz inatla varız, var olacağız. 

Bu ülkenin siyasetini çok iyi okumamız lazım. Yıllarca Türkiye demokrasi güçleriyle bizi karşı karşıya getirmek için çok uğraştılar. Yalnızlaştırma politikası yürüttüler. Ama Türkiye halkı Kürt halkının ve demokrasi mücadelesi yürütenlerin haklılığını görmeye başladı. Bir dayanışma ruhu gelişti. Biz halkların ortak demokratik geleceği için mücadele ediyoruz. Ortadoğu’da tüm halkların eşit yaşaması için mücadele ediyoruz. Sayın Öcalan demokratik konfederalizmi gündeme getirirken halkların ortaklaşmasını tarif etmişti. Bugün de aslında değişim ve dönüşümün başladığı süreçte hükümet Türk halkı ve Türkiye demokrasi güçlerinin ortaklaşmasını engellemeye çalışıyor. Bugün birçok gazeteci, aydın, akademisyenin cezaevinde olmasının sebebi de budur. 

ZULME RAĞMEN AYAKTAYIZ

Bugün demokrasi isteyenleri zindanlara tıkarak bir süreci başlatmak istiyorlar. Çok da politize olmamış bir kısım Türkiye halkının uyanmasını istemiyorlar. Kürtlerin özgürlüklerini ve özgürlük mücadelesini farklı bir şekilde Türkiye gündemine getirerek Türk halkının gerçeği görmesini engellemeye çalışıyorlar. Bugün medya üzerindeki baskının nedeni budur. Türkiye halkı Kürtlerin düşmanları olmadığını gördükleri zaman bu anlayış, bu iktidar çökecek, yerle bir olacak. 

Biz Türkiye halklarının düşmanı değiliz. Ama bizim de özgür bir gelecek hakkımızı elimizden almayın. Kürtler özgürleşmeden Türkler asla özgürleşmez. 

Bugün bütün olumsuzluklara, haksızlıklara, zulme rağmen ayaktayız, direneceğiz. Direnenlere bin selam!