Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Ahmet Takan, Yeniçağ gazetesindeki "Cerablus'a girin" başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve başbakan Ahmet Davutoğlu’nun orduya "Cerablus’a girin" talimatı verdiğini yazdı. Ahmet Takan aynı zamanda ordunun ve dış ilişkileri bürokrasisinin hazırlık yaptığını da öne sürdü.

Takan'ın ilgili yazısının bir kısmı şöyle:

[...]Aksaray’da yapılan toplantıda, Kürt koridoru ve Suriye’de olup bitenler tüm ayrıntılarıyla masaya yatırıldı. Ortaya çıkan büyük fotoğrafta Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tüm tehlikeler ve alınması gereken tedbirler enine boyuna tartışıldı.

Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye topraklarına, Cerablus bölgesine girmesini istedi. İşte kızılca kıyamet bundan sonra koptu. İlk itiraz toplantıda bulunan Dışişleri bürokrasisinden geldi. Deneyimli diplomatlar, bunun çok kapsamlı bir harekât olacağının altını çizerek, Cerablus’a yönelik kapsamlı bir harekât için yalnızca ABD ve koalisyon güçlerinin değil, Rusya ve İran’ın da ikna edilmesi ve hatta Esad yönetimi ile mutabık kalınmasının gerektiğinde ısrar ettiler. Diplomatlar, gerekli görüşmeler yapılıp alt yapı hazırlanmadan, uluslararası haklı gerekçeler oluşturulmadan yapılacak operasyonda, sadece IŞİD ve PKK/PYD ile mücadele edilmeyeceğini, Suriye ile de karşı karşıya gelineceğini, Suriye’nin Kuzey Kuşağını inşa eden ABD ile de bozuşulacağını vurguladılar.

Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre, TSK’nın komuta kademesi de iktidar kanadından gelen öneriye gayet temkinli yaklaştı. Komuta kademesi, Süleyman Şah operasyonunu hatırlatarak operasyonun öncesi ve sonrasının çok iyi hesaplanmasını istedi. Komuta kademesi, zirvede  “Türk Silahlı Kuvvetleri, Hükümet karar verir, emrederse Cerablus’a girmekte tereddüt göstermez ve başarı ile operasyonu yapar. Orada büyük yangın var. Biz o yangını da söndürürüz. Fakat yangına giderken yolda ne gibi tuzaklar var? Yangının boyutu buradan gözüktüğü kadar mı?.. Yangının gerçek boyutu ne? Yangın söndüğü zaman oradan nasıl döneceğiz? Ne kadar güçle orada kalacağız? Bu soruların net yanıtları bugünden iyice planlanmalı. Yangını söndürürüz, sonra elimizde hangi güçle döneriz. Arap çöllerinde kalır mıyız? Bunun için de biz gerekli hazırlıklarımızı yapmalıyız”  denildi.

Zirvede ayrıca, Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’na PYD’nin Ayn-el Arap (Kobani) operasyonuna verilen desteğin nelere yol açtığı, faturası  (daha önce yapılan uyarılar da hatırlatılarak) tekrar diplomatik fakat net bir dille anlatıldı.

Komuta kademesi, Süleyman Şah operasyonunda bir şehit verilmesine rağmen,  “geri çekilme”  ve  “başarısız operasyon” algısını da AKP iktidarının önüne koydu.

Erdoğan ve Davutoğlu’nun “TSK Cerablus’a girsin”  ısrarının aşılamaması üzerine zirve oldukça kritik bir noktaya girdi. Başbakanlık kaynaklarından edindiğim bilgiye göre Dışişleri ve TSK şu değerlendirmeyi yaptı;

 “Şu anda sıkıntılı bir dönemdeyiz. Sağlam bir koalisyonun acilen kurulması şart. Koalisyon Hükümeti kurulur kurulmaz konu Meclis’te sağlıklı bir şekilde görüşülsün. Operasyon emrini yeni Başbakan versin.”

Ortamın iyice gerildiği anda devreye giren Ahmet Davutoğlu, operasyonun bir an önce yapılmasında ısrar edince de komuta kademesi Başbakandan “gerekçeli yazılı emir”  istedi. Davutoğlu da daha önce TSK’ya sınır ötesi operasyon yapma yetkisi veren Hükümet direktiflerini hatırlatarak “daha önce verdiğimiz direktifleri kullanın”  dedi.

Dışişleri ve Komuta kademesinin direnci ile biten zirveden sonra Ankara’da neler oldu?.

Başbakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre Cerablus’a müdahale için  Ahmet Davutoğlu yazılı direktifi Genelkurmay’a gönderdi. Dışişleri Bakanlığı ile TSK, daha önce hazırladığı alternatifli planlara göre çalışmalarına devam ediyor.

Edindiğim izlenime gelince; Beştepe’deki zirvede diplomatik bir dille izah edilen  “operasyonu tekrar seçime alet edersiniz”  kaygısına göre Ankara topu çevirme eğiliminde. Devlet koridorlarında şu hassasiyetin altı devamlı çiziliyor;

 “Ayn-el Arap’ın bedelini ödüyoruz şu anda. Suriye’ye müdahale kararı, erken seçim ve yeni bir başkanlık kampanyasına alet edilemez. Erdoğan da, AKP Hükümetinde de operasyon ile birlikte ellerindeki büyük medya gücü ile büyük zafer oyunları ve ardından erken seçim kurgulanıyor. Türkiye böyle bir maceracı plana sokulamaz. Düşmüş bir Hükümet ile operasyona girişilmez. Güçlü bir koalisyon hükümetinin derhal kurulması lazım.”

Ayn-el Arap’ta (Kobani) de IŞİD’in patlattığı son bombalardan sonra “at izi, it izine karıştı” değerlendirmelerinin yapıldığı Ankara’da şu hatırlatma da yapılıyor;

 “2007 Kasım YAŞ’ında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önüne Kürt Koridorunun net fotoğrafını koyup ayrıntılarıyla anlatmıştık. Ama o zaman aklı sadece Ergenekon operasyonu ve askerlerle kavgada olduğu için her halde tam anlayamamış...”

Yazıya gitmek için tıklayınız.