CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü' ikinci gününde devam ediyor.

Birçok kişinin katıldığı yürüyüşe Halkevleri ve Haziran Hareketi de eşlik ediyor.

CHP lideri yürüyüşün startını vermeden hemen önce yaptığı açıklamada “Adaleti isteyen herkes yürüyüşe destek vermek zorundadır” demişti.

Berberoğlu’nun tutukluluğuna tepki gösteren ve hali hazırda Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş ile birlikte 11 milletvekili cezaevinde olan HDP yürüyüşe destek verecek mi?

HDP Milletvekilleri Garo Paylan ve Nadir Yıldırım Gazete Karınca'dan Altan Sancar'ın yürüyüşle ilgili sorularını yanıtladı

Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşü değerlendiren HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, “Kendimize dokunulduğu anda değil, herhangi bir adaletsizlikte harekete geçmemiz gerek” dedi.

Tepkilerin ortaklaştırılmasının önemine dikkat çeken Paylan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dokunulanın kimliğine ve siyasi görüşüne bakmadan, ‘adaletsizlik adaletsizliktir’ diyerek birlikte tepki vermek, tepkileri ortaklaştırmak ve bütün toplumsal kesimler ile bunu büyütmek hedefimiz olmalıdır. Bu bağlamda talebi ‘herkes için adalet’ olan yürüyüşü sonuna kadar destekliyorum.

 Yürüyüşe katılım noktasında yetkili organlarımızın bir değerlendirmesi henüz olmadı, ancak konu hakkında destek açıklamalarımızı gerçekleştirdik. Katılım konusunda kararı kendi yetkili organlarımız verecektir. Bizler kendi eylemliliklerimizi iki yıldır sürdürüyoruz. Hayatın birçok noktasında adaletsizlikler mevcut ve bizlerin farklı eylemler ile büyütmemiz gerektiğine inanıyorum.

CHP'NİN ÖZELEŞTİRİ VERMEYE İHTİYACI VAR

HDP Van Milletvekil Nadir Yıldırım ise CHP’nin geçmiş pratikleri nedeni ile ‘kuşkularının bulunduğunu’ ancak gelişecek demokratik mücadeleye de ‘sessiz kalmayacaklarını’ belirtti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger’in “Tutuklu HDP’li vekiller için de yürüyoruz” sözlerini de değerlendiren Yıldırım, açıklamayı CHP’nin HDP’ye karşı ‘mahcubiyeti’ olarak değerlendirdi ve şunları kaydetti:

Erdal Aksünger’in değindiği konuda CHP’nin ciddi bir mahcubiyeti mevcut. Aksünger’in açıklamalarını CHP’nin halk ve HDP karşısındaki mahcubiyeti olarak da değerlendirmek gerekmektedir. HDP’li vekiller için yürümediler, HDP’li vekillerin tutuklanması sürecini başlattılar. CHP’nin bu konuda özeleştiri vermeye ihtiyacı var.

Konu sadece vekillerimizin tutuklanması değildir. Ülkeyi bu sürece sürükleyen ve adım adım demokrasi, hukuk ve özgürlükleri rafa kaldıran tüm AKP çalışmalarının altında bir biçimde CHP’nin de etkisi ve imzası bulunmakta. Demokratik siyasetin alanını daraltan, Meclis’i işlevsizleştiren ve 20 Temmuz darbesine davetiye çıkaran bu sürece gelmemizin önemli bir sebebi de CHP’nin AKP tarafından geliştirilmek istenen savaş siyasetine destek vermesidir. Ülke içinde ve sınır dışında yürütülen tüm savaş tezkerelerinin altında CHP’nin de desteği ve imzası vardır. Yaşadığımız bu süreçler, ülkeyi bu noktaya getirmiş ve vekillerimiz ile birlikte binlerce yöneticimizin tutuklanmasına yol açmıştır. CHP’li Enis Berberoğlu da son olarak bu sürecin yarattığı ortam nedeni ile tutuklanmıştır. CHP’nin her şeyden önce tarih ve halk karşısında özeleştiri vermesi gerekmektedir.

'SESSİZ KALACAK DEĞİLİZ'

Yürüyüşe ve geliştirilecek eylemlere desteklerinin olup olmayacağı konusunda da değerlendirmelerde bulunan HDP’li Yıldırım, şunları kaydetti:

Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşün ne kadar samimi olduğunu ve Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşte ne kadar ciddi ve dirençli olduğunu görmek istiyoruz. Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki ülkedeki mevcut iktidarda yaşanacak değişimi ancak adalet ve hukuk sağlayabilir. İktidarı değiştirmenin en önemli yolu, demokratik ve toplumsal mücadeleyi geliştirmek ve büyütmektir. Bunu sağlamanın yolu da birleşik mücadeleden geçmektedir. Fakat CHP’nin son 14 yıllık pratiğine baktığımızda AKP iktidarının sürmesine koltuk değneği olduğunu görüyoruz. Toplumsal muhalefetin ve demokratik direnişin her aşamada gelişmesini engelleyen ve sekteye uğrayan tutumları olmuştur.

CHP bu anlamda durumu kavramış ve gerçekten demokratik mücadeleyi büyütme hedefini seçmiş ise bu ülkemiz açısından şüphesiz ki hayırlı bir durum olacaktır. Bizler de bu hayırlı duruma sessiz kalacak değiliz. Böylesi bir durumda gelişecek demokratik mücadeleye ve toplumsal muhalefete en üst düzeyde katılım ve destek tutumumuz olacaktır. Ancak başlayan sürecin ne derece bahsettiğimiz yönde gelişeceğini de görmek istiyoruz, çünkü geçmiş pratikler nedeni ile bu konuda kuşkularımız bulunmaktadır.