Anayasa değişikliği ile ilgili teklifin Meclisteki birinci tur görüşmeleri sona erdi. 2. Tur görüşmelere geçilecek.

Anayasa değişikliği bizlere ne getirecek, bizlerden ne götürecek?

18 maddelik teklif, adı Cumhurbaşkanı olarak kalsa da Başkanlık sistemini getiriyor. Anayasanın 104. Maddesini değiştirme amaçlı olan teklifin 8. Maddesinde deyim yerindeyse yok yok!

Ama asıl yetkiler, teklifin diğer maddelerine gizlenmiş bir şekilde duruyor!

Teklifin birinci maddesi ile Anayasanın 9. Maddesindeki yargıyla ilgili “bağımsız” ibaresine eklenen “tarafsız” ifadesi, ilk başta anlamsız geliyor. Ancak teklifin 14. Maddesine baktığımızda, eklenen “tarafsız” ifadesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlıyoruz.

Teklifin 14. Maddesiyle, Anayasanın, Hâkimler ve Savcılar yüksek kurulunun (HSK)düzenlenmesiyle ilgili 159. Maddesi değiştiriliyor.

Kurulun ismindeki “Yüksek” ibaresi kaldırılıyor!

Kurulun üye sayısı 13 olarak belirleniyor.

Adalet bakanı, kurulun başkanı, Müsteşar ise doğal üyesi!

Kalan 11 üyeden 4’ü Cumhurbaşkanınca,

7 üyesi Türkiye Büyük Millet Meclisince (TBMM) seçilmesi ön görülüyor.

Meclisteki çoğunluk, iktidar partisi olacağından, TBMM tarafından yapılacak seçimlerde belirleyici, doğal olarak iktidar partisi olacaktır.

Bir de Cumhurbaşkanı, iktidar partisinin başkanı da olabileceğinden, HSK’nın tamamı iktidar partisince, dolayısı ile Cumhurbaşkanınca belirlenmiş oluyor.

Belki de teklifi hazırlayanlar, iktidar partisince üyelerinin tamamı belirlenen HSK’nın “bağımsız” olamayacağı düşünüldüğünden, yanına “tarafsız” ifadesi eklenerek, bir anlamda, “bağımsız olmayacaklar ama tarafsız olmaları kendi ellerinde” denmiş oluyor.

Bu maddeyle Adalet, tamamıyla Cumhurbaşkanına ve iktidar partisine bağlanmış oluyor. Cumhurbaşkanına verilen gizli yetkilerden birisi bu maddeyle oluşturulmuş.

Diğer önemli gizlenmiş görev ise, teklifin 12 maddesiyle değişikliği düşünülen Anayasanın 119. Maddesinin içerisinde!

Cumhurbaşkanına Olağanüstü hal ilan etme yetkisi veren bu maddenin içerisine yerleştirilen Kanun Hükmünde olacak Cumhurbaşkanı kararnamesi hazırlama yetkisiyle, “Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler” konusundaki kısıtlamalar kaldırılıyor.

Anayasa, toplumsal mutabakattır.

Anayasa’nın önceliği, bütünlüğü oluşturan ve “vatandaş” olarak adlandırılan insanların temel haklarını güvenceye almasıdır. Bu güvence, bir kişinin dudakları arasında olamayacak kadar özeldir.

Bu maddeyle, Anayasanın en temel görevi olan vatandaşının temel haklarını koruma ve kollama ilkesi bir anda yok oluyor. Vatandaşın temel hakları, kişi ve siyasi haklarını askıya alabilecek bir güç, asla denetlenemez.

Meclisteki görüşmelerde, ortalama 343 oyla kabul gören bu değişiklik teklifini kabul etmeyen 207 milletvekili var.

Ortalama bir hesap yapılırsa, değişiklikleri kabul etmeyen vekillerin temsil ettiği 30 milyon insan var. Otuz milyon insanın kabul etmediği bir değişiklik, ne kadar toplumsal mutabakat hali alır, iyi düşünmek gerekir.

Kim olursa olsun, bir insana bu kadar yetki sunmak, önü alınmaz, telafisi mümkün olmayacak durumlar yaratabilir.

Denetlemenin, görevden almanın, yargılamanın imkansız olduğu Anayasa değişikliği teklifinin ilgili maddelerinde görünüyor.

İktidar partisinin çoğunluğu oluşturduğu parlamentoda, hata ve yanlış yapan veya suç işleyen Cumhurbaşkanını, azınlıkta olan muhalefetin ne şekilde engelleyebileceği, yargıya götürebileceği veya görevden alabileceği konusunda en ufak ipucu yok!

Bu durum, Cumhurbaşkanı olacak kişinin denetlenmesini imkânsız hale getiriyor.

Özellikle de, “aldatıldık”, “kandırıldık”, “Suriye politikası başından beri yanlıştı” diyebilen bir iktidarın, normal koşullar içerisinde görevini bırakması gerekirken, “Allah affetsin” diyerek ve devletin sahibi gibi davranarak yoluna devam eden bir iktidar var olan ülkede yaşıyoruz.

Bu yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanının, yarın, yapacağı yanlışlarda veya aldatılmalarda, denetimi mümkün olmayan Anayasa değişikliği paketi içerisinde, sonsuza kadar iktidarına devam edeceğini söylemek abartı olmayacaktır.

Beş satırlık yetkiye (anayasa değişikliği teklifi, madde 5) sahip olan TBMM’nin, kendisini feshetme yetkisi dâhil, beş satırlık yetki dışındaki tüm yetkilere sahip Cumhurbaşkanını denetleyebilmesi mümkün değildir!

Burada Cumhurbaşkanı olacak kişinin ismi önemli değildir. Bu yetkilere sahip olan makama kim gelirse gelsin, tek başına ülkeyi yöneten biri olarak hata yapmaması, yanlışlara düşmemesi mümkün değildir. Anayasa değişikliği teklifine, bu makamın denetlenmesini mümkün kılacak madde veya maddeler eklenmediği sürece, makam, Başkanlıktan da öte bir makam olacaktır.

Her insan yükselmeyi hedefler. Hiç kimse, ömrü boyunca aynı yerde olmak istemez. Ancak, bu ülkenin mevcut yönetim şekli içerisinde, Cumhurbaşkanlığının ötesinde bir makam olmamıştır.

Anayasa değişikliği teklifiyle bir üst makam ve hatta onun üzeri makamlar da yaratılmak istenmektedir.

Ülkemizi seviyorsak

Çocuklarımızı seviyorsak

Komşularımızı seviyorsak, bu gidişata, dönülmez noktaya gelmeden dur demeliyiz..