Mardin'deki Deyrulzafaran Manastırı'na 10 yaşındayken bırakılan 77 yaşındaki Circis Kaplan'nın (Bahe) anne özlemi, belgesel filme çekildi.

67 yıl önce Mardin'den Suriye'ye gitmek zorunda kalan 3 çocuklu Süryani bir annenin bakamadığı için manastıra bıraktığı küçük oğludur Bahe.

Manastırda rahip ve rahibeler tarafından büyütülen Bahe, yıllarca manastırın bahçıvanlık, çobanlık ve temizlik işlerini yapar.

Geçen yıllar boyunca sürekli annesinin gelmesini bekleyen Bahe, sadece özel günlerde manastırdan çıkar.

Aradan geçen 67 yıl boyunca manastırda çok sayıda metropolit, rahip, rahibe ve hizmetçiler gelir geçer ama Bahe hep orada kalır.

Son zamanlarda yürümekte bile zorlanan ve gözlerini kaybeden Bahe, vefat eden annesinin özlemini bir çocuk kadar yüreğinde hissetmeye devam ediyor.

Bahe'nin hayat hikayesinden etkilenen Yönetmen Haydar Demirtaş "Misafir" adlı belgeselinde, manastırdakiler tarafından büyütülen ve "Bahe" olarak tanınan Circis Kaplan'ın yürekleri acıtan hikayesini ve annesine duyduğu özlemi Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Süryanice anlatıyor.

Demirtaş, yaşanan iç savaşa rağmen Bahe'nin yakınlarına ulaşmak için Suriye’ye giderek kız kardeşini Haseki'de buldu ve belgesel filmi için bilgi topladı.

Yönetmen Demirtaş, film çekimleri sırasında Bahe'nin kız kardeşinin Suriye'de olduğu bilgisini alınca film yapımcısı Yusuf Kurt ile birlikte Suriye'ye gittiklerini söyledi.

Belgesel filme 3 yıl önce başladıklarını ifade eden Demirtaş, şunları anlattı: "Belgeselde, 10 yaşındayken annesi tarafından Mardin Deyrulzafaran Manastırı'na bırakılan ve 67 yıldır manastırın duvarları arasında yaşamını sürdüren Bahe'nin hikayesini anlatıyoruz. Suriye'ye gitmek biraz riskliydi. Çünkü iç savaş başlamıştı. Sınırda kameraları almıyorlardı. Biz de buna çözüm olarak küçük bir kamera bulduk. Turist olarak Suriye'yi gezmek istediğimizi söyledik. Sonuçta Suriye'de Haseki'ye gittik. Orada Süryani arkadaşlar bize yardım edip Bahe amcanın kız kardeşini bulduk."

KIZ KARDEŞİYLE GÖRÜŞME

Suriye'de çekim yaparken büyük korku yaşadıklarını belirten Demirtaş, Bahe'nin kız kardeşiyle görüştüklerinde ise çok duygulandıklarını söyledi. Korku ve hüznü birlikte yaşadıklarını dile getiren Demirtaş şöyle devam etti: "Bahe amcanın hikayesini anlattılar. Bahe amcayı manastıra bırakmışlar ve maddi imkansızlıklar yüzünden annesi ile birlikte Suriye'ye gitmişler. Annesi bir daha gelmemiş Bahe'yi görmeye. Biz de kız kardeşini ilk defa görüyorduk, tabii hüzün sardı bizi. Kız kardeşinin dediği şey şuydu 'Annem dul kaldı. Bahe'yi manastıra bıraktık. Onun için daha iyi olurdu ve manastır Bahe'nin annesi babası oldu' bu bizi çok duygulandırdı." Bahe'nin kız kardeşinin Mardin'deki belgesel film çekimlerine gelmek istediğini fakat Suriye'de süren olaylar nedeniyle gelemediğini gelse bile gözlerini kaybettiği için Bahe'nin onu görme şansının bulunmadığını ifade eden Demirtaş şunları söyledi: "Suriye'den döndüğümüz zaman Bahe amcaya 'biz senin kız kardeşini gördük' dediğimiz zaman çok hüzünlendi, konuşmadı. Ailesinden birinin ismini duyduğu zaman küsüyor ve sessiz kalıyor. Annesine karşı bir kırgınlığı var. 'Niye beni bıraktı, niye beni görmeye gelmedi' diye bir kırgınlığı var."

"CANNES FİLM FESTİVALİ'NDE GÖSTERİLECEK"

Belgesel filmin, Cannes Film Festivali Short Film Corner bölümünde de gösterileceğini ifade eden Demirtaş "Filmin tüm yapım aşaması 2,5 yıl sürdü. Bütün ekibimiz 16 kişiydi. Belgesel filmin süresi 30 dakika. İlk gösterimi Diyarbakır'daki Filmamed belgesel film festivalinde yapıldı. Haziran ayında da İstanbul'da belgesel film festivalinde sunulacak" dedi. Demirtaş, belgesel film çekimleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Mardin Valiliği, Mardin Gençlik ve Kültür Derneği tarafından da destek aldıklarını sözlerine ekledi.