Global sömürü sistemi, kâr amacı doğrultusunda işlemleri başlattığında, insan yaşamı sadece bir teferruat halini alır.

Dünya ticaret hacmi içerisinde oldukça büyük yer kaplayan silah üretim ve satışı bu amacın en başında gelen araçlardandır. Savaş sanayisi diyebileceğimiz savaş ürünlerinin üretimi ve bunun pazarlanması için gerekli olan doğal ortam, savaşın kendisidir. Hem saldırı hem de savunma amaçlı üretilen savaş ürünlerinin pazarlanabilmesi için, barış denilen ve savaşın en büyük engeli olan istemin sonsuza kadar susturulması gerekir!

Uçaklar, saldırı ve savunma füzeleri, tanklar, zırhlı araçlar, ağır ve hafif silahlar, bunların yedek parçaları, bombalar ve bomba yapımında kullanılan patlayıcılar, silahların mermileri gibi sıralayabileceğimiz savaş ürünleri üretiliyorsa, bunların kullanılması için savaşların yaratılması da kaçınılmazdır!

Büyük savaşlarda kontrol oldukça zordur. Dünyada emperyalist güç bir tane olmadığından ve bu emperyalist güçler aralarında rekabet ve paylaşım konularında anlaşamadığından, büyük savaşlarda emperyalist güçlerin bir tanesinin mutlak anlamda başarılı olabilmesi, günümüz koşulları ve gelişen teknoloji nedeniyle imkânsız hale gelmiştir.

Bu nedenledir ki savaş ürünlerini pazarlayabilmek ve yeni ürünleri de savaş ortamlarında deneyebilmek için, bölgesel çapta küçük savaşlar yaratılır.

Savaşma ve öldürme içgüdüsüyle dolmuş insan bulmak zor değildir!

Suriye savaşında bunu açıkça gördük. İŞİD saflarına katılmak için, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeden binlerce insan, öldürmek ve savaşmak için Suriye’ye akın ettiler.

ABD, IŞİD’in kendileri tarafından oluşturulduğunu artık açıkça söyleyebiliyor. Kendilerince oluşturulan bu savaş aracı olan örgüt tarafından çıkarılan Suriye savaşı nedeniyle savaş sanayi oldukça büyük satışlar yaptı!

Savaş sanayisinin patronları, çıkarılan bu savaşlarda ölen, yurdundan, evinden, işinden olan, sürgüne gitmek durumunda kalan, mülteci yaşayan, aç ve sefil kalan, gelecekleri olmayan insanları düşünmez bile!

Onlar için önemli olan savaşların çıkması ve ürünlerinin satılmasıdır.

Bu satışlar nedeniyle alınacak kârlar, büyüyecek sermayeler, yeni ürünler, insan yaşamından çok daha önemlidir.

Savaş ne kadar uzun sürerse satışlar da o kadar çoğalır. Hatta, savaşan taraflardan birisi zayıflarsa, savaşın sürmesi için zayıf tarafa silah ve malzeme desteği bile yapılır!

Amaç savaşın sürmesi, bitirilmesinin engellenmesi, satışların arttırılmasıdır.

Savaş yaratılan bölgede, savaşın sürdürülebilirliği ortadan kalkıyorsa, savaş çıkarılabilecek yeni bölgeler aranır, bulunur ve savaş ortamı için gerekli çalışmalar yapılır!

Bu konuda, emperyalist önderler çok iyi çalışma yapmış olmalılar ki savaşın içerisinde olabilmeyi arzulayabilecek, öldürme içgüdüsüyle dolu insanların, eğitim düzeyi düşük bölgelerde daha fazla çıktıklarını görmüşler ve bu bölgelerde yoğunlaşmışlar.

Ortadoğu onlar için bulunmaz bir bölge oldu!

Ortadoğu sadece eğitim düzeyinin düşüklüğü nedeniyle seçilmedi elbette. Petrol rezervleri açısından zengin olan bu bölgenin bölünmüş kimlik ve din yapısı da savaş için uygundu. Hem kolay biçimde savaş çıkarılabilecek alt yapı mevcuttu hem de savaş sonrası elde edilecek petrolün kontrolü önemliydi!

Hem savaş malzemeleri satılacaktı hem de petrolün kontrolü sağlanacaktı.

Eğitimsiz insan da çoktu!

Toplum bölünmelere gebeydi!

Şii – sunni çatışması yaratmak kolaydı!

Kürt – Arap kavgası da kolaylıkla çıkarılabilirdi.

Sunni kökenli IŞİD, Şii kökenli Haşdi Şabi kuruldu, kurulmasına yardım edildi, destek verildi, göz yumuldu!

Yüzyıllardır ezilen, sömürülen, katliamlara uğratılan, soykırımlar yaşayan Kürtler de bu açıdan savaşmaya hazır bir durumda bekliyorlardı!

Araplar, toplumsal yapıları gereği aşiret düzeni içerisinde olduğundan, her aşiretin diğeri ile mutlaka bir sorunu bulunduğundan birbirleri ile didişmeye hazırdılar.

Kısaca Ortadoğu savaş için bulunmaz bir bölgeydi ve fitili “Arap Baharı” koduyla, özellikle de iktidarlara karşı halk ayaklanmaları görüntüsüyle ateşlediler!

Ateşlenen o fitil yıllardır yanmakta!

Yüz binlerce insan öldü!

Milyonlarca insan, evinden, işinden koparılarak mülteci yapıldı!

Bölge devletlerine emperyalist güçlerce, milyarlarca dolarlık silah satışları yapıldı! Satışlar ve savaşlar hala devam ediyor!

Ölen insanlar için de her ülke yönetimi başka ülke insanları için üzüldü, gözyaşı döktü, yardımlarda bulundu!

Barış sadece, savaşlar nedeniyle gerçek gözyaşı dökenlerin dillerinden düşürmediği, yüreklerinde yeşerttikleri, kelimenin ötesine geçemedi.

Barış bir amaç mı yoksa araç mıydı? Bu da bilinemedi!

Barışı isteyenler, istemedikleri savaş nedeniyle ölürken, barış için de gerektiğinde ölünmesi gerektiğini kabul edemediklerinden mi, savaşı isteyenlerin güçlü olmasından mı, yoksa savaşın çekici kırmızından mı bilinmez, uzun zamandır gündemden düştü, gitti.

Barış savaşın karşısında yenik düştü, düşürüldü, yara aldı…