Cumartesi akşamı oynanan maç, derbiler tarihinde sıralama yaparsak izlediğimiz en zevksiz derbiler listesinde ilk ona girer. İlk üçü de zorlar kesinlikle. Pozisyon yok, şut yok, organize atak yok, heyecan yok, gol yok, sertlik var, mücadele var.
 
Televizyondan özetleri izliyoruz, özetlerde Beşiktaş’ın pozisyonu yok, Fenerbahçe’nin ev sahibi olmasından kaynaklı iki pozisyonu var, onları izliyoruz. Onun dışında kartları konuşuyoruz, faulleri konuşuyoruz.
 
Aslında Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağını az çok tahmin ediyorduk. Beşiktaş ne yapacaktı, merakımız buydu. Benfica, Başakşehir geçen sene yine Şükrü Saraçoğlu’nda oynanan Fenerbahçe maçı, Fenerbahçe‘nin nasıl oynayacağına dair fikir verebiliyordu bize.
 
Beşiktaş’ın ne oynamak istediğini ise maç sonu Şenol Güneş’in açıklamalarından anlıyorduk:
 
"Rakibin yükselen bir grafiği vardı. Biz de zor fikstürde rakibin oyununa uygun oynamak zorunda kaldık; kontrollü oynamaya çalıştık. Bütün futbolcular disiplinli ve sabırlı oynadılar. Rakip çabuk çıkmamızı engelledi. Futbol adına keyifli bir maç çıkmasını isterdim. Ama futbol açısından bunu gerektiriyordu. Maç keyifli değildi ama sabırlı, sakin, sağduyulu ve akıllı oynamak açısından iyi bir performans sergiledik. Oyuncularımı kutluyorum. Fenerbahçe kendi tuzağına çekmeye çalıştı. O tuzağa düşmedik. Gergin bir maç olabilirdi ve baskı altında kalabilirdik. Onları aştık ama çabuk gidip pozisyon bulmak istedik. Bunu başaramadık. Pozisyona girmemizi engelledi. Az pozisyona girdik. Futbol adına üzgünüm. Ama oyuncularım rakibe ve taraftarın baskısına boyun eğmedi"
 
GÜNEŞ SAHAYA BERABERLİK İÇİN ÇIKTI
 
 Açıklamanın özeti zor fikstürde rakibin oyununa uygun oynamak zorunda kaldık; kontrollü oynamaya çalıştık, futbol adına üzgünüm diyordu Güneş. Belki de en önemli cümlesi buydu maç sonu… Zira ilk defa futbol felsefesinin dışına çıkıp beraberlik için sahaya çıktığını söylüyordu bu cümlelerde. Buna biraz da zorunlu kaldığını ve çaresiz olduğunu da söylüyor açıklamalarında ve bir özeleştiri mahiyetinde üzgünüm diyor.
 
Haksız sayılır mı peki? Bence pek sayılmaz. Salı günü Kiev ile Şampiyonlar Ligi maçı var Beşiktaş’ın ve Beşiktaş bu maçı kazanırsa tarihinde ilk defa Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkmış olacak. Bununla birlikte ülke puanı açısında da önemli, zira Beşiktaş’ın bir üst tura çıkması gelecek puanlar anlamında önümüzdeki sezon Avrupa’da mücadele edecek takımlarımızı da yakından ilgilendiriyor. Ancak iki saat önce oynanması bile makbul karşılanmıyor. 17:00’de oynansa ne olurdu bu maç, gündüz bir derbi izlemeye hasret kalmadık mı? Ya da Cuma günü de pek ala oynanabilirdi. Ancak olmuyor, olamıyor her ne hikmetse…
 
GÜNEŞ HAKSIZ MI?
 
Sonucunda da bir taraf için şöyle bir şey ortaya çıkıyor. “Beraberlik bu maç için beni Lig’te kurtarır, deplasmanda bir derbi için de hiç fena sonuç değil, kaldı ki puan farkını da korumuş olacağım. Salı günü çok daha önemli, telafisi olmayan bir maçım var”, deme hakkını bulmuş olmuyor mu? Buluyor ki Güneş de bu minvalde bir açıklama yapıyor.
 
Bunlar Güneş’in haklı özürleri belki ama bence hücumda bu kadar yetersiz kalabileceğini kendi de hesaplamamıştı. Maç öncesi fabrika ayarlarına dönüp kanat tercihinde Cenk’i kullanmamak doğruydu ancak tercih bakımından yanlıştı. Hele ki Tolgay ve Oğuzhan’ın yediği baskıyla kaptırdığı topları düşündüğümüzde… Ki Fenerbahçe’nin bu şekilde oynayacağını biliyordu. Oysa elinde Olcay seçeneği de mevcut Güneş’in. Ki bu seçenek Oğuzhan, Cenk ve Tolgay ile çok daha iyi bir pas alışveriş ilişkisi sağlayabiliyor.
 
Ne var ki hafta içi oynanan kupa maçı performansı Kerim’den yana aldatıcı oldu. Ancak en azından ikinci yarı ısrarcı olmayabilirdi ve son dakikalarda Necip yerine Gökhan İnler tercihi de söz konusu olabilirdi. Hele ki beraberliği tercih etmemişseniz Gökhan İnler çok daha makbul bir tercih olabilirdi. Tabi bu tercihler maçı kazanabilme ihtimalinize dair elinizde olan seçenekler. Ancak aklınızda beraberlik iyi bir sonuçsa Necip’i koymanız çok daha doğru bir tercih olabilir elbet.
 
Öyle de oldu. Maç boyunca Beşiktaş’ın en iyi olduğu taraf defanstı, Fenerbahçe’ye bir iki pozisyon verip, hiç pozisyona giremeden maçı tamamladı. Uzun lig maratonunu düşündüğümüzde bu sonucun Beşiktaş’a yaradığını söyleyebiliriz. Bu anlamda Şampiyonlar Ligi maçı sebebiyle, bir iki tercih dışında Güneş’i anlıyoruz, . Ancak ekran başında bizler çok sıkıldık.