Kadınların regl dönemi için kullandıkları pamuklar, süngerler ve bezlerin yerini kişisel pedler aldı.

Ancak 19’uncu yüzyıldan beri “hijyenik” adı altında kullanılan pedler ve tamponlar, sanıldığı kadar hijyenik değil.

hijyenik pedler çoğunlukla sentetik ve plastik içeriyor.

Üretim aşamasında klor ile beyazlatıldıkları için aslında sağlığa oldukça zararlı.

Sentetik ve plastik dışında içerdiği pamuk ise yetiştirilirken aldığı tarım ilaçlarıyla birlikte yine kadınlara tehdit oluşturuyorlar.
 
Tampon sıkıştırılmış pamuktan oluşur, bu açıdan pedlere göre daha masum ama bu tarım ilaçlı pamuk meselesi tabii ki bunun için de geçerli.
 
Ayrıca toksik şok sendrom riski içeriyor. Vajina, kadın vücudunda en hassas bölgelerden biri olarak kabul ediliyor.

Regl döneminde bu “yabancı madde”lerle sürekli temas halinde bulunması, sentetik yapıdan dolayı bölgenin hava almaması ve nemli kalması ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
 
Pedlerin ve tamponların ekolojik açıdan da sorunlu olduğu belirtiliyor.
 
Bir kadının yıllık yaklaşık 250-300 adet ped kullandığını varsayılıyor.

Bu sayı bir kadının, hayatı boyunca 9 bin -12 bin civarında ped tüketimi yaptığını gösteriyor.

Milyonlarca kadın regl oluyor. Milyonlarca kadın sentetik ve plastik içerikli ped kullanıyor ve bunlar doğada yok olmadan etrafa bakteri saçmaya devam ediyor.
 
Bir süredir gündemde olan mentrüasyon kapları iyice dikkat çekmiş durumda.

Lateks veya silikondan üretilen bu kaplar, yıkanarak tekrar kullanılabilir oldukları için doğa dostu ve oldukça ekonomik.
 
Yumuşak yapısıyla kıvrılıp katlanarak vajinaya yerleştiriliyor ve günde 2-3 kez çıkararak boşaltıp geri takmak gerekiyor.
 
Tampondan farklı olarak menstrüasyon kaplarını uzun yıllar kullanabilir, toksik şok sendromu riski yaşanmıyor ve hem kadına hem doğaya en az zararı veriyor.