Cinsel saldırı suçlularına, 'kimyasal hadım' olarak da adlandırılan ilaçla tedaviyi de içeren, 'Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler Hakkında Yönetmelik' Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Avukat Hülya Gülbahar uygulamanın insanlık dışı olduğunu söyledi. Uygulamanın ilerleyen süreçte cerrahi müdahaleyle tamamlanacağına işaret eden Gülbahar, “Sistemi değiştirmedikçe, bu uygulamalarla cinsel saldırılara engel olamazsınız” diye konuştu.

'İNSANLIK DIŞI'

Evrensel'e konuşan Avukat Hülya Gülbahar, yıllardır kamuoyunun bu uygulamanın çıkartılması için hazırlandığını belirtti.

Bu girişimin insan bedenine kendi rızası olmadan birtakım kimyasallar enjekte edilerek müdahale edilmesi anlamına geldiğini söyleyen Gülbahar, “İnsanlık dışı bir cezalandırma yöntemi. Uygulama ilk gündeme getirildiği zamanda sadece kimyasal kısırlaştırmadan bahsediliyordu. Şimdi mesele kısırlaştırmaya döndü. Bu iki ayaklıdır, cerrahi müdahaleyi de kimyasal tedaviyi de öngörebilir. Bugün çıkartılan yönetmelik sadece psikoterapi ve kimyasalı içeriyor. Ama biliyoruz ki iktidarın zihnindeki halka cerrahi müdahaleyle tamamlanacak” dedi.

'SİSTEMİN DEĞİŞMESİ LAZIM'

Bu uygulamanın Nazi Almanyası’nda, totaliter rejimlerde, Orta Çağ’da uygulandığını hatırlatan Gülbahar, bugün de neoliberal politikalar, sosyal devletin çöküşü ve küreselleşmenin etkisiyle ‘Cinsel suçluları asmayalım da besleyelim mi?’ denilerek denenmeye çalışılan bir uygulama olduğunu ifade etti. İdam cezası da olsa, hadım cezası da olsa cinsel suçların bu yöntemlerle önlenemeyeceğini dile getiren Gülbahar, bu tür suçların toplumsal yapının ürettiği suçlar olduğunu kaydetti. Hadım uygulamasının hiçbir dünya ülkesinde çözüm olmadığına dikkat çeken Gülhabar şu şekilde devam etti: “Almanya hadımın en fazla uygulandığı ülke olduğu halde artık bunu uygulayabildiği insan sayısı 10 kişi. Birçok ülkede pedofili tanısı konmuş insanlara uygulanır hale gelmiş. Türkiye ise 11 yaşındaki çocukların evlenmesinden bahsedilen bir ülke. Hadım uygulaması değil, sistemin değişmesi lazım.”