Kemoterapi, insan ve hayvanlarda kanser tedavisi için ilaç kullanımıdır.

Nadiren tek başına kullanılan bu tedavi yöntemi, genellikle radyoterapi, immunoterapi ya da bunların bir kombinasyonu ile birlikte kullanılır.

Kemoterapi, kanserli hücreleri uyararak intihar etmelerine (apoptoz) sebep olacak şekilde çalışır. Ciddi yan etkiler oluşturan bu yöntem, ilaçların kanserli doku ile sağlıklı dokuyu birbirinden ayırt etme noktasında yaşadığı zorluklardan kaynaklanmaktadır.

Fakat, tedavi, daha güvenli ve daha hedefli ilaçların geliştirilmesine ve kişiselleştirilmiş tıbba, genetik profilleme temel alınarak her bir hasta için kemoterapinin bireysel olarak seçildiği bir yöne doğru ilerlemektedir.

KEMOTERAPİ NASIL KULLANILIR?

Bazen cerrahi veya radyoterapiden önce tümörleri küçültmek için kemoterapi kullanılır; buna neo-adjuvant kemoterapi denir. Diğer durumlarda ise, kalan kanser hücrelerini temizlemek için cerrahi veya radyoterapiden sonra kemoterapi verilir; buna da adjuvant kemoterapi denir. Verilen ilaç dozu, genellikle hastanın boy ve kilosuna bağlı olarak değişir.

NASIL ÇALIŞIR?

Kemoterapi ilaçları, kanserli hücreleri nasıl etkilediğine göre gruplara ayrılmıştır.

Örneğin; bazı ilaçlar, hücrenin genetik kodunun saklı olduğu DNA’sına saldırır ve hücrenin kopyalanmasını ve üremesini durdurur. Bazı ilaçlar ise, hücrenin şekil ve hareketini koruyan bir iskelet gibi davranan mikrotübül isimli bileşenlerine saldırır.

Bütün kemoterapi ilaçlarının ortak özelliklerinden birisi, kanserli hücreleri apoptoz denilen bir süreçle öldürmesidir. Bu süreçte, ilaç, hücrenin kendisini tamir edemediğini ve fonksiyonlarını kaybettiğini anlayacağı bir zarar oluşturur ve onu intihara sürükler. Kanserli hücreler, ilaçların oluşturduğu zararı düzeltme yolları bulduğunda, yani ilaç tedavisine olan direnç arttığında, kanser büyümeye devam eder.

KULLANILAN İLAÇLAR VE ÖZALLİKLERİ 

Birçok kişi kemoterapi ilaçlarının hepsinin sentetik olduğunu ve bir laboratuvarda yapıldığını düşünmektedir. Ancak ilaçların çoğu doğal kaynaklardan elde edilmektedir.

Antrasiklin temelli doxorubicin, ilk kez 13. yüzyıl’da İtalyan kalesi Castel de Monte’nin etrafındaki topraklarda yaşayan bir bakteriden elde edilmiştir. DNA zincirinin açılmasını engelleyen bu ilaç, 20 farklı kanser türünün tedavisinde kullanılıyor. Bu tip ilaçlardan birisini içeren bir serum torbasındaki sıvı, yoğun renkte kırmızı ya da mavi rengini alır.

Taxel temelli paclitaxel ve docetaxel gibi ilaçlar, yalnızca Kuzey Amerika’da bulunan ağaçların kabuğundan elde edilir. İlaçlar, mikrotübüllere tutunur ve  hücre kopyalanması için gerekli bir süreç olan ayrılmalarını durdurur. Bu ilaçlar, öncelikle meme, akciğer, yumurtalık kanseri ve kan kanseri tedavisinde kullanılıyor.

Vinca alkaloidi temelli vinscristine gibi ilaçlar ise Madagaskar adasında büyüyen cezayir menekşesi çiçeğinden elde edilir. Vinscristine; nöroblastom (çoçukluk çağında görülen otonom sinir sistemi tümörü), lenfoma ve lösemi gibi genellikle çocukluk çağında görülen kanser türlerinin tedavisinde kullanılıyor. Öte yandan sentetik ilaçların da ilginç kökenleri vardır. Azot hardalı ilaçları, kimyala silah faktörlerinden geliştirilmiştir.

Platin temelli cisplatin gibi ilaçlar, elektrik alanların bakteri büyümesindeki etkileri üzerine çalışan bir fizikçi tarafından tesadüfen keşfedilmiştir. Platin temelli ilaçlar, yumurtalık, testiküler ve akciğer kanseri tedavisinde kullanılıyor. Bu ilaçlar, hücrelerde kopyalanma ve DNA okunmasını engeller. Neden Ciddi Yan Etkileri Vardır? Kemoterapi tedavisi uygulanan çoğu hastada ciddi yan etkiler görülür. Bulantı ve kusma, yorgunluk, kol ve bacaklarda karıncalanma, işitme kaybı, saç dökülmesi, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında zayıflama ve enfeksiyonlara karşı savunmasızlığın artması yaygın görülen yan etkilerdendir.

Bu etkilerin ortaya çıkmasının sebebi; kemoterapide kullanılan ilaçların hedef olarak kanserli hücreleri seçmedeki eksiklikleridir. İlaçlar, hızlı büyüme gösteren bütün vücut parçalarına saldırır. Saç kökleri, ağız içi, mide, bağırsaklar ve kemik ilikleri bu parçalardandır. Öte yandan, fetus da hızlı büyüyen hücreler olduğundan, kemoterapi, hamile kadınlar için son derece tehlikelidir. Bazen yan etkileri azaltmak için hastalara ekstra ilaçlar verilmesi gerekir.

Örneğin; kanda, hem kırmızı (alyuvar) hem de beyaz kan (akyuvar) hücreleri bulunur. Kanımızdaki alyuvar hücreleri, oksijen taşınmasından sorumluyken, akyuvar hücreleri ise mikroplara karşı savaştan sorumludur. Kemoterapinin, birçok hastanın akyuvar hücresi seviyesinde bir düşüşe sebep olduğu biliniyor ve bu yüzden de hastalara genellikle kemoterapi ilaçlarının yanı sıra enfeksiyon riskine karşı antibiyotik verilir. Geçen aylarda, Güneydoğu Avustralya tarafından kemoterapinin bulantı ve kusma etkilerini azaltmak için tıbbi marijuananın potensiyel etkileri klinik denemeler için fonlandı.

KEMOTERAPİNİN GELECEĞİ BİLİM 

Bilim insanları, daha iyi ve daha güvenli kemoterapi ilaçları geliştirebilmek için çalışmalarını sürdürüyor. Kanserin ardındaki biyolojiye dair kavrayışımız geliştikçe, normal hücrelerde bulunmayan ancak kanser hücrelerinde bulunan hedefler bulabiliriz.

Bu hedeflere odaklanmış ilaçların geliştirilmesiyle de yan etkiler ortadan kaldırılabilir. Öte yandan bilim insanları, hali hazırda kullanılan kemoterapi ilaçlarının alınımını kolaylaştıran yöntemler üzerinde de çalışmaya devam ediyor. Bu yöntemler, ilaçların nanoparçacık formülasyonlarına konulmasını veya hedef moleküllerin ilaca tutturulmasını ve böylelikle kanserli ve normal hücrelerin arasındaki farkın anlaşılmasını içeriyor.

Önümüzdeki on yıl içerisinde, kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş ilaç geliştirilmesinde önemli ilerlemeler göreceğimiz tahmininde bulunabiliriz.

Şu anda, kanserlerin bulunduğu yere göre hastalar için kemoterapi ilaçları seçiliyor. Ancak, hastanın kanser hücrelerinin genetik profili baz alınarak çalışması muhtemel ilaç kombinasyonlarını seçmek için yöntem geliştirmeleri devam ediyor. Bu gibi tedavilerin daha etkili olma olasılığı vardır ve yan etkileri de daha azdır.

KAYNAK: arkeofili