Tuvalete gidiyorum. Dışkımdan küçük bir numuneyi özel plastik kutuya koyarak kapağını sıkıca kapatıyorum. Sonra onu buz torbalarının içine yerleştirip Map My Gut (Bağırsak Haritası) adlı kuruluşa gönderiyorum.

Bağırsaklarımda yaşayan mikroplarla ilgili bilgileri ortaya koyacak bu deneyi BBC'nin The Curious Cases of Rutherford and Fry adlı radyo programı için yapıyoruz. Programda, vücut ağırlığımızın ne kadarını bakterilerin oluşturduğunu öğrenmeyi hedeflemiştik.

Son yıllarda, sindirim sistemimizdeki mikropların sağlığımız açısından sandığımızdan daha önemli olduğunu gösteren çok sayıda bulgu ortaya çıktı.Benim tahlilde çıkan sonuç 'yararlı' bakterilerin çok sayıda olmadığını, fakat onları besleyecek belli diyetlerle bu sayının artırılabileceğini gösteriyordu.

BİN FARKLI BİTKİ

Bağırsaklarımızda bin kadar farklı tür bakteri yaşıyor. Bunların toplam sayısı ise trilyonları buluyor. Bunların hemen hemen hepsi bize yararlı işler yapıyor.

İnsan genomu 20 bin gen içeriyor, ama mikroplarımız bunun 500 katından fazlasını taşıyor. Bunlar yiyecekleri sindirmemize, vitamin ve mineral üretimine yardımcı oldukları gibi, zararlı bakterileri öldürerek hastalıklara yakalanmamızı da önlüyor.

Aslında bundan daha fazlasını da yapıyor, hem içimizi hem dışımızı şekillendiriyorlar. I Contain Multitudes (Çokluk Taşıyorum) adlı kitabın yazarı Ed Yong "Mikroplarımız, vücudumuzu şekillendirmeye ve yaşlanırken organlarımızı yenilemeye yardımcı oluyor" diyor.

Belki de davranışlarımızı ve düşünme biçimimizi de etkiliyor olabilirler. Hayvanlar üzerinde yapılan çok sayıda incelemede, bağırsaktaki mikropların ruh halini, kişilik özelliklerini, stres ve endişeye dayanıklılığı etkilediği görüldü."

Bu sonuçların insanlar açısından da geçerli olup olmadığı araştırılıyor. Fakat vücudumuzdaki mikroplar sağlık geçmişimiz, yaşadığımız bölge ve diyetimize bağlı olarak değişebiliyor. Bu bakımdan en yakın akrabalarımızdan farklılık gösterebiliyoruz.

İçimde yaşayan mikroplar dünyasına ışık tutacağı için dışkı testimin sonuçlarını merakla bekliyordum.

HASTALIK YAPAN BAKTERİLER 

Mikrop çeşitliliği bakımından en zayıf olan yüzde 10 içinde yer aldığım ortaya çıktı. Oysa çeşitlilik sağlıklı bir sindirim sistemi için gereklidir, zira farklı mikroplar farklı işlevler yerine getirir, diye açıklıyor St Thomas Hastanesi'nden Tim Spector.

Bende mikrop türünün az olmasının yanı sıra olan bakteriler de pek iyi türden değildi. Normalin 65 katı Klostridyum perfringen ve 211 katı Koliform bakterisi vardı; bunlar ise sindirim yolları hastalıklarıyla bağlantılı organizmalar olarak biliniyor.

Bu sonuçlar mikrop ortamımın sağlıksız olduğunu gösteriyordu. O gün pek sağlıklı beslenmediğim gibi bir gerekçe üretebilirim; ama Spector bir kerede mikrop dengesinin böylesine değişmiş olmasına ihtimal vermiyor.

Bakteri türlerinin 100'den az olması bulaşıcı hastalıklara neden olur. Bağırsaklarımızdaki binlerce mikrop türü zararsızdır. Peki, bendeki yararlı bakteriler ne durumdaydı?

YARARLI BİTKİLER 

En yararlı mikroplar Akkermansia ve Christensenellaceaea'dır. Bunlar insanı kilo almaktan korur. Methanobrevibakter ise gıdalardan daha fazla kalori çıkarılmasını, böylece daha az yemeyi sağlar. Oksalobakter böbrek taşlarının oluşmasını engeller.

Bende bunların hiçbiri yoktu. Peki, sindirim sistemimdeki mikrop ortamını nasıl iyileştirebilirdim? Bağırsaklardaki bakteri türlerinin sayısını artırmak önemliydi. Bunun için de beslenmemde daha fazla çeşide yer vermem gerekiyordu.

Yoğurt, turşu, fermente soya salçasından yapılan miso çorbası gibi mayalı yiyecekler yararlı bakteriler içerir. Spector'a göre, "İnsanlar yoğurdu biliyor ama ondan beş kat daha fazla yararlı bakteri içeren kefir çok daha faydalı." Özellikle lahana turşusu yararlı bakteriler bakımından tam bir ziyafet anlamına geliyor.

Yararlı bakterileri besleyen diğer yiyecekler arasında sarımsak, enginar, muz ve kabuklu tahıllar sayılabilir. Kırmızı üzümdeki polifenoller de Akkermansia bakterisinin en sevdiği besinlerdendir.

İyi bakteri içerdiği ileri sürülen probiyotik içecekler ise pek işe yaramaz. Bu içeceklerdeki bakteriler bağırsaklardaki mikrop ortamını değiştirecek kadar uzun vadeli etkide bulunmaz. Ancak çok genç ve çok yaşlı hastalar ile antibiyotik kullanan hastalarda bağırsakların bozulmasını önlemede işe yaradığı belirtiliyor.

Bu şaşırtıcı sonucu aldığımdan beri beslenmemde yeni düzenlemelere gittim. Son bir aydır et yemiyorum. Bol bol miso çorbası ve lahana turşusu yiyorum. Yani artık sadece kendim için değil, bedenimi paylaşan trilyonlarca mikrop için de besleniyorum.

Böylece sindirim sistemdeki mikrop dengesini kalıcı bir şekilde değiştirmeyi başarıp başarmadığımı zaman gösterecek.

KAYNAK: Adam Rutherford/ BBC Future