İZMİR’de Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nde, aynı gün aynı doktor tarafından katarakt ameliyatı yapılan 8 hasta enfeksiyon nedeniyle kör olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ameliyattan bir gün sonra ağrı ve görmeme şikayetiyle kendilerini ameliyat eden Uzm. Dr. Gökhan Kerci’ye başvuran hastalar, üç ayrı hastaneye dağıtılarak tedaviye alındı. Prof.Dr. Tansu Erakgün, "Hastaların kör olma tehlikesi var" derken; bazı hastalar, "İyi olmak için geldik, kör olduk, dava açacağız" dedi.

Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde katarakt tanısı koyulan 8 hasta, 10 Ocak günü Başhekim Yardımcısı da olan Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Gökhan Kerci tarafından ameliyat edildi. Peşpeşe ameliyat olan, aynı gün taburcu edilip ertesi günü kontrole çağrılan hastalar İlhami Yaşa (72), Musa Meleş (67), Hüdaverdi Gündüz (58), Şerafettin Karabük (73), Yüksel Altınçubuk (61), Cevriye Enhoş (79), Ramazan Avşar (71) ve Mehmet Hasdemir’de (70) aşırı ağrı, yanma, batma şikayetleri baş gösterdi. Geceyi uykusuz, aşırı ağrı şikayetleriyle geçiren hastalar sabah hastaneye geldi.

Ameliyatlarını gerçekleştiren Op. Dr. Gökhan Kerci’ye başvuran hastalarda aynı şikayetlerin gelişmesi, hastane enfeksiyonu şüphesini arttırdı. Tekrar ameliyat edilen hastalar Ege, Dokuz Eylül Üniversite Hastaneleri ile Bozyaka İzmir ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanelerine (EAH) dağıtıldı. İlhami Yaşa, Musa Meleş ve Hüdaverdi Gündüz EÜ Hastanesi’ne, Şerafettin Karabük Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Bozyaka İzmir EAH’ne gönderilen 2 hasta göz içi enjeksiyon yapıldıktan sonra durumlarının kritik olması nedeniyle DEÜ Hastanesi’ne sevk edildi.

4 hastanın DEÜ, 1 hastanın Atatürk EAH, 3 hastanın EÜ Hastanesi’nde tedavileri sürerken, 8 hastanın da katarakt ameliyatı yapılan gözlerinin ’görmediği’ bildirildi.

ÜZÜCÜ DURUM

Kendi kliniklerinde tedavi altına aldıkları üç hastanın kör olma riskinin sürdüğünü belirten EÜ Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof.Dr. Tansu Erakgün, hastaların durumları hakkında bilgi verdi. Prof.Dr. Erakgün şöyle konuştu:

"Çok üzücü bir durum. Katarakt cerrahisi sonrasında gelişen bir enfeksiyon, mikrop kapma olayı. Bu hastalar ameliyatlarının ikinci gününde bize başvurdular, doktorları tarafından refere edildi. Üniversite hastanesi olarak bize geldiler, vakit kaybetmeden tedavilere başladık, ameliyat edildiler, göz içi enjeksiyonları yapıldı. Bu hastaların gözlerindeki bu duruma yapılan tedavi sonucunda yanıt aldık. Sevindirici tarafı bu. Hastalar görme kaybıyla, ağrıyla bize başvurdular. Verilen antibiyotik tedavisiyle bu durumlarında bir nebze olsun iyileşme, gelişme aldık. Tabii bu bizim anladığımız anlamda iyileşme, gelişme. Bu şu anda hastaların görmelerine yansımış değil, durumları hala kritik dönemde. Fakat en azından bu etken olan mikroplara karşın verdiğimiz antibiyotiklerin yanıt verdiğini söyleyebiliriz. Yani yavaş da olsa bir tedavimiz var. Henüz kesin bir şey söylemek için erken olmasına rağmen tablo çok yüz güldürücü, iç açıcı değil. Hastaların kör olma tehlikesi var, bunun oluşmaması için elimizden geleni yapıyoruz. İleriki günlerde ve haftalarda da bu tedaviler devam edecektir, farklı ameliyatlar geçirebilirler, ama bu tehlike tabii ki var."

TEKNİK BİR ARIZA OLABİLİR

Hastaların enfeksiyonu nereden kapmış olabileceklerine dair bir soruya da Prof.Dr. Erakgün şu yanıtı verdi:

"Şu anda tam kaynağını belirlemek zor. Tüm hastaların aynı şekilde aynı zamana denk gelmiş olması çok büyük ihtimalle ameliyat sırasında ya da ameliyat öncesinde sterilizasyon aşamalarındaki bir teknik arızadan kaynaklanmış olabileceğini düşündürüyor. Bir sterilizasyon problemi sonucu gelişen bir olay diye düşünüyorum. Aynı cerrahi aleti sterilize etmeden başka bir hastada kullanmak son derece tehlikeli ve yanlış bir yaklaşım. Her ameliyattan sonra aletler yeniden sterilize ediliyor, genel uygulama budur. Ya da tek kullanımlık malzemelerle ameliyat yapılır. Genel yaklaşım budur. Çok büyük ihtimalle sterilizasyon aşamalarındaki bir problem olabilir. Ya da kullanılan malzemeler -göz içi yıkama solüsyonları, bir takım göz içi kullanılan sıvılar bunlar hastanelere steril gelen solüsyonlardır- içerisinde üretim ya da kalite kontrol aşamasındaki eksikliklerden dolayı yeterince sterilize edilememesi, üretim sırasındaki ve bu paketler içerisinde mikrop üremesi söz konusu olabilir. Bu da olabilecek olasılıklardan bir tanesidir. Aynı serideki malzemelerin kullanılması ile bu tip sorunlar başka yerlerde de yaşanabilir. Olayın yaşandığı hastanede enfeksiyon komitesinin kaynağı öncelikle çok iyi araştırıp belirlemesi ve duyuru yapması gerekir. Bunu da yapacaklardır."

UCUZ MALZEME RİSKİ

Prof. Dr. Tansu Erakgün, olayın Afyonkarahisar ortaya çıkan tabloyla benzer geliştiğini vurgularken, ucuz malzemelerin yarattığı sorunlara da dikkat çekti. Prof.Dr. Erakgün, "İhale yöntemiyle alındığı için kurumların büyük kısmında hastanelerde en ucuz olan malzemenin kullanılması, teknik şartnameye uyduğu taktirde yeterli kabul edilmekte. Yani Türkiye’de onay almış olan bu tip malzemeler kullanılıyor. Ne yazık ki bunların menşei Hindistan gibi ülkeler. Bunlar spekülatif konular, bilmiyoruz ama bir malzemenin muadillerinden çok büyük fiyat farkı göstermesi, ucuz olması bu malzemeyle ilgili her türlü soru işaretini birlikte getiriyor. Bu bizim için önemli bir konu. Yani ısrarla vurgulamak gerekir ki kalitesiz malzeme kullanımı her aşamada, ameliyat sırasında ya da sonrasında erken ya da geç dönemde sorun yaratabiliyor" dedi.

Enfeksiyon nedeniyle gönderilen iki hastayı takip eden Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hakan Öner de şunları söyledi:

"Birini acil ameliyata aldık, biri pek ameliyata alınacak gibi değildi. Ameliyat sonrası mikrop kapma durumu var gözde. Şu an kendilerine de bir şey söyleyemiyoruz. Çünkü genel olarak da gidişat belli olmaz. Kötüye de gidebilir, toparlayabilir de. Hastalar yatıyor, tedavileri sürüyor."

HASTALAR HEM DERTLİ, HEM ÖFKELİ

Öte yandan EÜ Hastanesi’nde tedavisi süren hastalardan İlhami Yaşa, doktorun kendilerini özel arabasıyla hastaneye getirip bıraktıktan sonra bir daha aramadığını söyledi. Yaşa, doktordan şikayetçi olup, hakkını yasal yollardan arayacağını belirterek, "Sağ gözüme katarakt ameliyatı yapıldı. Ameliyat sonrasında ağrıdan duramadım. Ameliyatın ertesi günü sabah tekrar hastaneye gittim, doktor ikinci kez ameliyat etti, diğer hastalarla birlikte, akşamüstüne kadar yattık. Sonra bizi kendisi Ege Üniversitesi’ne getirdi, bıraktı. Bir daha ne arayıp sordu. Şimdi ağrım sızım yok ama artık göz görmüyor. Kör oldum. Ben tarlada çalışıyorum. Biraz katarakt vardı, iyi olalım dedik, hepten berbat oldum. Davacı olacağım" diye konuştu.

Sol gözünün artık görmediğini, moralinin çok bozuk olduğunu belirten Musa Meleş de ameliyat sonrasında çok ağrı çektiğini söyledi. Meleş, "Ertesi günü kontrole gittim, tekrar ameliyat edildim. Çıktım daha berbat oldum. Görme diye bir şey yok, iki gün uyuyamadım. Şimdi üniversitedeyim, tedavi yapıyorlar. Sol gözüm görmüyor. Sağ gözümde de katarakt vardı, onu da yaptıracaktım. Ama bu gözümün durumu ne olacak, o önemli. Yasal yollara başvuracağım, bu acıları çıkaracağım. Çoluk çocuğum huzursuz, rahatsız. Tek göze mahkum oldum" diye konuştu.

Afyonkarahisar’da da olmuştu

Geçen Ekim’de Afyonkarahisar’ın Sandıklı İlçesine bağlı iki köyde özel bir sağlık merkezine ait araçla köylüler sağlık taramasından geçirilmişti. Yapılan tarama sonunda 7 hastaya katarakt tanısı koyulmuş, tanıdan sonra yetkililer hastalara istedikleri taktirde ulaşımlarının sağlanarak kendi özel hastanelerinde ameliyatlarının yapılabileceği söylenmişti. Teklifi kabul eden 7 hasta özel araçlarla özel hastaneye getirilip ameliyat edilmiş aynı gün de evlerine geri götürülmüştü. Ancak hastalarda ameliyattan sonra ağrı, yanma, batma şikayetleri başlamış, göremediklerini belirten hastalar hastaneye başvurmuştu. Tedavilerine başlanan Afyonkarahisar, Denizli, Konya ve Isparta’da çeşitli hastanelere başvurmuş yaşanan sağlık skandalı Türkiye’nin gündemine oturmuştu.

Nesrin COŞKUN -İZMİR (DHA)