Çayan Kaplan / Demokrat Haber

Günlerdir IŞİD kuşatmasındaki Kobani'de bir direniş sergileniyor. Bizlerin televizyonlardan, internet sitelerinden tanıklık ettiği bu savaşın direkt içinden gelen bir YPG’li ile konuşma imkanı bulduk.

Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin yaşadığı ve Rojava olarak adlandırılan bölgede kurulan YPG (Yekitiya Parastina Gel - Halk Savunma Birlikleri) saflarında savaşırken Kobani'de yaralanan ve tedavi gören YPG'li Wekes ile yaşananları konuştuk.

YPG ve YPJ Suriye’deki Kürtlerin en güçlü örgütü PYD (Partiya Yekîtiya Demokrat - Demokratik Birlik Partisi) çizgisindeki iki askeri oluşum.

‘Wekes’, ‘kimsesiz’ anlamına geliyor. Kod adı olarak bunu kullanıyor YPG savaşçısı. 26 yaşındaki Wekes, Afrin'li. YPG’de tim komutanı. Evli, eşi de YPJ (Yekitiya Parastina Jinan – Kadın Savunma Birlikleri) savaşçısı.

Wekes, Afrin'de bomba yüklü araçla teslim olan biri Tunus diğeri Cezayirli iki IŞİD’linin sorguda kendilerini yollayan emirlerinin "İsrail'e gidiyorsunuz, orada Yahudiler var. Gidin ve patlatın" dediğini, Afrin'e geldiklerinde ezan sesi duyup, şaşırıp kontrol noktasındaki YPG'lilere sorarak teslim olduklarını, "Biz buraya İsrail diye geldik" dediklerini anlattı:

Wekes, bu mücadeleye nasıl dahil oldun?

2011 yılında Halep'te ÖSO, Esad Rejimi ve El Nusra'ya karşı YPG saflarında savaştım. Eşrefiye ve Şeyh Maksut bölgesindeydik. Kısa süre sonra tekrar Afrin'e geçtik. Ailemi Türkiye'ye getirdim. Burada bir süre iş bulup çalıştım. Zaten geri dönme planım vardı, Kobani'deki ilk saldırıyı duyduktan sonra bunu hızlandırdım. Kuzey Kürdistanlı arkadaşlarım ile Kobani'ye gittik. Ben daha önce Afrin kantonunda eğitimli olduğum için direkt cepheye geçtim, benimle gelen arkadaşlarım eğitimde kaldı. DAİŞ (IŞİD’in Arapça kısaltması) çeteleriyle savaşa dahil oldum.

Nasıl yaralandın, bize Kobani savunmasında YPG mevzilerini anlatır mısın ?

Kobani'de Güney cephesindeydim. O gün mevzide DAİŞ çeteleriyle aramızda 100 metre mesafe vardı, ara ara çatışmalar oluyordu. Gece 22:00 gibi saldırı başladı, yoğun bir şekilde ağır silahlarıyla bizim bulunduğumuz mevzileri dövüyorlardı. Gece 22:00'den ertesi gün öğlen 15:00'a kadar 18 saat uyumadan, dinlenmeden çatıştık, halkımızı savunduk.

Bu çatışmada İran Kürdistanı'ndan Gewer arkadaş ve Kuzey Kürdistan'dan Karker arkadaş şehit düştü. Biz şehitlerimizi mevziden 50 metre geride bulunan araçlara götürmek istedik. Yoğun çatışma sırasında mevzide Bixi'lerimiz (ağır makinalı bir tür tüfek) vardı, onları kaldıramadığımız için Keleşlerle (Kalaşnikof) cenazelerimizi araca bıraktık. Döndüğümüzde DAİŞ çeteleri fırsat bilip mevziye 20 metre kadar yaklaşmışlardı. 10 kişilerdi ve göğüs göğüse çatışma başladı. Hepsini imha ettik. Bu sırada YPJ'den bir arkadaşımız atılan el bombasıyla yaralandı, benim de sol koluma mermi isabet etti. Onları yaralı halde püskürtmeyi başardık. Çatışma bittikten sonra cepheden ayrılmak zorunda kaldım. Şu an kolumda platin var ama iyileşir iyileşmez geri döneceğim, söz verdim.

Rojava kantonlarında neler değişti 4 yılda?

Çok şey değişti. Şimdi dilimizi daha rahat konuşabiliyoruz. Önceden her şey rüşvetle gidiyordu. Örnek olarak söyleyeyim; bir insanı öldür, Esad rejimi polisine askerine 1000 dolar gibi bir para ver hemen serbest kalırdın. Şimdi kantonlarda halk yönetimleri var. Kendimizi savunabiliyoruz. Partinin gelişi ile her şey adaletli hale geldi. Mesela; Kanton Yönetimlerinde ceza verilen, suç işleyenler cezaevlerinde ölüme terk edilmiyor ya da rüşvetle serbest bırakılmıyorlar. Mahkûmlara orada eğitimler veriliyor ve insanlığa kazandırılmaya çalışılıyor.

Yine örneğin; DAİŞ çetelerine bizden kolay kolay esir düşmez, onlar geride kalan şehitlerimizin cenazesine bile işkence yapıyorlar. Ele geçirdikleri bölgelerde biri Müslümanım bile dese Kürt olduğunu anladıklarında işkence yapıyorlar. Biz esir aldığımız DAİŞ'lilere böyle yaklaşmıyoruz. Onların da insan olduklarını düşünerek yaklaşıyoruz, konuşuyoruz, yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Esad rejimi dönemi ile Daiş'in yaptıklarının arasında pek bir fark yok.

Türkiye'deki sol, sosyalist kesimin Kobani ve Rojava devrimine desteğini nasıl değerlendiriyorsun ?

HDP'lilerin Pirsus (Suruç) sınır hattında bizim için yaptıklarını izledim, videolardan gördüm. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor, bizim yanımızda olduklarının farkındayız.

Silahlı komünist örgütler de geliyorlar, yan yanayız. Mevzide yanımızda olan herkes bizim yoldaşımızdır, ancak çatışmalar durup sohbet fırsatı bulduğumuzda konuşuyoruz. Mazlum'u (Serkan Tosun) bilirim, buralardan kalkıp Rojava devrimini savunmaya gelip şehit düştü.

Kobani'nin Kürt halkı ve Rojava devrimi açısından önemi nedir?

Kobani Kürdistan Devrimi’nin bir halkasıdır. 4 parçanın bileşenidir. Kobani halkı dirençlidir, düşmez. Düşerse Irak Kürdistanı için de Kuzey Kürdistan için de tehlike demektir.

IŞİD Kürt halkının Rojava'daki kazanımlarına neden bu kadar saldırıyor? Yönlendirme olduğunu düşünüyor musun?

DAİŞ çeteleri beslemedir. Birkaç Arap devleti ve Türkiye hükümeti tarafından yönlendirme ile saldırıyorlar. Kurmak istedikleri sözde İslam devleti haritalarında Kobani ve Cizire Kantonu da bulunmakta, bir nedeni de budur.

Türkiye devletinin IŞİD’e yardımı hakkında birçok haber görüyoruz, bazı görüntüler var, bu konu hakkında gördüklerini bizimle paylaşır mısın?

Bir YPG savaşçısı arkadaşımız yaralanmıştı sınırdan zorla geçirildi. Amed'de (Diyarbakır) bir devlet hastanesine götürülüp, Kuzey Kürdistan'dan arkadaşların da desteği ile tedavi ediliyor. Orada gördüğü hastanenin yarısının DAİŞ'e ayrıldığı ve Jandarma tarafından korunduğuydu. Ben yaralandığımda da sınırdan kaçak geçmiştim. T.C. askeri geçişime izin vermemişti. Ama DAİŞ çetelerini TSK'ya ait askeri ambulanslarla geçiriyorlardı sınırdan, buna şahit olduk defalarca.

Erdoğan ve yanındakilerin DAİŞ çetelerine açık desteği bu rehine olayında da açığa çıkmıştır. Birçok insan rehin kalıyor DAİŞ'in elinde hepsi sırayla ölüyor, ama iş Türkiyelilere gelince her şey değişiyor, anlaşmalı hareket ediyorlar.

“FİLİSTİN'DE İSRAİL'E KARŞI SAVAŞTIĞINI ZANNEDİYORDU”

Avrupa’dan gelip IŞİD’e katılanlar hakkında söylemek istediğin bir şey var mı?

Onların çoğu kandırılıyor. Ne için DAİŞ'e katıldıklarını bile bilmeyenler var. Öyle absürt, ilginç söylemleri var ki esir aldığımız birkaç DAİŞ'li kendini Filistin'de İsrail'e karşı savaştığını zannediyordu.

Afrin'de esir aldığımız 2 DAİŞ'li vardı, biri Tunus asıllı diğeri Cezayir. Bomba yüklü bir araçla teslim oldular Afrin'de. Sorguda ise kendilerini buraya yollayan emirlerinin "İsrail'e gidiyorsunuz, orada Yahudiler var. Gidin ve patlatın" dediklerini belirttiler.

Afrin'e geldiklerinde ezan sesi duyuyorlar ve şaşırıp kontrol noktasındaki YPG'lilere soruyorlar, teslim oluyorlar. "Biz buraya İsrail diye geldik" diyorlar.

Başka söylemek istediklerin var mı?

Bizim ihtiyacımız olan direniş ruhu ve yürek değildir. Bizim ihtiyacımız olan silah ve mühimmattır. Rojava'ya uygulanan ambargo herkesin gözlerinin önünde oluyor. Çağrım Irak Kürdistanı yönetiminedir. Bize ağır silahlar sağlarlarsa DAİŞ Rojava kantonlarına yaklaşamaz bile.