İsviçre genelinde 23 Ekim’de yapılacak olan Ulusal Parlamento seçimleri için milletvekilleri adayları seçim çalışmalarını sürdürüyor. İsviçre seçimlerindeki özgünlük nedeniyle 26 Eylül 2011 gününden itibaren Federal Parlamento Seçimleri için oy kullanma işlemi başladı.

Çok sayıda göçmenin yaşadığı, yabancı düşmanlığının gündemden düşmediği, ırkçı SVP’nin birinci parti olduğu ve sosyal hakların budanmaya çalışıldığı İsviçre’de seçimlere katılım büyük önem taşıyor.

Türkiye kökenli Sibel Arslan da Liste 8’den, yani Yeşiller’in ortak listesinden Basel’de 2. sıradan aday.

Geçtiğimiz seçimlerde yine milletvikili adayı olan fakat, 250 gibi az bir tercihli oyla seçimleri kaybeden Sibel Arslan’la seçimleri konuştuk.

Türkiye’deki demokrasi, insan hakları ve özgürlükler mücadelesine karşı da duyarlı olan ve ülkedeki gelişmeleri heyecanla izleyen Arslan, seçimden beklentilerini ve seçileceğine olan inancıyla milletvekili olduğunda neler yapacağını aktardı…

DEMOKRAT HABER / İSVİÇRE / Cavit Temurtürkan – Mehmet Göcekli

***

Sibel Arslan kimdir? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Yaklaşık 20 yıldan beri İsviçre Basel‘de yaşıyorum. 2005 yılından beri Basel‘de BastA!/Grünes Bündnis üyesi olarak Kanton milletvekiliyim. Kanton Parlamentosu‘ndaki Hukuk, Emniyet ve Spor Komisyonu‘ndayım. Aynı zamanda Basel Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisiyim.

İsviçre yabancı düşmanlığı ile sık sık gündeme geliyor. Bu konuda durum ne, neler yapılabilir?

Yabancı düşmanlığı sorunu gerçekten ilerliyor. İsviçre Halk Partisi (SVP), yani sağcı parti, oldukça güç kazandı. Güç kazanmasının sebebi de maddi durumlarının çok çok iyi olması. Yani finansmanları, yatırımları çok fazla. Fakat şeffaf bir halde göstermiyorlar bunu. Solcu partiler de bu şeffaflaşmanın sağlanması için önergeler sunuyorlar. Yapılacak şeylerden bir tanesi bu.

Bu parti aynı zamanda Hitler zamanındaki propaganda taktiklerini kullanıyor. Siyah, kırmızı, beyaz renkler, az resimler, kısa sloganlar, ve tamamen politikasını yabancı düşmanlığını merkeze koyarak yapıyor. Bu da doğal olarak korkuları çoğaltıyor. Ama öbür taraftan görmek gerekir ki İsviçreliler arasında, özellikle gençler arasında bu gelişimi hoş bulmayanlar da var. Onlara karşı reaksiyon gösteren, bir şeyler yapan gençler de var.

Mesela dün, İsviçreli genç arkadaşları gördüm, tırnakları yara olmuştu. Ama neşeleri yerindeydi. Aralarında toplanıp ırkçı SVP’nin afişlerini sökmüşler her tarafta. Bu esnada da parmaklarını, tırnakları yaralamışlar.

Buna karşı gelmenin bir yöntemi de, yabancı kökenli insanları seçmek. Onların kendini ifade etmesini sağlamak. Bir diğer imkan ise, paranın nereden geldiğini bulmak, sağcı partilerin bunu söylemesini sağlamak.

Neden politika ve neden ulusal parlamento adaylığı?

Burada büyümüş ve burada eğitim almış biri olarak, hukuk ve politik sistemi iyi anlamaya başlıyor ve buradaki eksiklikleri daha kolay görebiliyorsunuz. Bu gözlem ve deneyimler, mevcut eksiklikler ve sorunlara en iyi çözümü bulmanızı da beraberinde getiriyor. Bu birikim sadece yerel parlamentoyla sınırlı kalmamalı. Varolan birikim ve enerjimizi ulusal parlamentoya taşımalıyız. Başta Türkiyeli göçmenler olmak üzere bütün göçmenleri Bern’de çok daha iyi temsil etmeliyiz. Göçmen kökenli bir ailenin çocuğu olarak burada yaşayan göçmenlerin her türlü sorun ve sıkıntısı için severek ve isteyerek mücadele verdim. Bu mücadelenin en büyük destekçisi olan Türkiyeli göçmenlerin desteğine olan inancım ve kendime olan güvenimle, bu mücadeleyi ulusal parlamentoya taşımakla insanlarımızın Bern’deki sesi olmakta kararlı ve inançlıyım.

Bir önceki seçimde partiniz BastA! / Grünes Bündnis sizi ulusal parlamento adayı göstermişti. Ancak yeterli oyu alamadığınız için ulusal parlamentoya girememiştiniz. Önümüzdeki seçimlerden umutlu musunuz ? Bu konudaki gözlemleriniz nedir ?

Evet, maalesef göçmenler olarak bizler için büyük bir şansı kaçırmıştık. Yaklaşık 250 kişi daha tercihli oyunu kullanmış olsaydı Bern’de söz hakkına sahip olmuş olacaktık. Başta gençlerimiz olmak üzere bütün yabancılar için büyük bir şansı kaçırmış olduk. Bu arada sevindirici olan İsviçrelilerin kararlılıkla yabancı kökenli birinin Basel’den temsilci olarak Bern’e gitmesini istemeleri ve oylarını bu yönde kullanmalarıydı. 23 Ekim 2011’de aynı kararlılığı yabancı kökenli seçmenlerin de sergilemesi ve Ulusal Parlamento kapısını açmaları büyük bir önem taşımakta. Yukarıda belirttiğim gibi bu seçim biz göçmenler için büyük bir şans. Hepimizin bu konuda gerekli duyarlılık ve hassasiyeti göstermesi gerekiyor. İsviçre vatandaşı olan bütün göçmenler oylarını kullanarak seçimlerde başarıya bir adım daha yaklaşmamızı sağlayabilirler. Ancak böyle başarılı olabilir ve ancak böyle söz, yetki ve karar alma hakkına sahip olabiliriz.

« BÜTÜN BASELLİLER’İ TEMSİL EDECEĞİM »

23 Ekim Ulusal Parlamento seçimlerinde başarılı olursanız göçmenler için nasıl bir mücadele stratejiniz olacak? Ayrıca seçilme şansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle şu noktayı vurgulamakta sanırım fayda var. Göçmen kökenli bir milletvekili olarak Bern’e seçilirsem, sadece göçmenleri değil, Basel’de yaşayan herkesi yani bütün Baselliler’i temsil edeceğim. Baselliler’in milletvekili olarak parlamentoya gidecegim ve herkesin sorunu için mücadele edeceğim. Öncelikli konum, eğitim. Bu anlamda göçmen kökenli öğrencilerin eğitim ve meslek alanlarında reel ve eşit haklara sahip olmalarını sağlamak için uğraşacağım. Kültürel farklılıkların zenginliğini göstermek de bunların arasında yer alıyor.

Uluslararası politikada daha aktif yer alarak demokrasi ve insan hakları mücadelesini daha ileri bir mevziye taşımak için mücadele edeceğim. Öte yandan toplumda doğa ve çevreye karşı daha duyarlı olunması, insanlarımızın bu konuda bilinçlenmelerini sağlamak, kültürel ve sanatsal etkinliklerin bireyin gelişiminde daha önemli faktör haline gelmesini sağlamak da hedeflerim arasında yer alıyor.

Buradaki oy verme sistemi diğer ülkelere göre değişik. Biz de anlamakta zorlandık. Şimdi seçmenler oy vermekte zorluk yaşayabilirler. Buradaki seçim ve oy verme sistemi hakkında bilgi verir misiniz? Seçmenler nasıl en doğru şekilde oy verebilirler, nasıl bir sistem var?

İsviçre'de 200 tane ulusal parlamento vekili var. Ben Ulusal Parlemento’ya, bu 200 kişilik meclise adayım. Her kantonda oturanların sayısına göre de aday gönderme imkanı var. Basel'in oturum sayısına göre 5 tane milletvekili gönderme hakkı var. Biz de bu beş tane milletvekilliği için adaylığımızı koyuyoruz.

Kimi kanton daha büyük, kimisi daha küçük, sayı değişiyor. Mesela şimdiki seçimlerde beş kişi seçilebileceği için her parti 5 tane aday sunuyor. İnsanların ulusal parlamento için beş kişiyi seçme imkanı var. Bir listede beş kişiyi seçebilirler, veya bu listelerde bazı insanları tercihli seçmek isterlerse başka birini iki sefer yazabilirler. Bir diğer imkan; boş listeler var, boş listeleri alıp istediğin insanları iki sefer yazabiliyorsun. Mesela iki kişiyi iki sefer yazıp, kalan bir kişilik yere başka birini yazabilirsin veya boş bırakabilirsin. Buna “kumuliren” deniliyor. Tabii liste sayısını da yazmak gerekiyor. Farklı imkanlar var. Bunlara “panaşirin” deniyor, yani karıştırmak. Başka listelerden insanları alabiliyoruz listeye. Kumuliren dedikleri, ilk sefer, tercihli şekilde yazabiliyorsun. O yüzden, alternatifler çok, insanların sadece oy kullanması gerekiyor.

Mektuplar, zarflar eve geliyor. Bunları evde doldurabiliyoruz. Çok önemli olan noktalardan bir tanesi, İsviçre'de oy toplamak veya bir insanın oyunu etkilemeye çalışmak, yani oy kullanma özgürlüğünü kısıtlamak anayasaya göre bir suç. Olmaması gereken bir şey. İnsanların kendi seçim özgürlüklerini korumaları gerekiyor.

Peki geçersiz oy durumu oluyor mu?

Oluyor, mesela bizde şöyle bir şey var. Her listede sıramıza göre numaralarımız var. Mesela ben ikinci sıradayım. Sekizinci listeden ikinci sıradayım, 08.02. oluyor benim numaram. Beni seçen kişinin üst üste iki kez 08.02. Sibel Arslan yazması gerekiyor. Eğer mesela sadece numara veya ismimi yazarsa geçersiz olabiliyor. Veya bazı formaliteleri yerine getirmediği zaman.

Burada siyasi bir tecrüben ve desteğin de var gibi görünüyor…

6 senedir burada yerel parlamentodayım. Burada Kantonların parlamentosu var. İsviçre'de üç sistem var. Belediye, Kanton ve Ulusal Parlamento. Ben altı senedir buradaki Kanton meclisindeyim. Basel Kanton Meclisi’nde bu ikinci dönemim. Bu dönem en yüksek oyu alarak, Parti Başkanı’ndan bile yüksek oy alarak seçildim. Oldukça büyük bir başarı ve iyi bir pozisyon ve İsviçreliler bunun farkında. Bunu onure ediyorlar da. Umarım bu seçimlerde bizim arkadaşlarımız da ellerini taşın altına koyar. Çünkü kantonal parlamentoda kanton hakkında kararlar alınıyor. Ulusal Parlamentoda ise bütün yasalar hakkında. O yüzden Ulusal Parlamentoya seçilmek önem taşıyor.

İsviçre'de yoğun bir göçmen nüfus olduğunu dikkate aldığımızda o zaman sizin ulusal parlamentoya göçmen bir vekil olarak girmeniz çok önem kazanıyor. Umarız Türkiye kökenli tüm arkadaşlarımız da gereken hassasiyeti gösterir. Biz de size başarılar diliyoruz.

Teşekkür ediyorum, biz de sizi takip etmeye devam edeceğiz.

İlgili siteler:

http://www.sibelarslan.ch/

http://www.basta-bs.ch/