Romanya Parlamentosu Azınlık Grubu temsilcisi Varujan Pambukciyan:

“KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK HER ZAMAN GELİŞİMİN ÖNÜNÜ AÇIYOR”

Aris Nalcı / Demokrat Haber

Varujan Oskanyan’ın Romanya Ekonomi bakanlığına getirilmesi Sabah’ta “Romanya'ya Ermeni Ekonomi Bakanı” başlığıyla verilmiş. Romanya meclisine seçilen bir başka Ermeni asıllı milletvekili Varujan Pambukciyan ise azınlıklardan sorumlu meclis komisyonunun başkanlığına getirildi.

Gazeteler bu durumu biraz şaşkınlıkla karşılasa da Ermeniler Romanya'da çok köklü bir halk. Yeniden azınlıklardan sorumlu bakanlığa getirilen Varujan  Pambukciyan ile 2010 yılında yaptığım söyleşi aslında Türkiye'nin bugününe bile ışık tutuyor. Yeni Osmanlıcılığı savunan ve etki alanını Osmanlı toprakları ile genişletmek isteyen Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenlere Komünizm’dem cumhuriyete geçiş sürecinde Avrupa'nın en renkli parlamentosunu yaratarak AB'nin siyasi laboratuarı halini alan Romanya belki ki de en güzel cevabı veriyor: Demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ile de sorunlar çözülebilir...

Romanya’da azınlık hakları yasalarla korunuyor. Romanya’daki komünist rejimin yıkılmasıyla, ülkedeki 20 farklı azınlık, anayasal hak olarak ana dilde eğitim ve kendini Romanya Parlamentosu’nda temsil etme hakkı kazandı. Ülkedeki en eski azınlıklardan biri olan Ermeniler de bu haktan en kapsamlı şekilde yararlanıyor. Sayıları 1700’e yakın olan Romanya Ermenilerinin parlamentodaki temsilcisi ise Varujan Pambukciyan.

Pambukciyan, 1989’dan bu yana, yani yeni rejimin başlangıcından itibaren siyasette aktif rol almış. 1959 Bükreş doğumlu siyasetçi, 1990 yılına kadar Bükreş Üniversitesi’nde matematik bölümünde çalışmış. 90’lı yıllarda Romanya Ermeniler Birliği’ne üye olan Varujan Pambukciyan, 1996 yılında Ulusal Azınlıklar Birliği Parlamento Grup Başkanlığı’na seçilmiş. O günden bu yana da Pambukciyan, Romanya hükümetinde azınlıklarla ilgili en yetkili isim konumunda. Pambukciyan aynı zamanda sosyal haklar, bütçe, teknoloji ve iletişim komisyonlarının da üyesi.

15 yılda pek çok yasa teklifi veren, azınlıkların ülkeye adaptasyonu ve sorunlarının çözümüyle ilgili birçok kanun taslağında imzası bulunan deneyimli siyasetçi ile Romanya ve ülkenin azınlık toplumlarına yaklaşımı hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

• 21 milyon olan ülke nüfusunun sadece 1700’ünün Ermeni olmasına karşın, Azınlıklar Birliği Parlamento Grup Başkanı Ermeni toplumundan seçilmiş. Romanya’daki azınlıklarla ilgili bilgi verir misiniz?

Romanya’da 20 farklı etnik grup var. En büyük gruplar, Macarlar ve Romenler. Onların dışında kalan diğer azınlık grupların nüfusları ise 100 binden düşük. Almanlar, Türkler, Ukraynalılar, Ruslar vs.  olmak üzere başkanı olduğum grup 19 azınlık toplumunu temsil ediyor ve parlamentoda toplam 18 milletvekilimiz bulunuyor. Çek ve Slovak toplumları tek bir aday altında birleştiklerinden milletvekili sayısı 19 yerine 18. Macarlar ise kendi partilerini kurabilecek sayıya ulaştıkları için bizim grubumuzdan ayrılar. Romanya’da % 5 oranında oy aldığınızda kendinizi parlamentoda temsil etme hakkına erişiyorsunuz. Macarlar tek başlarına kurdukları parti ile bu oy oranına sahipler. Biz diğer tüm azınlıklar ise toplam  % 4 oy oranına sahibiz. Romanya’daki kanunlar gereği her parti kendi bünyesinde belirli sayıda azınlık üye bulundurmak zorunda. Bu kanunlar nedeniyle, biz diğer partilerden de meclise milletvekili seçilebiliyoruz. Parlamentoda 322 milletvekili, 143 de senatör bulunuyor.

• Azınlıklar Birliği Parlamento Grubu’nun kuruluşu nasıl gerçekleşti?

Bu talep Ermeniler ve Yunanlılar başta olmak üzere, Macarların da katıldığı bir ön grup ile birlikte 20 yıl kadar önce kuruldu. 90’ların başında Ermeniler olarak politikada oldukça aktiftik. Birlikte bir sivil toplum örgütü kurduk. Bu mekanizmayı kabul ettirdik. Çok kısa bir sürede belirli yönetmelikler hazırladık ve parlamentoya sunduk. Sonuç olarak da, Komünist rejimden sonra faaliyete geçen ilk parlamentoya Ermeni bir temsilci sokabildik. Diğer azınlıklardan da tabii. Azınlık gruplarının birlikte yürüttüğü çalışmalarla, bugünkü yapıya ulaştık.

• Romanya devletinin azınlıklara olan bakışı nasıl? İlişkiler nasıl yürütülüyor? Komünizmden sonra 20 yıl içerisinde neler değişti?

Son 20 yılda pek çok kanun değiştirdik, azınlıkların haklarını korumak için birçok kanun yaptık. Romanya’daki sistem şöyle çalışıyor: Tüm kanunlar azınlıkların ulusal bütünlüklerini korumak üzerine kurulu. Anadilde eğitim, kendi dilinde yayın yapma hakkının yanı sıra, kültürel geleneklerini korumaları için devlet tarafından azınlık toplumlara, kültür evleri, dernekler ve enstitüler kurma olanağı veriliyor. Aynı zamanda tüm bu saydıklarım devlet tarafından finanse ediliyor. Örneğin her okulda öğrenci sayısı kaç olursa olsun çocukların kendi anadillerini öğrenme hakları var. Devlet okulları bunun için gerekli teçhizatı ve ortamı sağlamakla yükümlü.

• Peki, ama bu nasıl sağlanıyor? Azınlıkların homojen bir dağılımı var mı ülkede?

Macarlar ve Almanlar örneğinde olduğu gibi, azınlık toplumlar genelde birbirlerine yakın yerlerde yaşıyorlar. Bu sebeple yoğun olarak azınlık nüfusun bulunduğu şehirlerde anaokulundan liseye kadar anadilde eğitim veren özel okullar var. Başta zikrettiğim Macarlar ve Almanların olduğu gibi. Ancak, Ermeniler, Yunanlılar ve Yahudiler gibi ülkeye dağılmış olanlar da, devlet okullarındaki bu avantajdan yararlanabiliyor. Ayrıca azınlıkların kendi din ve dillerinde eğitim verebilmeleri için geliştirilen devlet destekli programlar var. Bu programların organizasyonunu azınlık toplumunun kendisi yapmak zorunda. Yani maddi açıdan devlet bütçesi bunu karşılıyor ancak kursu sizin organize etmeniz isteniyor.

Biz Ermeniler olarak bu ikinci yöntemi kullanıyoruz. Cumartesi-Pazar kursları ile dil ve din eğitimi veriyoruz. Bu kurs ve okulların devlet bütçesinden yararlanmasıyla ilgili kanun teklifini, 1998 yılında parlamentoya ben sundum ve kabul edildi. Yaklaşık 12 yıldan beri, her azınlık grup eğitim konusunda destek alabiliyor.

• Avrupa ülkelerinde azınlıklarla ilgili düzenlemeler yeni gündeme gelirken Romanya gibi bir Doğu Avrupa ülkesinde bu konuda ilk adımların 20 yıl kadar önce atılmış olması çok ilginç. Diğer Avrupa ülkelerinde azınlıklara bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diğer Avrupa ülkelerinde, azınlıkların ulusal bir bütün olarak tanınması ne yazık ki mümkün değil. Bu durum ülkeden ülkeye değişebiliyor tabii. Bu sistem tam olarak parlamenter demokrasi modeli ile uyuşmakta. Bu konudaki kanaatim şudur ki, sosyal veya etnik herhangi bir gerginliği parlamento olarak bir şekilde çözebiliyorsan, bunu çözmek en iyi sonucu verir. Zaten parlamento, sokaktan siyasete, vatandaşlar arasındaki tüm gerginlikleri gidermek ve sorunları çözmek için var edilmiyor mu? Bu açılım Romanya’da devrimden hemen sonra başladı. Zira devrimden önce çeşitli etnik ve kültürel çatışmalar Romanya’da da yaşandı.

• Türkiye’deki gibi…

Evet. Devlet eğer sorunu çözmek için herkesin istediğini verebiliyor ise vermeli. Bu şekilde vatandaşlar arasındaki sorunlar da kolayca çözülür. Macarların yoğun olarak yaşadıkları bölgede bu tip sorunlar devrimin ilk yıllarında da vardı. Ancak şu anda Macarların yaşadıkları bölgelerdeki tansiyon iyice azaldı. Tabii tüm bu dediklerim Romanya devletinin bakış açısından kaynaklanıyor. Bir de duruma Ermeni kökenli bir azınlık vatandaşı olarak bakarsak şunu belirtmekte fayda var:  Bir ülkede çeşitlilik olduğu zaman o ülkedeki gelişme ve kalkınma da daha hızlı ilerliyor. Ancak üniform bir yapıdaki Romanya’da, komünizm döneminde gelişme çok daha yavaştı.  Bence kültürel veya bilimsel olsun, her türlü çeşitlilik bir ülkenin gelişimine büyük katkı sağlar.

• Pozitif bir ayrımcılık uygulayarak azınlıklara bazı haklar tanınmasını, Romanya halkı nasıl değerlendiriyor ve karşılıyor? Sonuç olarak en küçük azınlık grubuna dahi kültürünü yaşatmak için devlet bütçesinden önemli kaynaklar aktarıldığını söylüyorsunuz.

Evet, bunun adı pozitif ayrımcılık. Doğru ama ülkedeki gerginlikleri bu yolla engelleyebiliyorsak neden yapmayalım. Ayrıca daha önce dediğim gibi insanlara kendi kimliklerini yaşayabilmeleri konusunda belirli bir rahatlık sağladığınızda ülke ekonomisinden kültürüne kadar çok daha hızlı bir ilerleme kaydediyorsunuz.  Örneğin Timishuara şehrinin bu kadar hızlı bir şekilde gelişmesinin altında yatan sebep bölgede azınlık nüfusunun yüksek olmasına karşın çok rahat bir şekilde bir arada yaşayabilmeleri. Timishuara’da Macarlar, Romenler, Romanlar, Almanlar, Sırplar, Hırvatlar, Çekler, Ermeniler ve Yahudiler yan yana yaşıyor.

• Romanya’da 90’lardan sonra oluşturulan ulus-devlet yapısı ve algısı tüm azınlıkları Romanyalılık çatısı altında birleştirmiş gibi gözüküyor.

Dünyada iki çeşit devlet var. Yaygın olan ulus-devlet yapısı. Benim görüşümce devletlerin geleceği daha çok ABD’deki gibi anayasal bir vatandaşlık adı altında tüm ülkeyi bir çatı altında toplayan bir devlet anlayışı. Ortak çıkarlar doğrultusunda bir araya gelmiş olan bir vatandaşlar topluluğu yani. Bir yerde doğduğun için orada yaşamak ile belirli bir amaç için o topraklarda yaşamak arasında çok fark var. Bunu ABD yıllar önce gerçekleştirdi. Ve biz bunu Avrupa’da daha yeni görüyoruz. ABD’deki gibi bir devlet yapısı hem entelektüel kapasiteyi koruyor hem de gelişimin önünü açıyor.

• Anlattıklarınıza dayanarak Romanya’da azınlıklarla ilgili sorunların birçoğunun çözüldüğünü varsayabiliriz. Ancak neden Romanya örneği önümüze daha sık çıkmıyor?

Bu bizlerin sorunu. Çok iyi bir ürününüz olabilir ancak marketing ve tanıtım araçlarınız iyi değilse iyi bir ürüne sahip olsanız da satamazsınız. Başka bir sebep de şu olabilir: Bazen bir şeyleri değiştirmek için o kadar çok çalışırsınız ki bunun reklamını yapacak zaman bulamazsınız. Belki biz burada azınlıklar olarak çok iş yaptık ancak bunu duyuracak zaman bulamadık. Konuşmak yerine yapmayı seçtik.

• Gelecek dönemde parlamentodaki azınlık grubunun önünde ne gibi konular yer alacak?

Şu anda, önümüzdeki dönemde gündeme alınmasını istediğimiz bir yasa taslağı üzerinde çalışıyoruz. Bugüne kadar azınlıklarla ilgili tüm kanunların ve düzenlemelerin bir araya toplanması ile ilgili bir yasa.