Doğu Yücel / Radikal

Iron Maiden denince akan sular durur. En azından rock ve heavy metal dinleyen herkes için bu geçerlidir. Uzun süredir iptal edilen büyük konserlere inat İngiliz metal efsanesi, müziğin anlamını yeniden bize hatırlatmak için Türk hayranlarının karşısına çıkmak üzere. Altın yıllarının zirvesi olarak kabul edilen 1988’de yayımladıkları ‘Seventh Son of a Seventh Son’ albümünün turnesinin 2013 sürümü şeklinde olacak konser. Ve yine ilginç bir zamanlamayla İnönü Stadyumu’na son kazmayı indirecekler!

Pozitif Live tarafından Radikal ve Blue Jean’e Moskova konserini yazmak üzere Moskova’ya davet edildim. Daha önce grubu birçok turnesinde defalarca izlemiştim. Ama bu fırsat kaçmazdı. Üstelik grubun kurucusu, ana bestecisi ve basgitaristi Steve Harris’le röportaj da yapacaktım. Bunu 17 yaşındayken bana söyleseydiniz, kalp krizi geçirebilirdim, gerçi 36 yaşında da durum pek farklı olmadı.

Duvarına posterlerini astığınız adam karşınıza çıkınca afallayabiliyorsunuz! Steve Harris enteresan bir karakter. Rock tarihinin en mütevazı, en yalın yıldızlarından biri. Ama diğer yandan da otoriter bir figür.

BİZİM KONUMUMUZA ULAŞMAK ARTIK ÇOK ZOR

Röportajdaki bazı nüanslara dikkatinizi çekerim. Yalnız bu röportajda bir özelliğini daha öğrendim: Aynı zamanda çok centilmen biri o. Röportajdan sonra Türk basın kafilesinin odasına gelip Iron Maiden’ın çıkardığı Trooper biralarından ikram etmesi hepimizi şoke etti. Kapağını açamadığımızda “Bu da açacak” dedi. İşte posterlerimdeki adamdan bunu hiç beklemiyordum!

‘Maiden England’la hayranların en büyük hayallerinden birini gerçekleştiriyorsunuz. Benim gibi 1988’den beri ‘Maiden England’ videosundaki şovu izlemek isteyenler vardı. Peki sizin için ne ifade ediyor bu turne?

-Öncelikle ‘Seventh Son of a Seventh Son’ şarkısını yeniden çaldığımız için çok mutluyuz. Ondan sonraki turnelerde yeni albümlere de yer verdiğimiz için 1988’den beri bu şarkıyı çalma fırsatı elde edememiştik. Bu ‘tarih’ turnelerinde eski şarkıları çalma şansı elde ediyoruz. Tabii o kadar uzun bir süredir bu şarkılara yer vermediğimiz için en önce bunları yeniden öğrenmemiz gerekiyor. (Gülüyor)

Bundan sonra başka tarih turnesi olacak mı, mesela 90’ları kapsayan bir turne olabilir mi?

-Buna tam karar vermedik. Ama düşünüyoruz. Eğer hâlâ yaşıyor olursak yaparız tahminen. (Gülüyor)

Gelecek hafta İstanbul ’da çalacaksınız, daha önceki konserlerinizden neler anımsıyorsunuz?

-Türkiye konserlerimizin arası zaman olarak çok açıktı. İlki 1998’de olmuştu, sonraki 2011. O kadar uzun bir zaman geçmişti ki, sanki başka bir şehre gelmiş gibi hissetmiştim. Bir de 2011’de çaldığımız gün Alice Cooper’ın kulisiyle yan yanaydık. Onu makyajını yaparken görmek keyifliydi. Konser de çok eğlenceliydi. Zaten ülkeniz tarihi dokusuyla her zaman ilgimizi çekmiştir.

Şimdi de tarihi bir stadyumda çalacaksınız ve bu konser stadyumdaki son etkinlik olacak. Ertesi gün stadyum yıkılacak.

-
Bunu bilmiyordum. Desene stadyumun yıkılmasında Eddie’nin yardımı olacak.

Futbolla da yakından ilgili olduğunu biliyoruz. Hiç Türk futbolcu tanıyor musun?

-Tabii ki. Türk takımlarını da takip ediyorum. West Ham’da oynarken (Not: Gençken West Ham’ın genç takımında profesyonel olarak futbolcuydu) de tanıdığım Türk futbolcular vardı. Ama üzerinden çok zaman geçti. İngiltere ’ye transfer olan her Türk oyuncuyu takip ediyorum.

‘Maiden England’ turnesinde Bruce Dickinson’ın teatral şovu dikkatimi çekti. Birçok şarkıda kostüm değiştiriyor, enteresan değişiklikler yapıyor. Saç şeklini bile değiştiriyor! Onun bu oyuncu tavrı için ne diyebilirsin?

-Her gece o kadar farklı şeyler yapıyor ki, bize de sürpriz oluyor. Bakalım bu defa ne yapacak diye tetikte bekliyoruz. (Gülüyor)

90’ların ortasından beri Iron Maiden daha progresif ve daha uzun şarkılar yazıyor. Geçen sene Adrian Smith bir röportajında “Yeni albümde daha kısa şarkılar yazabiliriz” demişti...

-Nerden biliyormuş onu, Adrian’ın kristal küresi mi varmış! Gerçekten nasıl şarkılar çıkacağını hiç bilmiyoruz. Hiçbir zaman bilmedik. Buna benzer bir oda kiralıyoruz ve nasıl şarkılar çıkacağına bakıyoruz. Bir hafta öncesinde bile aklımızda bir şey olmuyor. Hele şarkıların süresine hiç kafa yormadık. Bitince bile bakmadık.

Heavy metal’in büyük grupları Maiden, Judas Priest, Black Sabbath, Metallica yaşlanıyorlar ve belki de yakında jübilenizi yapacaksınız. Peki bu türün önde gelen yaratıcılarından biri olarak sence heavy metal’e sonrasında ne olacak?

-Sürekli yeni gruplar çıkıyor. Nightwish, Within Temptation gibi birçok grup giderek büyüyor ve belki de ileride bu saydığın gruplar gibi büyük grup mertebesinde onlar olacak. Ama bu noktaya geçiş gerçekten çok zor. Bir kere sürekli turlamaları gerekiyor. Aslında bizim olduğumuz yere gelmek her zamankinden daha zor. Artık download kültürüyle birlikte müzik endüstrisi tamamen değişti.

Söz yazarı olarak etkileşimlerini merak ediyorum, çünkü gerçekten edebi niteliği çok yüksek sözlerin sahibisin…

-O kadar çok var ki. Ama o noktada da öncelikle müzik grupları etkiledi beni. Genesis, Jethro Tull gibi… Diğer yandan gazetedeki bir başlık da, bir film veya bir kitap da beni etkileyebiliyor. Ne zaman neyin etkileyeceği, neyin sana heyecan vereceği de belli olmuyor.

Iron Maiden üyelerinin solo albümleri de epey çoğaldı son senelerde. Maiden ailesinden çıkan bu diğer albümler hakkında neler düşünüyorsun?

-Eskiden olsa bu albümler sorun oluyordu. Çünkü çok sık turluyorduk ve bu tip çalışmalara zaman kalmıyordu. Ama bu günlerde çok zamanımız var. Artık grubun planlarına veya herhangi bir şeye karşı tehdit oluşturmuyor bu tip solo albümler. Zaten zamanında Bruce ve Adrian’ın gruptan ayrılması da bu yüzden gerçekleşmişti. Sonra ikisi de geri döndü. Sanırım onlar için neyin daha önemli olduğunu anladılar. Ben de şimdi solo albüm yaptım ama benim gruptan ayrılmam mümkün değil. Tabii toplanıp beni şutlamazlarsa! (Gülüyor)

BİR ROCK'N ROLL ŞOVDAN BEKLENECEK HER ŞEY VAR

Röportajdan sonra konseri Steve Harris’in ikram ettiği birayla izliyorum. Daha önce yaklaşık 15 defa seyretmiş olsam da yine ilk defa izlediğinizdeki heyecanı vermeyi başarıyor Maiden. ‘Maiden England’ turnesi gerçekten çok özel bir turne. ‘Best of’ niteliğindeki şarkı listesi inanılmaz. Uzun zaman sonra çalınan ‘Afraid To Shoot Strangers’, ‘Seventh Son of A Seventh Son’ ve ‘Prisoner’ın yanı sıra ‘Phantom of the Opera’, ‘Fear of the Dark’, ‘Wasted Years’ ve ‘Trooper’ gibi tüm klasikler peşi sıra, araya bir nefes alma süresi bile konmadan çalınıyor. Görsel şov olarak da çok iddialı. Rock dünyasının en ünlü maskotu Eddie farklı kılıklarda ve dev boyutlarda sık sık sahneyi ziyaret ediyor. Alevler, patlamalar, gürültü patırtı, kısacası bir rock’n roll şovundan beklenebilecek her şey var. Ama diğer yandan epik şarkıların çokluğu ve Bruce Dickinson’ın teatral tavrı bu turneyi grubun en ciddi, en entelektüel gösterisi haline getiriyor. Özellikle Shakespeare’in Jül Sezar’ından esinlenerek yazdıkları ‘Evil That Men Do’dan önce meşhur Hamlet –kurukafa (Yorick)- konuşmasına yaptığı göndermeye dikkat edin derim. Kısacası Iron Maiden denince neden akan suların durduğunu bu konserle bir kere daha anladım. Müziğin sihrini ve gücünü en iyi canlı performansa döken gruplardan biri Iron Maiden. İnönü’ye de böyle bir veda yakışırdı!