Demokrat Haber / Gökhan Soylu

Ezginin Günlüğü grubunun eski vokalisti, solo albümleri, romanları ve şiirleriyle sürekli üretim içinde olan müzisyen ve yazar Hüsnü Arkan, 19 Ekim 2015 tarihinde yayımlananan dördüncü solo albümü “Kırık Hava” sonrası çok yoğun bir konser takviminin içinde bize zaman ayırdı. Biz de Hüsnü Arkan ile albümünü, konserleri, Türkiye'nin siyasi ortamını, Kürt illerindeki yaşanan ölümleri konuştuk.

Birkaç adamın ikbali için ülkenin büyük bir savaşa sürüklendiğini belirten Arkan, "Dilimin döndüğünce Cizre'de, Şırnak'ta, Yüksekova'da olanları anlatacağım" diyor. İktidarın herkesi korkutup otosansüre sürüklediğini belirten sanatçı dize getiremediklerini cezalandırdıklarını fakat kendisinin tırstığı için düşüncelerini gizlemeyeceğini belirtiyor.

HDP'nin elinden geleni yapmaya çalıştığını fakat karşısında "şiddet ve şirretlikle onu durdurmaya çalışan bir siyaset" olduğunu belirten Hüsnü Arkan, CHP'nin ise sinmiş bir siyaset yaptığını söylüyor.

İşte Hüsnü Arkan ile yaptığımız röportajın tamamı:

Yeni albümünüz çıktı bence hepsi birbirinden lezzetli şarkılar, peki satışlar nasıl gidiyor?

Lezzetli ifadeniz için teşekkür ederim. Satışlara gelince; artık yalnızca dijital ortamdaki dinlemelerden bahsedebiliyoruz. Mümkün olduğunca da fazla sayıda konser yapıyoruz.

“Yeni Türkiye”de insanlar hükümete yönelik en ufak söz söyleyince dizi ekiplerinden çıkartılıyor, belediye konserleri iptal ediliyor, imza günleri engelleniyor… Siz böyle olaylarla karşılaştınız mı?

Çoğunlukla biletli konserler yaptığımız için AKP’li belediyelerin kapısına yolumuz düşmüyor. Herhangi bir beklentimiz de olmayınca sözümüzü söyleyebiliyoruz. Ancak bu ortamın güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor tabii. Bu konuda pek çok insan haksızlığa uğradı. Gazeteciler, tiyatrocular, oyuncular. En son, Grup Yorum’a konser izni vermediler.

“BU ARTIK BİR PARTİ-DEVLET REJİMİ”

Füsun Demirel Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda “Gerilla rolü oynamak isterim” dedi diye ATV’de yayınlanan dizisinden çıkartıldı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

Bu artık bir parti-devlet rejimi. Yapılanlar hiçbir açıdan son yüzyılın dünyadaki demokrasi standartlarına uymuyor. İnsanların ağzı bağlanmak isteniyor. Cezalandırılıyorlar. Özel televizyon kanalları bir biçimde partiye ve devlete bağlanıyor. Bu garip demokrasi anlayışını normal karşılamamızı bekliyorlar ama görüyoruz ki pek normal değil. Füsun Demirel’in hangi rolü oynamak istediğini ifade etmesini bile sakıncalı buluyorlar.

“TIRSTIĞIM İÇİN DÜŞÜNCELERİMİ GİZLEYECEK DEĞİLİM”

Siz de sahnede, sosyal medyada, röportaj verirken, konuşurken kendinize otosansür uyguluyor musunuz?

Hepimizi bunu yapmaya zorladıkları kesin. Dize getiremediklerinin de ifade kanallarını kapatıyorlar. Ben de düşündüklerimi ifade etme olanağı bulduğumda açıklamaya çalışıyorum. Konserlerde, yazdığım romanlarda, sosyal medyada ve fırsat bulduğum her yerde. Daha fazla insan beni okusun, dinlesin diye ya da tırstığım için düşüncelerimi gizleyecek değilim.

“BİRKAÇ ADAMIN İKBALİ İÇİN”

Kürt illerinde insanların evleri tanklarla yıkılıyor, çocuklar öldürülüyor, gençler yakılıyor. Batı’da ise insanlar korkusuzca caddelerde yürüyemez, meydanlarda gezemez oldular. Sizce Türkiye nereye doğru gidiyor?

Söylediğiniz gibi, Türkiye geleceği yere geldi zaten. Birkaç adamın ikbali için akıldışı bir terör uygulanıyor. Şırnak’ta, Cizre’de, Yüksekova’da olanlar hafızamıza yazıldı. Hep yaptıkları gibi, şimdi bunu silmek istiyorlar. Hafızasızlığımıza güveniyorlar. Kişi olarak üstüme düşen şey, bu hafızayı hep canlı tutmaktır. Yaşanan hiçbir şeyi unutturmamak için dilimin döndüğünce, kalemim el verdiğince bir şeyler söylemektir.

“SÖZLEŞMESİZ BİR TOPLUMUZ”

Sizi bu kötü gidişatta en çok tedirgin eden şey nedir?

Tek kelimeyle aktin yırtılıp atılmasıdır. Şu anda sözleşmesiz bir toplumuz. En yüksek yönetim mercileri bile yasallıklara saygı duymadıklarını alenen söylüyorlar. Sözleşmeye saygı duyulmayan yerde herkesin kendi hukuku başlar, barbarlık başlar. Barbarlığın yolu açılınca nerelere varabileceğimizi hayal bile edemeyiz. Türkiye, eskiden beri çatışma potansiyelleri olan bir ülke. Bu potansiyelleri kaşıyanlar, çatışmaların cesameti karşısında kendileri bile hayrete düşeceklerdir.

“ZOR OYUN BOZAR”

Muhalefeti nasıl buluyorsunuz? HDP ve CHP yeteri kadar etkili siyaset yapabiliyor mu bu son süreçte?

HDP’nin elinden geleni yapmaya çalıştığını düşünüyorum. Ama zor oyun bozar. Karşınızda, şiddette ve şirretlikte hayat bulan bir siyasi güç varsa ve nicelik olarak düşük ölçekli bir tabana dayanıyorsanız yaşam alanınız daralır. Ben siyasetçi değilim ama kırk yıldır bu ülkede olanı biteni izliyorum, anlamaya çalışıyorum. Ecevit’in, Demirel’in tehdidine rağmen 1977 seçimlerinden önceki mitingi kararlılıkla gerçekleştirebilmiş olması, bugünün tırnak içinde sosyal demokratlarına bir şeyler anlatmalıdır. Kasım seçimlerinden önce, CHP’nin halini düşünün. Milyonlarca insandan oluşan kitlesini seçim mitingine çağıramayan bir parti sinmiş demektir. Bu sinmişliği barış süreci denen sürece dava açmakla örtmeye çalışıyorlar. Mizah gibi.

“UMUT ETMEYİ HAK ETMEK GEREKİYOR”

Kimsenin umudu kalmadı ama gerçekten güzel ve güneşli günler görebilecek miyiz? Umutvar olmalı mıyız?

Kimsenin umudu kalmadı diye bir şey yok. Umut içi boş bir şey değil. Akademisyenlerin umudu var. Öğrencilerin, gençliğin umudu var. Gazetecilerin var. Biraz da umut etmeyi hak etmek gerekiyor. Hareket etmeden, doğruları dile getirmeden, susarak umutlu olmanın kimseye bir faydası yok. Ona umut denmez, siyasi bönlük denir.

Rojin ile birlikte çok güzel bir Kürtçe şarkı denemeniz vardı, yakın zamanda tekrar böyle bir şey denemeyi düşünüyor musunuz?

Deneriz gibi görünüyor. Sorun çözülene kadar deneriz. Doğrusu da budur.