Cezaevinde tutuklu olan Hanefi Avcı, 17 Aralık sonrası yaşananları değerlendirirken, “Görünen o ki cemaat mücadeleye devam edecek, hükümeti sıkıntıya sokacak” dedi. “Eskiden iki tarafa en yakın isimdim” diyen Avcı, bugün ise iki tarafa da mesafeli olduğunu söyledi. VATAN’ın sorularını mektupla yanıtlayan Avcı’nın ifadeleri özetle şöyle:

Hükümet ve cemaatin birbirleriyle kavgalı olmalarını istemem. Çünkü olayın nerelere gidebileceğini tahmin ediyorum. Karşılıklı çatışma iki tarafı da kuralsızlığa götürecek, iki taraf da kirlenecek, yıpranacak.

Cemaat, aynı inanç sistemine sahip kimselerin oluşturduğu bir topluluk. Üyeleri üzerlerinde etkili olmaları, yönlendirmeleri, onlardan kendisine bir şey yapmasını istemeleri bu sınırlarda olabilir. Bir şeyler talep etmeleri makul sayılabilir. Ama devletin işlerine müdahil olmak, dış politikadan polise, yargıya, daha garibi devlet faaliyetlerini, hem de en önemlisi olan güvenlik politikalarının oluşturulması, adli soruşturmaların yapılma biçimini, rakiplerini susturmak için devlet sistemini ve sistemin içerisindeki taraftarlarını müdahalede kullanmak, bir de bu işleri normal seyrinde değil sahte deliller üreterek normal fiil ve eylemleri oradaki taraftarları vasıtasıyla suç sayarak yaptırmak, cemaat olgusuyla bağdaşmaz.

Fiili gerçeği ise bundan ileri olup tüm devlet içerisindeki taraftarlarını kullanıp tüm devlet arşivine sahip olmak, hatta hükümetin icraatını boşa çıkaracak eylemlere girişmek, hileli soruşturmalar başlatmak, aklın alamayacağı şeyler yapmak... Cemaat böyle bir şey yapmamalı, yaptırılmamalı. Böyle bir yapı dünyada görülmedi. Hiçbir düzen ve sistem böyle bir şeyi kabul etmez. Böyle bir olgunun, olayın literatürde yeri yok.

Bu çatışmanın galibi olmaz. AKP ve cemaatin karşısında olanlar dahil, bu ülkede herkes bundan zarar görür. Bu devleti, toplumu, tüm değerleri temelinden sarsar. Bu öyle anormal ki soruşturması, barışı, çözümünün konuşulması bile olmayacak bir şey. Devletin içindeki elemanları vasıtasıyla devlet işlerinin tanzimi keenlemyekün butlan (Hiç olmamış) denilen cinsten varlığı kabul edilemez türden olduğundan, bu varlığın yaptığı her şey de kabul edilemez ve tanınamaz.

Bugüne kadar yapılana bakılırsa, devlet içerisindeki cemaat mensupları, devletten çok cemaate bağlı olarak hareket etmiş; görevler oradan gelen talimatla belirlenmiş. Polis, yargı ve diğer devlet kurumlarındaki cemaat mensuplarının belli istikametteki görevleri, dışarıdan cemaat tarafından koordine edilmiştir. Polisin yaptığı hukuka uygun olmayan tespit tutanağı vs denip, suç yükleyen işlemlerin çoğu yargıda yanlışlığa rağmen delil kabul edilip insanlar tutuklanmış, hatta ceza almışlardır, ama adli yargıda bunların hiçbir değeri yoktur.

Her muhalif davranış örgüt üyeliği veya örgüt adına eyleme dönüştürülerek ceza tehditleriyle ülkede istibdat yaratılmaya çalışıldı. Medya patronları ve köşe yazarları bile her an Ergenekon üyesi veya 1’inci, 2’nci numarası olabilme ihtimali veya askeri cuntalara yardım etme suçlamasıyla susturuldu.

MÜCADELE DEVAM EDECEK...

Görünen o ki cemaat bu işte mücadeleye devam edecek, hükümeti epey sıkıntıya sokacak. AKP’yi karaladıkça kendisi de kirlenecek. Ortaya attığı her şey kendisi hakkında soru işaretleri doğuracak. Bence cemaati yönetenlerin en çok düşünmesi gereken şey, bu olay devam ettiği sürece çok fazla kirlenecekleridir. Bugüne kadar biriktirdiği saygınlığı önemli ölçüde yitmeye başlayacak. Rakipten intikam almak adına yapılan her hareket, haklı da olsa adalet, hak hukuk değil intikam olduğu için tepkiyle karşılaşacaktır. Cemaat saygınlığını koruyabilmek için kendi sınırlarında durmalı, özellikle polis ve yargıya müdahale etme, orayı yönlendirme işleminden süratle elini çekmelidir.

Bugün sadece siyasi davalarda değil diğer davalarda da masum yüzlerce insana özel yetkili yargıda çok ağır cezalar verilmektedir. Bunların çoğu hukuka aykırıdır ve bu kararlarda cemaat anlayışının yansımaları vardır. Bu aşamada ÖYM’lerde son dönem yapılan yargılamalar şaibe altındadır. Hepsinin yeniden adil bir yargıda yenilenmesi gerekir. Yoksa haksızlar giderilemez.

‘DİNK DAVASI İYİ SORUŞTURULMADI’

Cinayetin detaylarını çok bilmiyorum. Ancak idari soruşturmalar maalesef iyi yapılmadı... Olay incelenemez hale geldi. Mahkeme safhası ise ayrı bir gariplikle cereyan etti. Hüküm verilirken bu kadar önemli bir davada sanık unutuldu. Her olayda, harekette örgüt bulan özel yetkili yargı, bu defa ‘Örgüt yok’ dedi. Terör örgütü olmasa da örgütlü eylem olduğunu bile görmedi.