AK Parti'nin gerçekleşemeyen 'Alevi açılımı' mimarlarından eski AK Partili vekil Reha Çamuroğlu Diyanet'in 'Alevilik İslam içi bir oluşumdur, cemevi ibadethane olamaz' fetvasını değerlendirdi: Protestanlık, Ortodoksluk ne kadar Hıristiyanlıksa Alevilik de o kadar İslamdır. Diyanet, Alevilik üzerine fetva veremez

 

Özlem AKARSU ÇELİK / Akşam

 

- Diyanet'in, 'Alevilik, İslam içi bir oluşumdur ve ibadet yeri camidir' fetvası sizce doğru mu?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kendisini Alevilik üzerine fetva verecek konumda hissetmesi inanılır gibi değil. Anayasanın kendilerine verdiği 'inanılmaz adaletsiz' güç dahi bunu meşru gösteremez. Alevilik elbette İslam dini ve medeniyetinin bir ürünü ve ayrılmaz bir parçasıdır. Fakat bu tespiti yapıp buradan kalkarak yapılan demagoji en sakin Aleviyi bile çileden çıkaracak nitelikte. Protestanlık, Ortodoksluk ne kadar Hıristiyanlıksa Alevilik de o kadar İslamdır. Ama buradan kalkarak bir Protestan gidip Katolik din adamıyla ibadetini yürütmez, Katolik kilisesine de gitmez. Ne zamandan beri siyasi mülahazalar dışında Sünni ulema samimiyetle Aleviliyin İslam içi olduğunu kabul etmiştir ki? 

 

- 'Diyanet Sünni mezhebinin temsilciliğini yapıyor' eleştirisine katılıyor musunuz?
 Bu eleştiri değil, yalın gerçekliğin ta kendisidir.

 

BUNCA KATLİAMDAN SONRA... 
- Aleviler neden cemevini tercih ederler?
Aleviler camide ve Sünni imamların arkasında ibadet etmezler. Kendilerini 'Alevi' olarak tanımladıkları sürece de etmeyeceklerdir. Ayrıca Sünni vatandaşlarımızın da camilerinde oturup 'Aleviler ne zaman gelecek?' diye bir beklenti içinde olduklarını zannetmiyorum. Burada Diyanet'in sahne gösterisi söz konusu. Cemevlerinin toplanma ve iletişim gibi çok önemli sosyal boyutu da vardır. Aleviler için bu boyut maalesef yaşamsaldır. Bunca katliamdan sonra... Yüzyıllardır biriken düşmanlıklar var mı yok mu? Bu kadar birbirine yabancı ve olumsuz kanaatlere sahip iki kesimin bir camide huzur içinde ibadet edebileceklerini mi zannediyorsunuz? Şimdi kalkıp bir aklı evvel 'Aleviler de kendi camilerini kursun' deyiverir. Onlara söylenecek söz, Caferi camilerine Diyanet'in 'görülmüştür' damgalı imam göndermeye kalkmış olmasıdır. Biz cemevlerimizi kuralım da isterlerse onlar 'Alevi camisi' desinler.

 

- Meclis Başkanı'nın, Hüseyin Aygün'ün talebini Diyanet'in fetvasına dayanarak reddetmesi laiklikle bağdaşır mı?  
TBMM'de sadece Sünni Müslümanlar için bir ibadet yeri olması laiklikle bağdaşır mı?

 

- Cemevi ibadethanedir diyenler, sayısal açıdan Aleviler içinde en küçük grup dahi olsalar bunu kabul etmek demokrasinin gereği değil midir?
Alevilerin pek çok konuda farklı görüşleri vardır ve bu onların olgunluğunu gösterir. Sünnilik homojen midir? Kabileler ya da totaliter topluluklar homojen olabilir. Fakat cemevlerinin ibadethane olduğu konusunda Alevilerin çok büyük bir ittifakı vardır. Sağcısını da solcusunu da kapsayan bir ittifak.

 

- Devlet, cemevlerinin ibadethane olmasına neden karşı?
 Türkiye Cumhuriyeti devleti senelerce kendi nüfusuna böl-yönet tekniğiyle yaklaşmıştır. İslamcı hareketler ortaya çıkana kadar Sünni vatandaşların Alevilerden daha kolay yönetileceğine ilişkin bir kanaati vardı devletin. Bu nedenle İslamcılığı dışlayan ve Maturidilikle Türkleştirdiğini düşündüğü bir Sünniliği resmi mezhep olarak kabul etti. Soğuk savaş sürdüğü sürece de tuttu bu. Artık 'orta direk bel veriyor'. İşte burada Sünni dindarların Alevi haklarına da sahip çıkmaları çok önemlidir yoksa birden eskiye dönüşlerin yaşanabildiği bir ülke burası.

 

SUSSALAR DA MOLLA SANSALAR
- Semah geleneği nedeniyle cemevine 'cümbüş evi!' diyerek hakaret edenler de var. Nedir semah?
'Dansla müzikle ibadet mi olur?' sözlerini hepimiz duymuşuzdur. Bari sussalar da herkes molla sansa! Afro-Amerikanlar, Amerikan yerlileri ve pek çok başka din mensubu demek ki ibadet etmiyor! Semah 'ateş-i aşka' dönmek ona pervane olmaktır. Allah aşkının pervanesi.

 

- Bülent Arınç, Atatürk döneminde protokolde ilk 5'te olan Diyanet İşleri Başkanı'nın bugün 52'inci sırada olmasını eleştirdi. Sizce ülkenin böyle bir gündemi var mı?
 Diyanet İşleri Başkanlığı sözü edilen 'mutasavver' anayasada 'Sünni Müslümanların Din İşleri Kurumu' olarak tanımlanmalıdır. Sonra oturur bu değerli 'din adamımızın' protokol yerini tartışırız. Caferiler ve bir kısım Sünniler için de kabul edilemez ve adaletsiz olarak görülen bir kurumdan söz ediyoruz. Sayın Arınç'ın muhayyilesinin Türkiye'yi tekrar fakat yeni bir bileşimle 'Ordu-Diyanet' ile yönetmekten öteye geçemediğini görüyor, üzülüyorum.

 

- Avrupa ve ABD'yi örnek gösterip üniversitelerde camiyi savunan Ak Parti, Meclis'te cemevine niçin tepkili?
 Maalesef 'Alevilik İslam'ın bir parçasıdır' diyen Sünni siyaset ve din adamlarının çoğu samimi değiller. Katolik din adamı Protestanlığı Hıristiyanlık olarak görmez, bunu mertçe söyler. Sık sık 'Ali'yi sevmek Alevilikse ben de Aleviyim' gibi veciz sözler duyarız. Sünni kardeşlerimiz Alevi olmasınlar, gerek yok. Eğer Ali'yi, 'Evvel Ali, ahir Ali; Batın Ali, zahir Ali' deyişindeki gibi seviyorlarsa bizi anlamışlar demektir ama onların inancında böyle olduğunu zannetmiyorum. Boş nezaket gösterilerini bir yana bırakalım! Biz demokratik ve laik hukukun bize vaat ettiği adaleti talep ediyoruz.

 

BOZDAĞ BİRAZ HUKUK OKUSUN
- Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Alevilerin ibadethanesinin cami olduğunun Alevilerin kaynaklarında yazdığını söyledi. Hangi kaynak?
 Boş versin Sayın Bozdağ bize kaynak tavsiye etmeyi de kendisi biraz demokratik hukuk okusun! Az önce okuduğum, zamanında Sünni ulemanın ölüm fetvası verdiği deyiştir.

 

BU TÜR POLİTİKALAR TÜKÜRÜP ATILACAK
- Hükümetin 'Alevi Açılımı'nın mimarlarındandınız ama sonra tavır aldınız. Hayal kırıklığına mı uğradınız?
Hayır. Bir parti kendi tabanına açıkça anlatamadığı konularda hiç yola çıkmasa daha hayırlı olur bence. Kürtlerin meselelerinde de böyle. Sayın Zana gibi bir figüre bile yapılan saldırıları görüyoruz.

 

- Ak Parti iktidarının Ortadoğu politikalarında 'mezhepçilik' yaptığı iddiası gerçekçi mi?
 İnşallah değildir. Ama giderek böyle bir görüntü vermeye başladığını düşünüyorum. 'Yeni-Osmanlı' vs. bunlar 'tarihte tekrar eden şeylerin komediye dönüştüğü' sözünü haklı çıkarıyor. Yeni Osmanlı'nın özellikle de 16'ncı yüzyıl sonrası Osmanlı'yı düşündüğümüzde 'yeni mezhepçilik' demek olduğu ortadadır. Ben Türkiye halkının mezhepçi politikaları tükürüp atacağı kanaatindeyim.

 

MEZHEPÇİLİK  BANA DA HİSSETTİRİLDİ
- Ak Parti'de, iddia edilen mezhepçiliği siz de hissettiniz mi?
 Hissettim ve gerekli eleştirileri bulunduğum her ortamda yaptım. Bazı şeyler boşuna olmuyor!

 

- Okullarda, Kur'an ve Hz. Peygamberin Hayatı'nın seçmeli ders olmasına ne diyorsunuz?
Orada vahim olan, kanun yazımı açısından, 'Peygamberimizin Hayatı' diye bir tabir kullanılmasıdır. Bu, şunu varsayıyor: Türkiye'de herkes Müslümandır. Bu ülkede Hıristiyanlar, Museviler, Ateistler de var. Yoksa Hz. Muhammed'in hayatının ders olmasında sakınca görmem.

 

Yeni romanını yazıyor
Alevi dünyasının tanınmış isimlerinden Reha Çamuroğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 'Cemevi ibadethane değildir' fetvasını ve CHP'li Hüseyin Aygün'ün Meclis'te cemevi açılması talebini bu fetvaya dayanarak reddeden Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in kararını AKŞAM'a değerlendirdi. 2007 yılında Ak Parti'den milletvekili seçilen, 2008'in Ocak ayında Başbakan Erdoğan'ı 'Alevi İftarı'nda ağırlayan Çamuroğlu, Hükümetin 'Alevi Açılımı'nın mimarlarındandı. Partisiyle bu süreçte ters düştü ve 12 Haziran 2011 seçiminde aday gösterilmedi. Alevilik üzerine çok sayıda kitabı ve romanı bulunan Çamuroğlu'nun bugünlerde 'kötü' kavramından yola çıkarak kaleme aldığı yeni romanı üzerinde çalıştığını öğrendik.