Kadir Kaçan / Demokrat Haber

Toplumsal duyarlılık sayesinde bu defa ölümler olmadan sonlandırılan açlık grevleri ardından yumuşayan hava BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemiyle yine karardı.

Türkiye’de insan hak ve özgürlükleri ile demokrasi denilince ilk akla gelen isimlerden, her zaman dindar kesimlerin vicdanı olan bir duruş sergileyen deneyimli siyasetçi eski milletvekili Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’na bu konuyu sorduk…

BAŞBAKAN GERGİNLİK HALLERİNE GERİ DÖNDÜ”

Açlık grevlerinin sona erdirilmesinden sonra siyasette bir yumuşama belirmişti. Şimdi birdenbire Başbakan BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmaya karar verdi. Neden böyle bir karar almış olabilir?

Evet, açlık grevlerinden sonra bir yumuşa vardı, sanki müzakere ortamı oluşacak gibi bir beklenti oldu. Ama bu çok kısa sürdü; Başbakan gerginlik hallerine geri döndü. Gerçi “bahara” ötelenmiş gibi görünüyor ama bugünlerde gündemde BDP’lilerin dokunulmazlıkları var.

Aslında açlık grevlerinin bitmesinde de bir tuhaflık vardı. Başbakan uzlaşmaya yaklaşmayan bir tavır sergiledi, bağırdı, çağırdı, özellikle BDP’lileri itibarsızlaştırmaya yönelik gayretlere girdi. Hiç kimseyi muhatap almadı, meydan okudu, rest çekti. Sonra bir anda Abdullah Öcalan devreye girdi ve yaptığı çağrı ile açlık grevleri bitti. Tabi, ölümler olmadan bu krizin atlatılması çok iyi oldu. Sadece ölümlerin olmaması değil bu vesile ile ortamın yumuşaması ve görüşmelere uygun bir zemin de oluştu. Ne var ki halkın oyları ile Meclise gelen milletvekillerine yönelik bir dışlanma, hatta linç söz konusu. Bu durumu bazıları; yeni dönemde Kürt siyasetinin kimi unsurlarının tasfiye edileceği şeklinde yorumluyor.

“ERDOĞAN, SİYASETİ GERGİNLİKLER ÜZERİNDEN YAPIYOR”

Başbakan açısından durumun fazla izaha ihtiyacı yok. Erdoğan, siyaseti gerginlikler üzerinden yapıyor. Önümüzde kendi kaderinin belirleneceği seçimler var. Bu seçimlere en iyi bildiği yöntem ve araçlarla girecek.

DÜN YARGIYA ASKERLER TALİMAT VERİYORDU, ŞİMDİ ERDOĞAN”

Başbakan, “yargıya talimat verdik” diyebiliyor. İktidarla yargının ilişkilerinin ne olduğu da bilinmiyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Elbette Başbakan’ın ikide bir yargıyı göreve çağırması, hatta talimat verdiğini söylemesi kabul edilebilir bir şey değil, demokrasilerde böyle bir şey yok, olamaz, olmamalı. Ne var ki Başbakan, hükümet etmeyi öncekilerden öğrenmiş; eski vesayetçiler ne yapıyor, nasıl yapıyor idiyse Erdoğan da aynısını yapıyor. AKP vesayetle mücadeleyi vasilerle mücadele olarak anlıyor. Vesayet sistemi ve kurumları ile bir problemleri yok. Dün bu kurumları Kemalistler kullanıyordu, dün yargıya askerler talimat veriyordu, şimdi Erdoğan veriyor.

“MUHALİFLERİN DOKUNULMAZLIĞI YOK”

BDP'liler yeri geldi mi polis veya sivil her türlü müdahaleye maruz kalabiliyorlar. Bu durumda BDP'li vekillerin gerçekten dokunulmazlığı var mı?

BDP’liler dahil muhaliflerin dokunulmazlığı yok, onlara her zaman herkes dokunuyor. TMK ortada; böylesine terörle mücadele yasaları olan bir ülkede başka bir şey beklemek de doğru olmaz. Bu ülkede on yıllarca, neredeyse 1924’ten bu yana bir bölgede ayrı bir hukuk uygulanıyor. Şimdi OHAL kalkmış durumda ama OHAL kuralları hala işliyor.

“SİLAHLAR DEVRE DIŞI KALMALI”

BDPli vekillere gerçek anlamda dokunulmazlık verilmiş olsaydı, Türkiye siyasetinde BDP’nin katkısı ne olurdu? 

Elbette BDP’nin (buna silahsız siyaset diyelim) serbestçe siyaset yapabilmesi çok anlamlı olurdu. Silahlar devre dışı kalmalı ve her şey (ayrılma talebi bile) açıkça tartışılabilmeli. Ben, Türkiye devletinin silah kullanarak, yani PKK’li öldürerek “bölünmez bütünlüğü” kurtaramayacağına inanıyorum. Bunu 30 yıla yakın süreden beri uygulanan güvenlik politikalarının iflas etmesi ile gördük. Tabi aynı şey Kürt hareketi için de geçerli. Eğer Kürtler ayrılmayacaksa; amaçları sadece eşit yurttaşlık, dil, kimlik ve yerinde yönetimse, bu amaca artık silahlarla ulaşılmaz. Bundan sonra sıkılacak her kurşun Türkleri ve Kürtleri ayırır. Bunlar göz önüne alınıp, buna yönelik siyasetler üretilirse çok yol alınır. BDP’ye bunun için imkan verilmeli, BDP böyle bir misyonu yüklenmeli.

“DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI KÜRTLERİ İYİCE KOPARIR”

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin AKP’de farklı fikirde vekiller var. Ensarioğlu ve Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamalarını nasıl buluyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Gül, Ensarioğlu ve diğer bazı isimler, dokunulmazlıkların kaldırılmasının bir fayda sağlamayacağını, aksine 90’lı yıllara dönüleceğini söylüyorlar ki bunlara katılmamak mümkün değil. Başbakan’ın “90’lı yıllarda değiliz” demesi doğru, fakat iş onun düşündüğü gibi değil. Başbakan yine tehdit olarak algılıyor ama şunu ifade etmeliyim ki, evet, 90’lı yıllarda değiliz, ama dokunulmazlıkların kaldırılması Kürtleri iyice koparır, demokratik siyasetin imkanları kalmaz, kaos olur ve herkes, başta Başbakan Erdoğan, bunun altında kalır.

NUMAN KURTULMUŞ GERİDE KALDI”

Son olarak özel bir soru sormak isterim. AKP'li Numan Kurtulmuş Has Parti patentini satın almış. Bu sizin siyaset yapmanıza engel mi?

Evet, gerçekten böyle bir şey oldu. Has Parti’yi kapatanlar ertesi gün tekrar kurdular. Çok ayıp bir şey ama burada siyaset böyle yapılıyor. Biz bunu unuttuk; Has Parti ve Numan Kurtulmuş geride kaldı, bunlarla ilgili değiliz.