“Bugün HDP’lileri içeriye aldılar, yarın sıra CHP’ye ya da MHP’li muhaliflere de gelebilir” diyen Bingöl Erdumlu, “Sıra hepimize gelmeden, sesimizi çıkaralım, ‘hayır’ diyelim” diye konuşuyor.

İstanbul Adalar’da yaşayan 68’li Bingöl Erdumlu adalargercek.com’dan Aysel Kılıç’ın sorularını yanıtladı:

***

Türkiye kaderini mi çizecek?

Türkiye gerçekten bir kader anına geldi. Türkiye, ulus olarak, halk olarak, halklar olarak büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Çünkü basit bir tek adam rejiminin ötesinde ama Yeni Osmanlıcı kılıkta ama Yeni İttihatçı kılıkta ama İslamcı kılıkta olsun özü itibariyle Türkiye’de faşist bir sistem kurulmak isteniyor. Bu tek adam ama o tek adamın oğlu var, damadı var, torunu var… Hanedana dönüşebilir her an. Nasıl ki Azerbaycan’da bir Aliyev gitti diğer Aliyev geldi, burada da öyle olabilir. Orta Asya’da da, Kuzey Kore’de de bu böyle.

Türkiye’nin bugüne kadar önemli kazanımları olan laik sistemi ve demokratik kurumları yok edilmeye çalışılıyor. Basın üzerinde, öğretim kurumları üzerinde, sanatçılar üzerinde, tek tek bireyler üzerinde büyük bir baskı var. 30’lu yıllardaki Almanya ya da İtalya örneğine baktığımızda, bugün Türkiye’de bir sistemin kuruluşunun hazırlığında olduğunu anlarız. Bunu tek adama indirgememek lazım. Bir sistem getirilmeye çalışılıyor Türkiye’ye. Tabi burada bir adam öne çıkıyor, nasıl ki İtalya’da Mussolini, Almanya’da Hitler çıkmışsa…

“YENİ BİR BİLİNÇ GELİŞİYOR…”

Türkiye’de ilk kez farklı kesimlerden insanlar “hayır” çatısı altında, bir arada. Neler söylersiniz?

Türkiye büyük bir tehlikeyle karşı karşı karşıya fakat bu tehlikenin yanında büyük bir ‘fırsat da söz konusu. Çünkü Türkiye’nin tipik fay hatları vardır; Sünni-Alevi, Türk-Kürt, sağ-sol, laik- dindar… Bu kesimlere öyle bir baskı yapılıyor ki... Bu basınçla tüm bu fay hatları kırılıyor. Baskıya maruz kalan tüm bu insanlar, hangi görüşten, mezhepten olursa olsun; yaşam tarzı ve ideolojik olarak ne kadar farklı olurlarsa olsunlar hep birlikte direnmek gerektiğini anlıyorlar. O Kürt’müş, öbürü MHP’liymiş; diğeri Sünni’ymiş ya da Alevi’ymiş vs. bunları aşan bir durum var artık. Çünkü insanlar ancak birlikte bu tehlikenin atlatılabileceğinin farkına vardılar, varıyorlar.

Dikkat edin “Hayır” cephesine, düne kadar hiç bir araya gelemeyecek çok değişik görüşten insanlardan oluşuyor ve bu insanlar burada omuz omuza veriyorlar. Bu vesileyle birbirlerine de daha hoş görüyle yaklaşıyorlar. Çünkü biliyoruz ki oylarımız tek başına yetmez. Kendini sağcı, Sünni, ülkücü diye tanımlayanlarla; kendini laik, demokrat ya da solcu olarak tanımlayan insanlar, çoğulcu sistemi koruyabilmek için ancak hep birlikte buna karşı koyabiliriz, diyorlar. Bu tehlikenin karşısında birlikte durabiliriz, diyorlar. Bu, Türkiye’de bugüne kadar olmayan bir bilinci de geliştiriyor. Buna ikinci bir ulus olma bilinci diyebiliriz, ikinci bir halk olma bilinci diyebiliriz. Bugüne kadar birlikte bir şey yapamayan bu kesimler, artık bundan sonra birlikte bir şeyler yapabilir. Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz.

“ERDOĞAN KORKUYOR, PANİKLİYOR…”

“HAYIR” yelpazesinin bu kadar genişlemesi siyasi iktidara geri adım attırır mı?

Az önce bahsettiğim tüm kesimler, ülkücüsü, solcusu, Alevi’si, Sünni’si “Hayır” cephesinde birleşti. Recep Tayyip Erdoğan bu durumdan korkmaya da başladı. Bu iki ay içerisinde nasıl bir yol izleyecek, ne yapacak bilemiyoruz. Savaşı bahane edip geri adım atacağını söyleyenler var. Olabilir. Haziran, Kasım seçimlerinde olduğu gibi, “Hayır” cephesi üzerinde baskıyı arttırıp bir takım provokasyonlar yaratılabilir ya da bir takım ‘terör’ eylemlerine göz yumulabilir. Ama bu yöntemler de eskidi. Bunları da kimse yutmayacak artık. Sanırım panikleme noktasındalar. Korkuyorlar da. Belki savaş gibi bir bahane ile vazgeçebilirler de. Şaşırmam buna.

“ERDOĞAN İÇERİDE VE DIŞARIDA KAYBEDİYOR”

“Hayır” diyen kesimin çoğalması AKP’nin zayıfladığı anlamına gelir mi?

Evet. AKP; hem iç politikada hem de dış politikada kaybetmiş durumda. Bataklıktalar. Ortadoğu’da başka bir bataklıkta, Avrupa’yla da başka. Şimdi biraz Trump’a bakıyor. Ama Trump da kendi kartını oynayacak. O’nun elinde de Rusların elinde de bir sürü kart var. Recep Tayyip Erdoğan herkesle karşı karşıya gelmiş bir noktada. Haziranda alamadığı ama Kasım seçimlerinde yaratılan ortamla yeniden AKP’ye yönelen seçmen tabanının bu sefer “Hayır” oyu vermesi söz konusu. AKP çok büyük bir çıkmazda… Eğer sandıkta ‘Hayır’ çıkarsa büyü bozulacak, yokuş aşağı iniş başlayacak…

Buna rağmen insanlar neden umutsuz?

Çok yoğun bir baskı ortamı yaratıldı. Haliyle insanlar karamsar ve bu sürecin döndürülemeyeceğini düşünüyorlar. İlginç bir takım kamuoyu yoklamaları var. “Hayır” diyenler çoğunlukta, anketler de bunu gösteriyor. Ama buna rağmen “hayır” oyu verecekler arasında “evet” çıkacağına inananlar var. Bu karamsarlığı biran önce üzerimizden atmak gerek. İster hile yapsınlar ister başka şey, biz son ana kadar, en son oya kadar uğraşmak, mücadele etmek zorundayız. En başta kendimiz sandığımıza sahip çıkmalıyız, ondan sonra “hayır” eylemlerinde sokağa çıkıp da ‘sandıktan bir şey çıkmaz’ diyen insanları yüreklendirmeliyiz. Bir de gri bölgede olan insanlar var; AKP’yi destekleyip de sonra geri duran, işsiz gençler, kadınlar var. Bu insanları da kazanmalı…

“SIRA HEPİMİZE GELMEDEN…”

Korkuyor mu insanlar?

Faşizm sopayı sadece Kürtlere ya da aydınlara göstermiyor. Bugün HDP’lileri içeriye aldılar, yarın sıra CHP’ye ya da MHP’li muhaliflere de gelebilir. ‘Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı’ demişti Martin Niemöller. Sıra hepimize gelmeden, sesimizi çıkaralım, ‘hayır’ diyelim. Korkuyla bir yere varılmaz. Korkuyu aşmak durumundayız.

“KÜRT HALKI ONURLU BİR HALK”

Kürt siyasi hareketinin “evet” diyeceğini iddia edenler de var? Böyle bir şey mümkün mü?

HDP üzerinden bir şantaj yapılıyor olabilir. Selahattin Demirtaş gibi ve Türkiye solunun içerisinden çıkmış Figen Yüksekdağ gibi ya da ılımlı olup da AKP’ye direnen bir çizgide olan Ayhan Bilgen gibi insanları içeriye attılar. Buna rağmen bana ‘evet’ oyu verin diyor olabilirler. ‘Bak sizi içeriye atıyorum ama bana teslim olursanız, yine de sizinle görüşebiliriz’ diyor olabilirler, bilmiyorum. Ama ben Kürt halkının onurlu bir halk olduğuna ve yaşananların cevabını sandıkta vereceklerine inanıyorum.

“MHP KUMPASIN İÇİNE SOKULDU”

MHP’nin rolü peki?

MHP bir kumpasın içine sokuldu ama tabanının büyük çoğunluğu da “hayır” diyor. Ülkücü kesimin büyük bir kısmı “evet” demeyecektir. O insanlar referandum sonucunu etkileyecektir. MHP tabanı kilit bir rolde.