Muhalif sanatçı Barış Atay, diktatörlüğün sadece diktatörlerin gücünden değil, karşıtlarının sessizliğinden de kaynaklandığını belirterek, "Bugün Türkiye'de benzer bir durum yaşanıyor. Biz sustuğumuz sürece de bu diktatörlük güçlenecek" dedi.

Batıdaki sessizliğin, batıya yönelik baskı politikalarının da derinleşmesine neden olduğunu belirten Atay, sağcı partilerin değişmediklerini ve bugünlerin daha erkenden tahmin edilmesi gerektiğini söyledi.

"Sadece Diktatör" adlı tek kişilik oyunun çıkış koşularından da bahseden Atay, oyun için şunları söyledi: "Türkiye'deki sanki 15 yılı anlatan ama dünya genelinde bir diktatörlük müessesesini, ne olduğunu anlamamıza yardımcı olan bir metindir. Çünkü bizim derdimiz salt Erdoğan salt AKP, salt Türkiye'deki reel siyaset ya da günlük konjüktür değil, 14'üncü Lui'nin Fransa'sından tutun da bugün işte Ortadoğu'da yaşananlara kadar diktanın nasıl oluştuğuna dair imgeler dinamikler çok değişmiyor. Aslında halkın burada bilerek ya da bilmeyerek çok büyük bir etkisi var. Bizim anlatmaya çalıştığımız da bu. Bu diktatörler bu faşist rejimler bu baskıcı ortamlar tek başına oluşmuyor sadece kendi yandaş ve taraftar kitleleriyle bu kadar güçlenmiyor bu insanlar. Biz konuşmadığımız sürece biz sustuğumuz sürece biz görmezden geldiğimiz sürece güçleniyorlar ve o kadar güçleniyorlar ki konuşmak isteyeceğin zaman konuşabileceğin bir ortam kalmamış oluyor."

BARIŞ BİLDİRİSİNİN İÇİ BOŞALTILMAYA ÇALIŞILIYOR

"Birçok akademisyen AKP'nin kendi ideolojisini ve kendi rejimini iyice sağlamlaştırmak adına kurban edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Burada tartışmaya mahal vermeden, akademisyenlerin yanında olmak bir zorunluluktur zaten. Faşizme karşı diktatörlüğe karşı durma zorunluluğudur. Bugün Kürt illerindeki katliamları cenazelerin verilmeyişini, öldürülen çocukları öldürülen ihtiyarları görmezden gelemezsiniz. Tekrar söylüyorum bu bir devlet karşıtlığı ya da bir Kürt Hareketi yandaşlığından bahsetmiyorum. Siyaseten eleştirme hakkı herkesin saklıdır. Ama vicdani olarak bu ülkede bu topraklarda yaşayan bir insan olarak bu baskıya karşı çıkma bir insani görevdir."

''ÖZYÖNETİM MODELİ TÜM TÜRKİYE İÇİN GEREKLİ''
Özyönetimin Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu belirten ve "Neden İzmir'de Aliağa petrol rafinerisinden kazanılan para İzmir'in kendi halkı için kullanılmasın ki" sorusunu yönelten Atay, "Neden Karadeniz'de toplanılan çaydan elde edilen gelir yoksul Karadeniz halkının bir kazancı olmasın. Neden Batman'daki petrolden Batman halkı bir şey kazanmasın neden Çukurova'daki pamuktan Hatay'daki insan yararlanmasın. Böyle bir şey istemekte ne gibi bir sorun olabilir ki. İşte mesele şu: eğer anlayamadıklarını düşünüyorsak karşıdakinin ne istediğimizi daha net anlatmayı tercih etmemiz lazım" diye konuştu. 

''KÜRT HALKI NASIL YAŞACAĞINA KENDİSİ KARAR VERİR''

AKP iktidarının Kürdistan'daki katliamları eleştiren Atay, Kürtlerin özyönetim talebine dair, "Ben bir sosyalist olarak Kürt halkının kendisi için doğru bildiği şeyi almak için verdiği mücadelenin yanında dururum, bunun kararını vermek onların hakkı ve haddidir" dedi. 

AKP'NİN DEĞİŞMEYECEĞİ GÖRÜLMELİYDİ

Atay, iyi bir tarih okuması yapılarak aslında AKP'nin değişmeyeceğinin görülebileceğine vurgu yaptı. Atay, "Şimdiye kadar bu tip siyasi partilerin değişimlerinin hiç gerçekçi olmadığını defalarca gördük, çizgilerinden pragmatist anlamda belki sağma yaşadıkları izlenimi bıraksalar da, toplamda hiçbir zaman değiştirmediklerini izledik. Evet, gücü bu kadar elde edince bu kadar büyük bir baskı kuracaklarını bekliyordum ama birçok insanın da beklemesini umut ediyordum ya da görebileceğini ümit ediyordum. Fakat çok düşündüğümüz gibi olmadı ne yazık ki" diye konuştu.