Giray Poyraz / Demokrat Haber

Azerbaycan Nefes LGBTİ aktivistlerinden Atilla Bey Cavid, geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelerek LGBTİ aktivistlerle buluştu ve önemli değerlendirmelerde bulundu. Azerbaycan'da LGBTİ bireylerinin yaşadıkları sıkıntılara değinen Cavid, yaptıkları ve yapacak oldukları çalışmalardan bahsetti:

"İSA ŞAHMARLI'NIN ÖLÜMÜNDEN SONRA MÜCADELEMİZ ARTTI"

Azerbaycan'da faaliyet gösteren Azad LGBT örgütünün bir üyesi olan 1994 doğumlu İsa Şahmarlı adlı eşcinsel genç, cinsel yönelimini ailesine ve arkadaşlarına açıkladıktan sonra maruz kaldığı baskılar neticesinde 22 Ocak 2014’te çalıştığı ofiste kendisini eşcinsellerin sembolü gökkuşağı bayrağına asarak intihar etmişti.

İsa Şahmarlı arkadaşımızın ölümünden sonra Türkiye'de LGBTİ akvistlerinden büyük destek aldık. Onlar da İsa'yı anmak için etkinlikler düzenledi. Sonrasında Türkiye'deki  LGBTİ oluşumlarını takip etmeye başladım.

2011-2012 yıllarında Azerbaycan'da LGBTİ aktivizmi mücadelesini arttırdı. 2007'den beri LGBTİ aktivizmi olmasına rağmen aktif bir şekilde mücadele verilmiyordu. İsa'nın ölümünden sonra Azerbaycan'da, LGBTİ mücadelesi daha çok görünür olmaya başladı ve mücadelesini arttırdı.  Kısacası İsa, LGBTİ aktivizmine ''Nefes'' verdi. Demokratik bir devlet olmadığımız için halk bilinçsiz bir şekilde LGBTİ bireylere karşı ön yargılı oluyor. LGBTİ bireyler toplumun her alanında ötekileştirilmeye ve nefret'e maruz kalıyorlar. Ama ben daha önemli bir konuya değinmek istiyorum: Homofobi bizde devlet seviyesinde.

Azerbaycan Halk Cephesi Partisi adlı bir muhalefet partimiz var. Hükümet ile arasında sürekli çirkin bir rekabet dönüyor. Muhalefet liderine ''O Gay'dir'' diyerek, halka karşı nefret söylemlerinde bulunuluyor. LGBTİ bireyleri aşağılayarak, bunu halka lanse ediyorlar!

"LGBTİ BİREYLERİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTMAYA BAŞLADI"

Artık sosyal medya'nın her kesim tarafından kullanılmaya başlandığı dile getiren Atilla Bey Cavid, bunun LGBTİ bireyler açısından da bir mücadele alanı olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

Sosyal medya'nın etkisi çok büyük. Çünkü, artık iletişim kurmak daha kolay.. Ama LGBTİ bireylerin çoğu gizli profil kullanıyorlar ve böylece kendini daha güvenli hissediyorlar. Heteroseksüel bireylerle de bu alandan iletişim kurup, sorunlarını dile getirebiliyorlar. LGBTİ bireylerin daha önce bir araya gelebileceği bir mekan yokken, şimdi eğlenebileceğimiz ve bir araya gelebildiğimiz mekanlar var.

Görünürlüğümüz arttıkça nefret söylemleri de artmaya başladı! Şimdiye kadar bu denli duyulmayan nefret söylemleri, görünürlüğümüz arttıkça çoğaldı. Ama bunun bizlere pozitif katkısı da oldu. Artık heteroseksüel bireylerden de destek almaya başladık. Hatta son yaptığımız forumda talep yoğundu ve çoğunluk heteroseksüel bireylerdi. Bu bizi psikolojik olarak daha çok rahatlatıyor ve mücadelemizde heyecanlandırıyor.

"SÖYLEDİĞİNİZ 'O İNSANLARLA' SORUNUMUZ YOK!"

23 Ağustos'ta  Azerbaycan'da ''First LGBT-Gender'' forumu düzenledik. Fakat, ondan önce bir kampanya hayata geçirdik. Her altı ayda Avrupa konseyi üyesi olan bir ülke, Avrupa bakanlar komitesinde başkanlık yapıyor. Ve o başkanlık süreci 14 Mayıs’tan itibaren Azerbaycan'a geçti. Avrupa parlamentosunda İlham Aliyev ve Dışişleri bakanımız Elmar Memmedyarov konuşma yapacaklardı.  Ve bizler de Azerbaycan'daki LGBTİ sorunları ilgili soru sormaları için tüm Avrupa Parlamantosu üyelerine mektup gönderdik. Ve sosyalist partisinden olan bir milletvekili bunun üzerine  Azerbaycan'da LGBTİ bireylerin sorunları ile ilgili bir soru sordu.

Bizim Cumhurbaşkanımız ise: “Söylediğiniz 'o insanlarla' sorunumuz yok. Sizin ülkenizde nasılsa, bizde de öyle” diyerek, soruyu yanıtladı.

Sorulan soruda ''LGBTİ'' geçerken, verilen cevap ise ''O İNSANLAR'' şeklinde oldu. Yani LGBTİ'yi ağzına alamayacak kadar homofobik bir Cumhurbaşkanımız var.

Ama biz istediğimizi başardık. Sorunun sorulması bile bizim için büyük kazanımdı. Tabi bu mücadelemiz  burada bitecek değil.. Şimdi ise Azerbaycan parlamantosunda LGBTİ'lerin sorunlarının konuşulması için mücadele edeceğiz. Homofobik söylemlerle karşılaşsak bile bu mücadelemiz devam edecek. Çünkü, biz eşcinsellerin yaşam güvencesi için bir yasa istiyoruz. Bunu konuşacak olan da meclis üyelerimizdir!

Sosyal demokrat, sosyalist, anarşist vs.. ideolojisi ne olursa olsun içlerinde yapamadıkları bir devrim var. O erkek egemen düşünceyi yıkmış değiller. Böyle olunca her ideolojiden homofobiyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Devrim önce insanın kendisinden başlamalı, çevresiyle devam etmeli ve sokaklarda zafere ulaşmalı.

“ÖN YARGILARIM YIKILDI”

24 Ağustos'ta İstanbul'a geldim. Üç gün sürecek olan bir programım vardı. Fakat, ben elime geçen bu fırsatı değerlendirip, diğer aktivistlerle tanışmak istiyordum. Kalacak yerim yoktu ve ne yapacağımı bilmiyordum. O süreç içerisinde Hêvî LGBTİ'den arkadaşlar bana kapılarını açtılar ve çok mutlu oldum. Hêvî LGBTİ aktivistlerinin Kürt olduğunu öğrendiğimde onları tanımaya çalıştım. Bu zamana kadar Kürt hareketine karşı olan bakış açım tamamen değişti ve onları tanıdığım için çok mutlu oldum. Hatta 1 Eylül dünya barış günü etkinliğine katıldık. O etkinliği düzenleyenlerin Kürt hareketinden ve Türkiye sosyalist hareketinden gruplar olduğunu gördüm. Aralarına girdiğim zaman LGBTİ bayrağını büyük bir coşkuyla dalgalandırdım. Çünkü, ilk defa elimde gökkuşağı bayrağını dalgalandırıp, LGBTİ sloganları attım. Azerbaycan'da bu mümkün değil..

Azerbaycan'da toplumun her kesiminde büyük bir sorun var. Ama Türkiye'de Kürtlere karşı büyük bir ötekileştirme olduğunu gördüğümde Kürt hareketinin ne kadar değerli olduğunu gördüm. Azerbaycan'a gittiğim zaman bu duygularımı arkadaşlarıma da anlatacağım. Mücadele alanımı genişletip, toplumun her ezilen kesimi için mücadele edeceğim.

Aslında biz ötekileştirilen bireyler/toplumlar olarak birlik olmalıyız. Ne kadar birlik olursak, zafer o kadar yakındır. Umarım bir daha ki konuşmalarımız daha pozitif yönde olur ve daha farklı konulara  değinmiş oluruz.

Bu dayanışmamız beni çok mutlu etti, tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum..