Deniz Güçer / Vatan

CHP İstanbul milletvekili, Alevi kesimin sevilen sesi Sabahat Akkiraz, geçtiğimiz aylarda detaylı bir Alevi raporu hazırlamıştı. Akkiraz, VATAN’ın sorularını yanıtladı:

- Hükümetin Alevi paketinde hazırlıkların son aşamaya geldiği belirtiliyor. Düzenlemeler Alevi kesimini memnun edecek mi?

Alevi toplumu için özel bir çalışma mı yapılıyor yoksa sözde demokrasi paketinin öncesinde koparılan fırtınanın aksine, Aleviler aslında hiç pakette yoktular da yükselen tepkilere karşı siyasal bir manevra mı yapıldı bu belirsiz. Bence iktidar kendi siyasi ve inanç dünyasında; Alevileri yok saymak, üvey evlat olarak görmek ve seçimlerde görmedikleri desteklerinin intikamı olarak talepleri yok sayıyor. “Paket hazırladık” diyerek yandaş medya aracılığı ile Alevi toplumunu yönlendirmeyi çalışıyorlar. Alevi halkını ve onların gerçek temsilcilerini yok saymaya devam ediyorlar. Aynısını Alevi çalıştayında da yaptılar.

- Çalıştaylardan bir sonuç çıktığını düşünüyor musunuz?

Çıkmadı çünkü karşımıza hiç tanımadığımız, Alevilik konusunda saçmalayan örgütler koyup kaos yarattılar. Alevi toplumunu memnun etmek hükümetin işi. Aleviler bu ülkenin eşit vatandaşı ve devlete karşı tüm sorumluluklarını yerine getirirlerken iktidar onlara üvey evlat muamelesi yapıyor. Başbakan’ın “Biz zenciyiz” demesine en çok Aleviler gülüyor. Çünkü Başbakan ve iktidar Alevileri hem sistemin hem kamusal alanın hem de ekonominin dışına iterek onlara Kızılderili muamelesi yapıyor. Haklarını alamayan Alevi asla mutlu olmaz.

- Pakette, cemevlerinin statüsünün değişmeyeceği ama elektrik, su giderini devletin karşılayacağı belirtiliyor...

Alevi diyor ki; Cemevi benim ibadethanem. Kentsel yaşamda ibadethane anayasa güvencesi altına alınmalı... “Elektrik ve su parası vereceğiz”, aman ne büyük lütuf. Alevi senden lütuf değil devlet olmanı bekliyor. Bugün ülkemizin belki de en fakir grubu Aleviler. Buna rağmen cemevlerini yaptılar, giderlerini ödediler, ibadetlerini yaptılar. Bunun için maaşından, masadaki ekmeğinden kıstı. Alevi eşit vergi veriyor, devlete karşı tüm sorumluluklarını yerine getiriyor. Ama ne ibadethanesi anayasal güvence altına alınıyor ne de bütçeden alması gereken yardımı alabiliyor. Aleviler onurlu insanlardır. İçlerinden birkaç işbirlikçi Hızır paşa çıksa da, bu tür saçmalıklara asla tenezzül etmeyeceklerdir. Onlar haklarını istiyor, lütuf değil.

HANGİ ANAYASAL STATÜ İLE ÖDEME YAPILACAK?

- Alevi dedelerine ve cemevi personeline maaş bağlanmasının da pakete gireceği konuşuluyor...

Görüntüde güzel de soralım; hangi Anayasal statü ile ödeme yapılacak? Hangi bakanlık ya da kamu kurumu aracılığı ile? Bütçe yapılırken bunu Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinde mi getireceksin? Dedeyi kim tespit edecek? İşçi mi olacak memur mu? Burada ana sorun, iktidarın ben yaptım oldu türü dayatması. Anayasal statü vermediği, bütçede konumlandırmadığı, TBMM’de tartışılmayan, kamuoyuna sunulmayan bir paketle ulufe dağıtarak kapıkulları yaratmaya çalışıyorlar.

- Bir başka değişiklikse cemevi yapımı için arsa sağlanması...

Şimdiye kadar özellikle CHP belediyeleri kültür merkezi arsalarında Cemevi yapılmasına izin verdiler. Bunu yaparken yasal mevzuat ile hep karşı karşıya kaldılar. Bazen cemevleri konusunda anayasal çerçeve ısrarımıza tepki gösteriliyor. Oysa tüm sorunların nedeni, anayasal olarak statüsü olmayan bir ibadethanenin hiçbir kamusal hakkı yoktur. İmar planlarında da yoktur. Kimi zaman valilikler ve kaymakamlıklar Cemevi olarak kullanılan binaları yıkmak için mahkeme kararları alırlar ve bunu belediyelere uygulatırlar. Bununla ilgili olarak birçok Cemevi yöneticisi ciddi cezalar alıyor ya da mevzuat değişmezse alacaklar. Diyelim Cemevi yapıldı. Belediye değişti ve gelenler binayı futbol kulübüne verdi. Yasal olarak engellenemez. Cami- Cemevi projesi diye adlandırılan bina ve arsası da aynı konumda. Cami yasal bir ibadethane olsa bile Cemevi ile birlikte yapılacağından verilen arsa kültür merkezi arsası. Çözüm anayasa değişikliğinde.

- Pakette tüm derneklerin tek bir Vakfa bağlanacağı iddiaları da var…

İşte bu tam bir felaket olur. Bunu Alevi halkına kabul ettiremezsiniz. Alevilerin çatı örgütü Alevi Bektaşi Federasyonu dururken bir vakfa bu hakları vermek, her şeyden önce Alevilerin sisteme olan inancını sarsar. Tüm Alevilerin kabul etmediği, önder demediği, siyasi olarak açıkça iktidarın emrinde olan bir vakıf Aleviler adına görevlendirilemez. Başbakan iktidarının ilk yıllarında; Alevilere yeni bir elbise dikmekten bahsediyordu. Anlaşılan bunu sağlayacak yeni müttefikler de edinmiş görünüyor. Ama unutulmamalıdır; Alevilik söz konusu olduğunda sadece Aleviler değil; Alevilerin doğal müttefikleri; solcular, devrimciler, Kemalistler ve aydınlar da bu tip bir yapılanmayı asla desteklemeyeceklerdir.

- Pakette sizce Diyanet’le ilgili bir adım atılmalı mı?

Kişisel görüşüm; Diyanet’i kapatıp yeniden yapılandırmalıyız. Bugünkü yapısıyla iktidarın arka bahçesi ve Sünniliğin bir mezhebinin topluma dayatılması için kullanılan bir kurumdan başka birşey değil. Bugünkü yapısıyla, başına buyrukluğuyla Alevilere de Sünnilere de bir yararı yok gibi görünüyor. Diyanetin uygulamaları da, Aleviliğe bakışı da hastalıklı. Cezaevinde Alevi bir mahkum; ibadet için dede talep ediyor. Adalet Bakanlığı Diyanet’e soruyor. Diyanet’in cevabı şu: “Dede diye bir din adamı, Alevilik diye bir inanç yoktur.” Güler misin ağlar mısın? ‘Alevi klasikleri basıyoruz’ diyorlar. Babanın parası ile basmıyorsun, lütuf da etmiyorsun; vergi veriyoruz, bu senin görevin. Merak ettim araştırdım: Son 4 yılda 204 eser basılmış bunun sadece 17’si Alevi klasikleri. Tüm hizmet bu.

‘CEMEVİNİN STATÜSÜNÜ İBADETHANE YAPTIĞIN ZAMAN ANLAMLI OLUR’

- Cami- cemevi projesi geçtiğimiz günlerde çok konuşuldu. Projeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu proje, Cemevi statüsü anayasa ile belirlenmediği için özürlü doğmuş bir proje. Caminin yanına kömürlük ya da müştemilat yapmaktan bir farkı yok. Uygulanabilirliği yok. Projeyi destekleyenlerin amacı inançsal kimliklerin özgürce ifade edilmesi değil, ön alma çabası. Ne yasal olarak ne de Alevilerin gönlünde projeyi olumlu noktaya taşıyamadılar. Binanın tüm parasal kaynağının cemaat olduğunu İzzettin Doğan kendi kanalında açıkladı. Peki o zaman sen niye ordasın diye sormadan edemiyor insan? Uygulamalarda yaşanacak sorunları saymak bile istemem...

- Ne tür sorunlar yaşanabilir?

Ramazan ayında baltalı, satırlı saldırılardan biri burada yaşanırsa ne olacak? Muharrem ayında okunan deyişlerdeki bazı sözlerden rahatsızlık duyulmayacağının güvencesini kim verecek? Kadınlarımız kapanmıyorlar; avluda bundan şikayet edilirse onları kim koruyacak? Ya da bir kendini bilmez kapalı bir hanımefendiye haddini aşan bir şey söylerse yaşanacaklardan kim sorumlu olacak? Bunlar uç örnekler olsa da; Sivas katliamında da görüldü ki marjinallik sadece bir kaç adım önümüzde... Böyle bir proje yapmak ne zaman anlamlı ve mantıklı olur derseniz; yasal olarak cemevinin statüsünü ibadethane yaptığın zaman. O vakit bile aynı avluda olmasını arzu etsem de sıkıntılar olmayacağının garantisi asla yoktur.

 ‘CHP İLE İTTİFAK’

- Alevi kesiminin CHP’ye oy vermesiyle ilgili, ‘Aleviler Stockholm Sendromu yaşıyor’ yorumlarına ne diyorsunuz?

Birisi bana kızınca sosyal medya üzerinden ya da hakaret etmek için bu sözü kullanır; ‘Katilinize aşıksınız’. Oysa Aleviler ile CHP arasındaki ilişki bunun çok ötesinde. Aleviler Anadolu’nun ve Balkanlar’ın en eski halklarından birisidir. Siyaseti bedel ödeyerek yapmış, kuyulara doldurulmuş, sürülmüş, sosyal, ekonomik ve kültürel dünyanın dışına itilmiş bir halktır. O yüzden tercihler yapmak zorunda kalmıştır. Kiminle sorunsuz yaşarım, ibadetimi ve yaşam tarzımı nasıl özgürce sürdürebilirim gibi sorulara cevaplar aramıştır. Yüzde yüz olarak bu CHP ile uyuşmasa da aralarında güçlü bir ittifak doğmuştur. Dersim katliamı ile bu ittifak sarsılsa da hala devam ediyor. Alevi katliamları hep sol partiler iktidarda ya da iktidar ortağı olduğu dönemlerde yaşansa bile asıl suçluların ve taşeronların kim olduğu ortadadır. Alevilerin CHP ile olan müttefikliği bir tercihtir.

- Sağ iktidarlarla da hiçbir zaman bir yakınlık kurulamıyor anladığım kadarıyla...

Gözlerinin içine bakarak yalan söyleyip yok sayan ve haklarını vermeyen sağ iktidarlar ve özellikle AKP iktidarı ile yola gidilmemesi ciddi bir tercihtir.

KIŞIN SONU BAHARDIR, BAHARI BEKLEYECEĞİZ

Dede Alevi baba Alevi çocuklar Sünni olan o kadar çok aile var ki. Kuşaklar arasında inanç kaybediliyor. Anadolu’da ya da Trakya’da köyler var şimdi Sünnileşmiş ama herkes onların Alevi olduğunu hatırlıyor. Son yüz yılda Alevi toplumunun yüzde ellisi erimiş durumda. Şayet bu asimilasyon programı durdurulmazsa, ibadethaneleri camilerin yanına monte edilerek müştemilat muamelesi görmeye başlarsa, sonuç vahim olacak. Biz tüm gücümüzle mücadele edeceğiz ama her yere ulaşmak mümkün olamayacak. Ama umudumuzu kaybedecek de değiliz. Deyişte dediği gibi; ne de olsa kışın sonu bahardır. Baharı bekleyeceğiz.