2014’de çıkarılan bir yasayla, Milli Eğitim Bakanlığı aralarında İstanbul Erkek, Vefa, Kabataş Erkek, Kadıköy Anadolu, Cağaloğlu Anadolu, Ankara Atatürk, Bornova Anadolu Lisesi’nin de bulunduğu başarılı 170 liseyi ‘proje okul’ ilan etmişti.
 
Zaten oturmuş yapısıyla başarılı bir grafik çizen bu okullar neden proje kapsamında yeniden “başarılarının artırılması “istemiyle bir çalışmanın içine dahil edilmişti? Yıllardır proje yorgunu olan eğitim sistemimiz, her gelen Bakan’ın çantasında getirdiği yeni proje planlarıyla epey başarı sergilemişti(!) Bu başarılı proje hamlesiyle birlikte mesela, eğitim sistemlerinin öğrencileri nasıl yetiştirdiğini ölçmek için yapılan PISA sınavlarında Türkiye, matematik, okuma-anlama becerisi ve fen bilgisinde OECD ülkelerinin bile gerisindeyken ani bir atak yapıp Finlandiya’yı geçivermişti(!)
 
Şaka bir yana ülkemizdeki eğitimin durumu ortada. TEOG sınavındaki derslerin Türkiye ortalamalarını gözden geçirdiğimizde eğitim sistemimizin niteliğini bütün açıklığıyla görmek mümkün. Örneğin; Türkçe dersinin ortalaması 66,7 ( 3/orta)Matematik dersinin 43.08 (1/Zayıf),Fen Bilimleri dersinin ise; 53.40(2/geçer) olarak tespit edilmiş. Yılların proje yapıyoruz diye “Kervan yolda denklenir “sözüyle her türlü karmaşanın yaşandığı eğitimin son halinin özeti bu.
 
Gelelim son günlerin Proje okul uygulamalarına öğrencilerin ve velilerinin neden karşı çıktığına. Okulların önünde bekletilen coplu gazlı polisler o da yetmedi Tomaların barikatını zor bela geçerek girilen okullar. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz “gözbebeğim” dediği proje okullara karşı protestolar yükselirken bulunduğu beyanatta:
 
"Bu okullar gözbebeğimiz. 15 Temmuz olduğunda, ‘Vatan senden hizmet bekliyor' dendiğinde sağına soluna bakmadan sokağa bayrakla çıkabilecek, yeni bir nesli yetiştirmek istiyoruz" demişti. Bu beyanatın eğitimin bilimsel içeriği ile ne kadar uzaktan yakından alakası var düşünmeye bile gerek yok.
 
İlgili yönetmelikle aynı okulda sekiz yılını tamamlayan öğretmenlerin tayini gündeme gelmiş, 2015-2016 eğitim yılı kapanırken, liseliler birbiri ardına bildiri yayınlayarak ‘proje okul‘ uygulamasını protesto etmişti. Liselilerin ortaklaşa bir bildiriyle art arda gazetelerde baş göstermesi tabanda da karşılığını buldu. Öğrencilerin en doğal hakkı olan bozuk bir eğitim sistemi içinde iyi bir eğitim istemi hakkının kitlesel hak arama hareketine dönüşmesi, uygulayıcılar üzerinde şaşkınlık yarattı.
 
Tüm bu tepkilere rağmen MEB, 81 il valiliğine gönderdiği 19 Eylül tarihli genelgeyle, “proje okullara” dönüştürülen okullarda 8 yıldan fazla çalışan öğretmenlerin başka okullara tayin edilmesi için düğmeye bastı. Tepkilere kulaklar tıkandı, OHAL koşullarının sunacağı avantajlar değerlendirilmiş oldu böylece.
 
Aslında niyet ayan beyan ortadaydı: Görünen köy kılavuz istemezdi. Oturmuş kadrosu bulanan okullarda görev yapan nitelikli öğretmenlerin yer değiştirmeye zorlanması, yerine bakanlık atamasıyla keyfi bir şekilde atamalarının önünün açılmasını gündemin gizli ajandası olarak okumak mümkün. Sürekli gündemde olan öğretmenlere rotasyonun bütün öğretmenlere uygulanacakken sadece daraltılmış bir alanda proje okullarıyla yeniden hayata geçirilmesi aslında büyük bir projenin küçücük bir parçasıydı. Bunun önümüzdeki yıl diğer okullara da uygulanarak nasıl genişletileceğiniz göreceğiz.
 
Eğitimdeki başarısıyla, mezuniyet sonrası da sosyal konulara olan duyarlılığıyla tanınan mezunların kurmuş olduğu dernekler ve ailelerin oluşturduğu okul inisiyatifleri öğretmenlerin sürgününe yüksek sesle itiraz etmeye başlayınca, MEB, sürgünleri zamana yayarak oluşan muhalefeti pasifize etmeyi hedefliyor.
 
Öğrenci velileri başarılı okulların hedeflendiğini düşündüğünden her koşulda öğrencilerden yükselen tepkiye destek veriyor.
 
Veli-Der’den Rıza Urtekin: “Eğitim sisteminde yüzlerce sorun varken, neden Türkiye'nin en başarılı okulları gündemde? Tüm okulların laik, bilimsel, parasız ve nitelikli eğitim koşullarına çözüm aramak yerine, var olan nitelikli, başarılı okulları da liyakate dayanmayan kişilere teslim etmek, memlekete, öğrencilere ve geleceğimize de yapılan büyük bir haksızlıktır.” diyerek bu desteğin haklı gerekçelerini açıkça ortaya koyuyor.
 
 Proje okul tartışmaları, çeşitli boyutlarıyla devam ederken, OECD’nin yeni yayınladığı '2016 Tek Bakışta Eğitim' adlı yıllık raporda Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer aldı. Sondan üçüncü sıraya yerleşen eğitimin içler acısı hali, sistemimizin “ahval ve şeriatını ”açıkça ortaya koymakta.
 
Sonuç olarak, proje okulları uygulamasının öğrencileri mağdur edeceği, öğretmenlerinden ayrı düşüreceği ortadadır. Bu okullara atanacak olan öğretmenlerin herhangi bir kritere tabi tutulmadan sadece Bakanlık imzasıyla atanacak olması kısa sürede olumsuz etkilerini gösterecektir.
 
 Eğitime daha fazla zarar verilmeden uygulamadan hemen, acilen vaz geçilmelidir. Eğitimin niteliğini yükseltmek için özde değişime gerek vardır. Yoksa proje mezarlığı haline gelen eğitim sistemimiz “Projelendim de geldim ”anlayışıyla içinde bulunduğu tıkanıklığı aşamayacaktır.