9 Nisan 2016 günü Ankara’da gerçekleşen Pontos konulu konferansın tebliğlerinin toplandığı ‘1.Dunya savaşı sonrasında Pontos Soykırımı -Konferans Tebliğleri-‘ kitabı tanıtımı ve söyleşisi Fikret Başkaya, Baskın Oran, Mahmut Konuk, Mert Kaya’nın katılımı Attila Tuygan, Tamer Çilingir’in skype’dan)katılımı ve ayrıca Stergios Theodoridis, Tehofanis Malkidis, Yannis V. Yaylalı, Vlasis Agtzidis’in mesajları ile 10 Aralık 2016 tarihinde saat 14.00-16.00 arası Ankara Sudem Cafe’de gerçekleşti. Gerçekleşen kitap tanıtım gününe gönderdiğim mesajdır:
 
Αγαπητοί μου φίλοι. Σας χαιρετώ όλους με τις καλύτερες ευχές μου..(Sevgili dostlar hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum)
 
Bugün aranızda olmak ve ana dilimle sizleri selamlamak isterdim. Maalesef ben de bu devletin asimilasyon ve devşirme uygulama ve politikalarından üzerime düşen payı aldım. En azından giriş kısmında bir cümle de olsa sizleri Rumca selamlamak istedim. Şırnak'a doğru yolda olduğumuzdan sizlere bu yazılı mesajı gönderiyorum.

Ben ve sevgili Meral Geylani aldığımız bir karar ile 2012 yılında Roboski'den Ankara'ya gerçekleştirdiğimiz barış yürüyüşünün ardından Roboski'ye yerleştik, o günden sonra orada yaşayan aileler ile dayanışma şeklinde yaşamımızı devam ettiriyoruz.

Geçtiğimiz nisan ayında Ankara da 'Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi ve Newroz gazetesinin organizasyonuyla' düzenlenen 1. Dünya Savaşı ve Sonrası Trabzon Vilayeti ve Pontos Sorunu başlığı ile koferans gerçekleştirdik.

Öncelikle yaşadığımız soykırımdan yüzyıl sonra böyle bir organizasyonla kendimizi ifade etmekte bize destek olan 'Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi'ne ve Newroz dergisi emekçilerine çok müteşekkiriz. Ayrıca konferans tebliğlerini büyük bir emek sonucu derleyip kitap haline getiren Atilla Tuygan arkadaşa ve konferans tebliğlerini yayınlayan pencere yayınlarına da çok teşekkür ediyorum.

Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz Pontos paneli yaşadığımız katliamın 100 yıldönümüne denk geldi. Konferansa direkt Pontosluların katılmasının yanısıra, bu coğrafyanın dertlerini dertleri olarak görmüş değerli akademisyenlerin , yazar ve aydınların katılması ve konferansa katkı vermesi bizler içi paha biçilmez bir öneme sahip , bunun için konferansımıza katkı veren tüm dostlarımıza bir kere daha teşekkür ediyorum.

Elbette bu zamana kadar Pontos soykırımı üzerine hiç çalışma yok demiyorum, fakat bu düzeyde ve bu ruh ile yüzyıl sonra yaptığımız ilk ciddi çalışmanın ürünü olan bu kitabın tanıtıldığı günde aranızda olup heyecanımı sizler ile paylaşmak isterdim. Yukarıda da söylediğim gibi sevgili Meral ile 5.Yıldönümü yaklaşan Roboski katliamının anma çalışmalarına destek vermek üzere Şırnak'a doğru hareket halindeyiz. Bu yüzden fiziki mana da yanınızda olamazsam da manen yanınızdayım. Böylesi bir dönemde siz dostlarımızın yanımızda olması ise bizi oldukça gururlandırmakta olduğunu söylemeden geçmek istemiyorum.

Geçmişte olduğu gibi bugün de TC devleti halklara ve inançlara karşı saldırısını hiç azaltmadan devam ediyor. Her zaman ifade ettiğim şeyi bir kere daha burada ifade ederek bir çağrıda bulunmak istiyorum. Biz Gayri Müslüman halkları soykırımlar ile bitirme noktasına getirmiş olan sistem, halklar ve inançlar adına belki de bu coğrafyada son mevzi olan Kürt halkına karşı çok büyük bir saldırı konsepti başlatmış durumda, Kürt halkının varlığı adına verdiği mücadele bu açıdan bizler için de çok önemlidir.

Halklara ve inançlara karşı Osmanlı'nın son döneminde başlayan ve kafatasçı İttihatçılar ile devam edip, kemalist cumhuriyet ile azıya alınan soykırım politikaları bugün AKP hükümetinin uyguladığı politikalar ile Kürt halkı şahsında tamamlanmak istenmektedir. İçerisinde yaşadığımız coğrafya geçmişten beri Türk devleti ve yöneticileri tarafından tüm halklar yok edilmek sureti ile Türk yurdu yapılmak istenmektedir, oysa bu coğrafya, bu yeryüzü üzerinde yaşayan ne kadar inanç, ne kadar halk varsa hepsinin ortak vatanıdır. Böyle de kalmasını istiyorsak, son mevzimizi de kaybetmek istemiyorsak mutlaka dayanışma içerisinde bu anlayışa karşı Kürt halkının varlık mücadelesine destek vermemiz gerekmektedir.

Bu destek aynı zamanda kendi varlığımızı sürdürmek için elzemdir. Unutmayın bu aynı zamanda kendi varlığımızın devamı için de verilmiş destek demektir. Bir daha ilk Ermenimizi dövdürtmeyecektik fıkralarını dinlemek ve anlatmak istemiyorsak bu coğrafya da yaşayan halklar ve inançlar olarak daha birlik içerisinde hareket edebileceğimiz platformlar oluşturmamız gerekmektedir.

Tüm bu elzem çağrılardan sonra tekrar hoş geldiniz, varlığınız biz Pontoslu Rumlar olarak kendimizi daha güçlü hissetmemizi sağlıyor.

Ben her zaman dediğim bir sözü yine tekrar etmek istiyorum tek bir Pontoslu Rum dahi bu coğrafyada nefes aldığı sürede bizim için kurtuluş imkanı var demektir. Biz Eleni çavuşun torunları olarak Eleni çavuşun bıraktığı yerden dostlarımızın da dayanışması ile bu coğrafyada yaşayan ve mücadele eden halklar mevzisinde yerimizi tekrardan almak için var gücümüzle çaba sarf edeceğiz.

Yaşasın Pontos Rumlarının haklı davası...

Yaşasın halkların eşitliği için mücadele edenler…

Πόντου Ζήτω

Είμαστε ακόμα εδώ