24 Nisan tarihi Ermeni Ortodoks alemi için bu sene daha değişik duygulara vesile olacak. Nedeni 24 Nisan'ı anma gününün Paskalya bayram gününe denk gelişi. Oruç dönemi bittiyor ve Paskalya bayramını kutlayacak Ermeni toplumu. Bayram öncesi son haftada (Avak Şapat) İsa Mesih'in çarmıha gerilmeden yaptıkları anılır. Toplumun kiliseye gidişi artar. Pazar günü yani Paskalya günü pek sürekli kiliseye gitmeyen insanlar bile en güzel elbiselerini giyer ve kiliseye giderler.

Paskalya öncesi, bir azınlık mensubu kendini daha fazla azınlık hiseder. Özellikle son haftasında çalışan kesimdenseniz pek fazla kiliseye gitme şansınız olmaz. Paskalya bayramı öncesi balık ve yumurta fiyatları genelde artar ve tavan yapar. Bu dönemde yumurta boyamak ve son cumartesi balık yemek gelenektir. Azınlık toplumunu bilen, civar esnaf bunu kullanmayı da iyi bilir.

Bu yazımda bir sene önceski 24 Nisan ile biraz bağ kurmak istiyorum. Geçen sene İstanbul'da ilk defa salon dışında 24 Nisan anmaları oldu. Bu anmalara tabii ki, karşı tepkiler de oluştu. Anmaya gelenlerin sayısı tepki verenlerin karşısında azınlık olsa da önemli bir duruştu. Ama beni en çok etkileyen Cumartesi Anneleri ile beraber olan anmaydı. Kirkor Zohrab'ın resminin mağdur bir Kürt annenin elinde olması, çok etkileyiciydi. Aslında çözümün Kürt'ün Ermeni'nin, Ermeni'nin bir Türk'ün, Türk'ün de bir Kürt'ün yaşamındaki sorunları anlamasıyla olacağının bir adımıydı bu bana göre...

Bu sene anmaların daha da arttığını gözlemliyorum. İstanbul'un dışında, Diyarbakır, İzmir, Ankara belki de daha birkaç şehirde daha olacak. Bu anmaların artması çok anlam içerebilir ama bana göre en önemlisi, toplumun eskiden daha fazla tarihle yüzleşme isteği ve cesareti. Tarihle yüzleşilmediği sürece bu topraklarda barışın hiçbir zaman olamayacağının anlaşılması. Geçmiş on seneye baktığımız zaman, bu döneme kadar bu topraklarda yaşanan tüm trajediler, bu kadar konuşulup, tartışılıp bilinmiyordu. Ülkemizin aydın kesimi dahi tarihi gerçekler hakkında bilgi yoksunuydu. Yüzleşmeler demokratikleşmenin en büyük adımıdır kuşkusuz.

24 Nisan'da yaşananlar neydi? Neden yapıldı? Soykırım mıydı? Ya da bu tarihi gerçeklere Fransız kalmak çözüm getirdi mi? Bu soruların cevapları kanımca çoğumuz için farklı olsa da, son soruya cevap ortak olmalı. 96 yıl Fransız kalmak soruna bir çözüm getirmedi.

1915 Büyük Felaketi, bir narın parçalanıp saçılması gibi, Ermenileri dünyaya dağıttı. Dünyaya dağılan Ermeni toplumu, yaşadıkları ülkelerdeki meclislerinde soykırımı kabul ettirme çabası verdiler. Bu çabanın nedeni anlamaya çalışılmadı bu topraklarda. Toplumların empati kurmasıydı aslında tek çözüm. Geçmiş yıllara karşın günümüzde empati kuranların sayısı her iki kesimde artmakta...

Ermeni toplumu olarak buruk, keyifsiz bir bayram öncesi dönem geçirildi. Bu pazar Ermeni toplumu içindeki fısıltı gazetesinde, kiliseye giderken siyah kurdele takalım deniyor. Yaşanan tüm kayıpların anısı için. Ne yazık ki Pazar günü kiliseye giderken siyah kurdeleyi takmaya cesaret edenler bile azınlıkta olacak. Nedeni mi? Üzücü ama tek cevap 'güvercin olmanın halen süren ruh tedirginliği'...

Not: Bu yazımı dalından koparılan nice goncagüller gibi, gencecik yaşında öldürülen İBRAHİM ORUÇ'a ithaf ediyorum.

Tüm trajediye kurban olan kayıpların kalbi, ruhu aydınlansın. (ASDVAS AMENUN HOKİN LUSAVORE)