Şırnak’ta otopsi işlemleri yapılıp Habur sınır kapısı, soğuk hava deposunda bekletilen ve kimlikleri tespit edilemeyen 12 cenazeden 8 inin durumlarıyla ilgili otopsi raporundan bölümler, ölenlerin ölüm nedenlerini açıklayamıyor.

Tamamı kömürleşme derecesinde yanmış, beden bütünlüğü kalmamış, parçalanmış, birçoğunun değişik uzuvları yok, hepsinde “çok sayıda” mermi giriş ve çıkışı görünüyor.

Bu 12 cenazeler, Cizre’deki üç bodrumda yaşanan vahşet sonucu ölenlerden bir kısmı. Üç bodrumda, 150 civarında tespit edilen cenaze değişik illere otopsi yapılmak üzere gönderilmişti. Gönderilen cenazelerin tamamında yakınında vücut bütünlüğü yok. Hatta bazı organ parçalarının hangi cenazeye ait olduğu bile tespit edilmiş değil.

Cenaze sahipleri cenazelerinin bir parçasını teslim alırken diğer bir parçasını da başka ildeki morgda bulabiliyor.

Öldürme biçiminin katliam sayılmasında tereddüt bırakmayacak görüntü ve bilgilerine ek olarak, öldürülenlerin yakınlarına yapılan bu zulüm (cenazelerinin parça parça teslimi, hangi ilde olup olmadığını bilmemesi, tümünü gezip bulamaması) unutulacak gibi değil.

Elimize geçen ve okuyabildiğimiz ilk otopsi raporunda geçen bölümleri okuduğumuzda kanımız donuyor desek az gelir. Henüz kimlik tespiti yapılamadığından numaralandırılarak yapılmış. Genital organlardan tespit edildiği kadar kandın veya erkek olduğu belirlenmiş.

1 ve 3 Numaralı cenazeler; çok sayıda mermi giriş ve çıkış izi tespit edildi. Tamamı kömürleşme derecesinde yanmış

2 Numaralı cenaze; her iki bacağında çok sayıda mermi giriş ve çıkışına bağlı yaralanma. Tamamı yanmış.

4 Numaralı cenaze; kömürleşme derecesinde yandığı, kemik doku kayıpları bulunduğu, karaciğer ve akciğerin kömürleştiği, kesin ölüm nedeninin bulunamadığı.

5 Numaralı cenaze; karbonizasyon derecesinde yanmış, 3 adet mermi giriş ve çıkışı var.

6 Numaralı cenaze, kömürleşme derecesinde yanmış, başı yok.

7 Numaralı cenaze; kömürleşme derecesinde yanık.

8 Numaralı cenaze; belden yukarısı olmayan beden kadına ait, kömürleşme derecesinde yanık, büyük bir patlama sonucu bu duruma gelmiş olma ihtimali var.

Cenazelerin tamamında çok sayıda mermi giriş ve çıkışı var. Kömürleşme derecesinde yandığından bu izlerin tamamını tespit etmek mümkün değil.

Raporun geneline baktığımızda, ölümlerin normal olmadığı çok açık bir şekilde görülüyor. Bu konuda uzman olmasak da, kömürleşme derecesinde yanmış bedenlerdeki “çok sayıda” mermi giriş ve çıkışının iki izahı olabilir. Ya yanmadan önce öldürüldüler ve sonradan da yakıldılar, ya da yakıldıktan sonra ölmüş bedenler silahlarla tarandı.

Hangi durum gerçek olursa olsun, yapılan ve yaşananlar vahşettir. Hiçbir silahlı çatışmada böyle sonuçlanacak bir ölüm vakası olamaz. Kafası olmayan, kolu, bacağı olmayanlar var. Kafası kesilerek öldürme ihtimali var. Kol ve bacakların kopması ancak ağır silahlarla (uçaksavar) yapılan atışla mümkün olabilir.

Otopsiye katılan avukatlar, otopsinin, işkence ve benzeri insanlık dışı yöntemlerle öldürülenlere uygulanacak otopsi kurallarını içeren “Minesota protokolü” olarak da adlandırılan “Yargısız ve yasadışı öldürmelerle ilgili BM otopsi protokolü” esaslarına göre yapılmasını talep etmişler.

Cizre’deki üç bodruma sığınanlar neden öldürüldü?

Neden bu kadar vahşi yöntemler uygulandı?

Uygulanan yöntemlerden gördüklerimiz, “operasyonlarda İŞİD ve benzeri örgütlerden elemanlar da kullanıyor” söylentisini de akıllara yeniden getiriyor. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerden gelen söylentilerde, “aralarında Arapça ve bilmediğimiz dillerde konuşan polisler var” şeklindeki duyumlar, ölüm biçimleriyle örtüşüyor.

Kafa kesmek, vücutların parçalanması, kömürleşme derecesinde yakılma, çok sayıda mermi giriş ve çıkışı gibi öldürme yöntemleri, asla bir çatışmada yaşanmayacak ölüm biçimleridir. Çok büyük yangınlarda bile kömürleşme derecesinde yanığa rastlanmazken bir çatışmada bu boyutta yanıkların olması, kasten yakılma işleminin yapıldığının ispatı olarak karşımızda durmakta.

Üç bodrumda ölenlerden kimliği tespit edilenlere baktığımızda, gazeteci, halk meclisi eş başkanı, öğrenci, Milas HDP eş başkanı gibi sivillerin olması da bodrumlarda ölenlerin tamamının, ölüm öncesi telefon görüşmelerinde de anlatıldığı gibi sivillerden oluştuğunu gözler önüne sermekte. Bodrumda “teröristleri” kıstırdık cümlesinin doğru olmadığı da gün yüzüne çıkıyor. Bu yalan artık dürüstlüklerinden emin olmadığımız medya tarafından mı, operasyona katıldığı söylenen İŞİD ve benzerleri tarafından mı yoksa yetkilileri kandırmak amaçlı mı uyduruldu bilemem. Ama ortaya çıkan gerçekleri artık hiç kimse gizleyemez.

O bodrumlarda kurtarılmayı bekleyen, beklerken yaraları nedeniyle can çekişerek ölen, daha sonra ise insanlık dışı yöntemlerle katledilenlerin tamamı silahsız sivillerdi. Çatışmayla değil, kalleşçe öldürüldüler. Bir kısmı kaldıkları yer yakılmak suretiyle, dumandan boğulup ya da canlı canlı yanarak öldürüldüler. Silahsız ve korumasız insanlara defalarca ateş edildi. Uçaksavar silahlarıyla tarandı. Kafaları kesildi. Vücutları paramparça haline getirildi. Sonra da yakıldı.

Cenazelerin yakanların tek amacı olabilir. Delillerin yok edilmesi.

Bütün bu vahşet sonrası bir bodrumun iş araçlarıyla tamamen yıkıldığı, molozların da Dicle nehrine döküldüğü gelen haberler arasında. Dicle kıyısında insan organlarının parçaları bulunduğu da söyleniyor.

Sokağa çıkma yasaklarının bittiği ve insanlara eve dönüş izninin verildiği! Cizre’de bodrumlarda inceleme yapan İHV ve İHD yöneticileri, bir kısmı çocuklara ait kemikler bulduklarını açıkladılar. Girilen evlerde cenazelere rastlanmakta olup henüz her şey net değil.

Ne ölü sayısı belli ne de ölenlerin kimlikleri.

Cizre’de yaşananlar diğer sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı her yerde yaşandı, yaşanmasına devam ediliyor. İdil ve Sur ilçelerinde yasaklar devam ediyor. Sürekli bombalama ve çatışma var.

Ülkede yargılama bitti…

_________________

Kaynak; http://dicle-haber.pw/tr/news/content/view/503591