Otağ: Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe hakan çadırı. Osmanlı’da padişah çadırı. (Kaynak: vikipedia)

***

Yer İdil…

Sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla birlikte topraklarını görmek için sıraya geçen insanlar…

Kendi topraklarına yani yasaklanmış topraklara…

Yıllardır ayak bastıkları, büyüdükleri, emek harcayıp ekip biçtikleri, doydukları kendilerine ait yasaklanmış topraklara…

Ve halk birçok arama noktasından geçirilerek alınıyorlar yurtlarına.



Arama noktalarından başarıyla (!) yurtlarına alınan halk, görmüş olduğu manzara karşısında artık şaşırmıyor. Çünkü daha önce birçok kez bunu yaşamak zorunda bırakılmışlar! Ama bu alışılması anlamına da gelmiyor, gelmemeli. Her fırsatta yazılmalı, bu çirkin, eşitsiz savaş anlatılmalı…

Çoğu ev yıkılmış. Yıkılmayanların da eşyaları yakılmış, parçalanmış. Bunun haricinde daha önce Sur, Cizre, Yüksekova’da gördüğümüz beklenen ırkçı, cinsiyetçi duvar yazılamaları ön planda.

“Otağıma hatun olur musun?”


Foto: Sertaç Kayar

Ne romantik(!) değil mi? Katledilen, kenti yıkılan halkın topraklarında “izdivaç” teklifi… İlkokul öğrencilerinin okulda birbirlerine çizmiş olduğu kalp ve iki ucunda baş harfleri…

Bu zihniyeti düşündükçe dehşete düşüyorum. Bir tarafta demokrasi adına bütün halkları, kimlikleri kucaklayan halk; diğer tarafta tektipçiliği, ırkçılığı üzerine giyinen iktidar sevdalıları…

Kadının birey olmaktan çıkarılıp mülkleştirilmesi de bu yazılama ile ön plana çıkıyor. Günümüzde söylenilen “evimin kadını, çocuklarımın anası” söyleminin çadır versiyonu. Kadının özgürleşmesinin engellenmesidir. Bir de bu yazılamanın ithaf edildiği kadını düşünüyorum. Katliamla gelen bu yazılamayı okuyunca ne düşündü acaba? O duvarın ait olduğu evde bir çoçuk öldü belki de. Belki yoksul bir ailenin sokakta kalmasına neden oldu bu süreç. Belki de bir yetişkinin çocukluğunu aldı götürdü, bilinmez. Ama o E harfi her kimse, ne düşündü? Bu katliamları, bu kirli savaşın götürdüklerini düşünüp gerekeni mi yaptı? Yoksa gururlandı, hoşuna mı gitti (yazık) !!

Bir diğer ırkçı yazı: “Geldik yoktunuz, Unutmayın yine geliriz.”


Foto: Sertaç Kayar

Olsaydınız ne yapacağımızı görürdünüz. Tecavüz bizde. Yok etme katliam bizde. İtaat edeceksiniz… Vs cümleleriyle eş değer ne varsa geçiyor aklımdan. Bu iki cümle o kadar fazla düşündürüyor ki… Halkın ne özeli kaldı, ne evi-barkı… Çok değil birkaç gün önce hendek yahut çatışmanın olmadığı Yüksekova’nın bir mahallesinde eve girenlerin yatak odasına yaptığı yazılamayı da gördük.


Foto: Sertaç Kayar

Savaşın ve çatışmanın olması dahi insanların özeline burnunu ve ırkçılığını sokma hakkı vermez! Kısacası herkes bilmeli;

Bir çocuk bu yazıları okuyarak, görerek büyümemeli!

Bir kadın bu cinsiyetçi, aşağılayıcı yazıların kinini omuzlarına alarak yaşamamalı!

Bir anneye “senin de annen var” cümlesi kurdurulmamalı!!

Bu dünya herkese yeter. Otağ veya saray olmasa da olur. Bizim topraklarımız var. Çekin elinizi, ayağınızı topraklarımızdan başka bir şey istemiyoruz.

Halklar kazansın, barış kazansın.