“Haydi Bismillah” diyen seçim müzikleriyle başlanan bu seçim serüveninin bismillahı nereye gidecek?

Neye Bismillah?

Zamlara, kadını yok saymaya, eğitim sistemini batırmaya, basının özgürlüğünün yok edilmesine mi Bismillah? Buna yeterince alıştırıldık da;

Savaşa bismillah,

Katliama bismillah,

Zorunlu göçe bismillah,

Yok etmeye bismillah… derken ölümlere de alıştırılma yolunda emin adımlarla ilerler olduk.

Bundan 50-60 yıl önce uygulanan politikalar daha bir farklı rantları beraberinde getirerek tekrarlanıyor. Mesela Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte ekonomiyi düzeltmek amacıyla açılan fabrikalarda çalışacak ve tüketime katkı sunacak insan arayışı köyleri vurmamış mıydı? Köy halkının kendi ekip biçtiğini tüketmesi devletin işine gelmiyordu çünkü. Batı’da savaşta sağ kalan halk hizmet sektöründe çalıştığı için açılan fabrikalarda ucuza çalıştırılacak insan arayışı o zamanda kürtleri vurdu.

Çünkü köylerinden kovulmaları için bahaneleri vardı. Kürtçe konuşuyorlardı. Derken başladı kürtler için zulüm o yıllardan. Köy yakılmaları, yıkılmaları, insanların babalarının gözleri önünde öldürülüp yalınayak köylerinden koparılmaları, bilmedikleri şehre sürülmeleri derken Kürt halkı içinde “varolma mücadelesi” başladı. Kimi onları gavur, kafir bildi. Kimi kuyruklu dedi. Kimi Ermeni dölü diye ırkçı söylemleri dilinden düşürmedi. Bütün bu söylemlere inat bu halk canla başla, türküleriyle, stranlarıyla, şiirleriyle ayakta kalmayı ve kendilerini dünyaya tanıtmayı başardı.

Aradan yıllar geçti. Dönem dönem soykırım planlarını Kürtler üzerinde uygulama isteği bitmedi devlette. Bu halk 90’lı yılları gördü. Bu halk neredeyse bir asırdır Milli Eğitim Bakanlığı gibi bir asimilasyon kurumuna rağmen kendi dilini, kültürünü yaşamaya devam etti.

2015’te özellikle seçimlerin iktidar için kaybedildiği 7 Haziran dan sonra savaş bismillah şiarıyla salladı elini kolunu ve geldi içimize. En büyük soykırım ve rant planlarını yanına alarak gelen savaş kürtlere aynı zamanda onursuz düşman kavramını bir kere daha gösterdi.

Gözaltına alınanların infaz edilmeleri, kundakta bebeklerin katledilip yaşama haklarının elinden alınması, annelerin katledilip cenazelerinin sokakta bekletilmesi, 70 yaşındaki dedelerin ölümleri, kürtlerin hayvanlarının bile katledilmesi gibi nice onursuz savaş taktikleri…

Yıllardır sevdiklerini yaşatmak, halkını varetmek adına yeri geldiğinde hakkını arayan, yeri geldiğinde düşmanı ile ekmeğini bölüşen bir halktan bahsediyoruz. Kürt halkı.. Onurlu mücadeleyi kendine yaşam felsefesi ilan eden bu halkı tarih defterinden silmeye çalışmanız ters tepecek gibi durmuyor mu sizcede?

Ne demişler: Düşmanı bile onurlu olmalı insanın…