İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, son bir yılda bölgedeki çatışmalı ortamlarda meydana gelen insan hakları ihlallerini açıkladı:



“24 Temmuz 2015 tarihinden 24 Temmuz 2016 tarihine dek bölge kentlerinde (ki siz bunu Kürt illeri diye okuyun), tespit edilebilen verilere göre; asker, polis, korucu, örgüt militanı ve sivil olmak üzere bin 552 kişi yaşamını yitirdi, bin 683 kişi ise yaralandı.”

İşin ayrıntılarına girersek bilanço şöyle okunuyor:

“Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştiren/gerçekleştirdiği iddia edilen yargısız infazlar sonucu 440 kişi yaşamını yitirdi, 353 kişi ise yaralandı.

Silahlı çatışmalarda; 422 Güvenlik Görevlisi yaşamını yitirdi. Bin 65 güvenlik görevlisi ise yaralandı. 614 silahlı örgüt militanı yaşamını yitirdi. 17 silahlı örgüt militanı ise yaralandı. 42 sivil yurttaş, çatışmaların ortasında kalarak yaşamını yitirdi. 75 sivil yurttaş ise yaralandı.

Silahlı örgütlerin saldırısı sonucunda; 34 sivil yurttaş yaşamını yitirdi, 173 sivil yurttaş ise yaralandı.

Silahlı çatışma ortamında yaşamını yitiren 15 örgüt militanının, güvenlik güçleri tarafından çıplak olarak teşhir edildiği ve cenazelerine işkence edildiği tespit edilmiştir.

9 kente bağlı 35 ilçede sokağa çıkma yasağının ilan edildi. 75’i çocuk olmak üzere 320 yurttaş yaşamını yitirdi.

Mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu 7 çocuk yaşamını yitirdi. 28 çocuk ise kalıcı fiziksel rahatsızlıklar oluşturacak şekilde yaralandı. Biri kadın olmak üzere 6 yetişkin yurttaş da yaralandı.

Gözaltı ve tutuklamalara ilişkin ise, 275 çocuk ve 7 bin 609 yetişkin olmak üzere, toplam 7 bin 884 kişi gözaltına alındı. 81 çocuk ve bin 878 yetişkin olmak üzere, toplam bin 959 kişi tutuklandı. 4 bin 223 ev veya işyeri, çoğunlukla gece yarısı veya sabaha karşı güvenlik güçleri tarafından basıldı.

İfade özgürlüğüne yönelik ihlallerde ise, 96 adet basılı yayın ve materyal toplatıldı veya yasaklandı. 4 gazete ve yayın organı basıldı. 2 kültürel etkinlik yasaklandı. 123 haber sitesi adresi erişimi engellendi.”

Kerteriz alınan noktayı çaktınız mı?

20 Temmuz Suruç Katliamı sonrası 22 Temmuz Ceylanpınar’da 2polisin öldürülmesi ardından 24 Temmuz’da PKK ile devam eden çatışmasızlık sürecinin sonlandırılması ve Kürt illerinde yaşanan katliamlar ve savaşın tırmanması!

Herifçioğulları ne yapmaya çalışıyorlar yine!

Polisleri öldürmekle suçlanan 7 kişiden bazıları için tutuklama kararı veren hâkim Nurettin Bulut’un geçen günlerde FETÖ operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanması da, suçlanan sanıklarla ilgili ihbar telefonunu açan kişinin kardeşinin FETÖ üyesi olmaktan gözaltına alınması da bizi hiç ilgilendirmez!

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez.”

Barış mı; istemeye hiç gelmez!



 

Bazılarınız kefen zannetse de hepimizi sırtında deli gömleği!

Hiç çıkmaz!

Savın sınanabileceği bir ölçütünüz kaldı mı elinizde?

Doğruluk, onur ve erdem için!

Rakım deniz seviyesinin altında, stratejik derinlikte!

Gel de içme!

Burjuvazinin uşakları ve egemen sınıfın çanak yalayıcıları; asalaklar her yerde!

Akbabalar, sırtlanlar ve çakal sürülerinin cirit attığı ülkende…

Ye kürküm ye!

Her şeyi yutan ağır bir kasvetle yüklüydü hava, hani kurşun gibi…

Zehir yüklüydü bulutlar, mavi gökyüzüne inat, griydi…

Kurtlar da puslu havayı severdi, hani…

 

Eprimiş sır perdeleri sütre olabilir mi önünüzde?

Peki ya vicdanımız nerede?

Hamasi nutuklar atılıyordu cesaret üzerine…

Velev ki sükûtun belagati saklıydı, bu diskurların anıştırdığı şeylerde!

Geçmişe ışık tutabilecek ve geleceğe yön gösterebilecek ne varsa, sistemli bir biçimde değiştiriliyor ve yok ediliyordu…



Ve sen:

Kendine karşı verdiğin savaşta hep yenilen taraftın!

Uğruna savaştığın ne varsa bir gün karanlığın olmadığı yerde bulmayı düşlüyordun!

Bazı kurallara uyarak çiğneyebileceğini sandığın 10larca kural yaratıyordun!

Hep kalenderdi meşrebin!

Tarihin yazmayı unutmuş bir köşesinden bakıyorsun!

Mutlu musun?

Ama bu kadarını da beklemezdiniz tabi!

Hayır, asla!

Geçiniz…

Kendinize şöyle uzaklarda bir yer seçiniz!

Gösterişten ve kalabalıktan uzak…

Issız!

Hep uzaktan seyirci kalınız!

Yaşama…

Ölümlerden ölüm beğeniniz!

Gördüğünüz karabasana!

Busunuz işte! 

İçi boş bir hiçlik sağanağı…

Kof…

Of ki ne of!

Proleter düşünce ustası, burjuva yaşam sanatçısı!

Kevaşe devletin iktidar fahişesi!

Ceberrut reis hönkürüyordu, mankurtlaştırdığı güruhlara!

Brecht’i haklı çıkarırcasına…

“Başkan barıştan söz ediyor, demek ki savaş çıkacak!”

 

Görülmelidir!

“Kaybedilen kurtuluş savaşları terör, kazanılan terör eylemlerine kurtuluş savaşı denir.” ya; siyasal amaç güden “kör şiddete” de terör denir, bizim buralarda!

Ama hırsıza hırsız, arsıza arsız, yolsuza da yolsuz denir; aynı zamanda…

Ya sizin oralarda, yaşadığınız “Apartheid rejiminde” ne diyorsunuz siz buna?

Karşı söylem çok net artiküle ediliyor…

“Devlet terör eylemi yapmaz!”

Çalıyorlarsa çalışıyorlar da; helali hoş ve dahi afiyet, bal, şeker olsun!

Olsun mu, olsun; hem vallahi hem de billahi!

Ama söz konusu dilbilimci, yazar ve gazetecilerse…



Kalemleri silahtan etkili, kitapları parça bomba tesirli!

Hadi oradan, zevzeklik etme istersen sayın yetkili…