Milliyetçi, ayrımcı ve merkeziyetçi olmayan özgürlükçü barolara ihtiyaç var.

18-19 Ekim’de dünyanın en büyük barolarından İstanbul barosunun genel kurulu var. Diğer barolar da genel kurullarını tamamlamak üzere.

Baro sıradan bir dernek, vakıf değil. Toplum kaderi için çok önemli, sui generis bir kurum. Yani şahsına münhasır özgün bir kurum. Hak arama özgürlüğünün ve savunma fonksiyonunun güvencesi, yargı faaliyetinde iktidar erkine karşı yönetilenlerin sesi, avukatların örgütü. Avukatlara ilişkin Havana kurallarına, Turin ilkelerine ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘avukatların özgürlüğüne dair ilkeler’e göre de avukatlar yalnız adliyelerde değil, özgürlükler ve demokrasi ile ilgili her alanda seslerini çıkarmak, insan hakları hukukunun evrensel kurallarının mücadelesini vermek yükümlülüğünde. Hal böyle olunca baroların önemi ve fonksiyonu da kendiliğinden berraklaşmakta.

Barolar meslek sorunlarıyla ayrımsız uğraşırken aynı zamanda kayıtsız şartsız özgürlükleri, bireylerin, emekçilerin, ezilenlerin, azınlıkların, halkların hak ve hukukunu savunmak durumunda. Hak eşitliği temelinde kalıcı bir barışı savunmak ve ‘en az devlet en çok toplum ve insan’ hedefiyle özgürlüklerin gelişmesiyle halkların standardının yükselmesini gündeme getirmek durumunda. Hukuk üreten devlet sistemine karşı; aşağıdan yukarıya yönetilenlerin kurumlarının katkısıyla özgürlükçü hukuk üretimini toplum gündemine sunmak durumunda.

Barolar yarı resmi devlet kurumu gibi olmamalı. Barolar milliyetçi, şoven ve ırkçı politikalara asla ödün vermemeli. Barolar ulusalcılığı değil, insan hakları hukukunun evrenselliğini tercih etmeli. Doğrudan demokrasiye evrilen, yönetilenlerin söz ve karar sahibi olduğu hukuk çözümlemelerini gündeme getirmeli. Mevcut hukuk sisteminin baskıcı, ayrımcı ve şoven karakterine karşı mücadele etmeli. İnsan hakları hukuku bağıtlarındaki çekincelerin kaldırılması için uğraşmalı. Hala kabul edilmemiş insan hakları hukuku bağıtlarının tanınması ve çekincesiz onanması için uğraşmalı. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarının yargılanması için Roma Statüsü’ne dayalı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tanınmasını savunabilmeli.

Güvenlik-özgürlük ilişkisinde; gerçek güvenliğin en geniş, eşit ve kalıcı özgürlük olduğunu gündeme getirmeli. Devlet güvenliği adına dayatılan baskı yasalarına karşı çıkmalı. Barolar militer anlayışlara net tavır almalı. Dillerin ve halkların hak eşitliği temelinde barışı savunmalı.

Ermeni soykırımı gibi, Dersim katliamı gibi, Madımak katliamı gibi, Roboski katliamı gibi, Süryani ve Keldanilerin zorla göç ettirilmesi gibi, yıllardır Kürtlere uygulanan zulüm ve inkar politikaları gibi, 1 Mayıs katliamı gibi insanlığa karşı işlenen suçlarda barolar hak ve özgürlükleri savunmalı, bu tür zulümlerin karşısında net tavır almalıdır.

BAĞIMSIZLIĞINI KORUMALI

Barolar alternatif hukuk politikaları üretirken partilerden, hükümetlerden, devletten ve sermayeden bağımsızlığını korumalıdır. Yaşamın her alanında ayrımcılığa, nefret söylemine, ekonomik, cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddete karşı çıkmalı; kadın hakları, çocuk hakları, emekçi hakları, hayvan hakları ve LGBTİ hakları konusunda hukuki doğru çözümlemeleri gündeme getirmelidir.

Barolar hukuk dünyasına yeni özgürlükçü hukuk önerileri sunmalıdır. Özgürlükçü bir anayasa başta olmak üzere; yargıç ve savcı olmak için 5 yıl avukatlık şartını, yargıçlar kurulunun özerkliğini, savcılık kurulunun özerkliğini, yargıçların halk tarafından seçilmesini, halkın yargılama faaliyetine katılması için demokratik jüri sistemini, askeri yargının kaldırılarak yargı tekliği ve birliğinin gerçekleşmesini savunmalıdır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yasalardan çıkartılmasını, ‘özgürlüğe kavuşmayı umut etme hakkı’nın tanınması için müebbet cezaların 5 veya 7 yıllık sürelerde gözden geçirilmesini, 5 seneye kadar yaptırımlarda hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmesini, TMY’nin kaldırılmasını, TCY’deki ifade özgürlüğünü engelleyen maddelerin kaldırılmasını savunmalıdır. İdare hukuku rejimi açısından coğrafyanın tüm bölgelerinde yerel yönetimlerde özerklik, bölge parlamentolarının kurulması, idari, mülki belediye yöneticilerinin halk tarafından seçilmesini, yönetilenlerin 100 bin imza ile meclislere yasa teklif edebilmesini, yine belirli sayıda imza ile yönetilenlerin insan haklarına aykırı davranan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını önerilebilmesini, temel hakları hariç önemli yasalarda referanduma girilmesini vs. savunmalıdır.

ALTERNATİF YASA ÖNERİLERİ YAPMALI

Barolar hukuk eğitimi konusunda da özgürlükçü, alternatif öneriler üretebilmelidir. Örneğin İstanbul barosu özgür hukuk üniversitesi veya akademisi kurmalıdır. Barolar iş cinayetlerine, ekolojik yağmaya, emek sömürüsüne karşı alternatif yasa önerileri yapmalıdır. Barolar zorunlu din dersine karşı çıkmalıdır. Gerçek özgürlükçü laikliği ve inanç özgürlüğünü savunmalı, diyanet işleri başkanlığının kaldırılmasını gündeme getirmelidir. MGK, RTÜK, YÖK gibi vesayet kurumlarının kaldırılmasını savunmalıdır. Kalıcı toplumsal barış için siyasi af veya genel af gündeme getirilmelidir. (Buna toplumsal barış yasası da denilebilir)

Ne yazık ki bugün İstanbul baro yönetimi ve metropol barolarının büyük çoğunluğu; özgürlükçü olmayan, milliyetçi ve militer çizgidedirler. Haklar ve özgürlüklerde ayrımcıdırlar. Statükocu, ayrımcı ve baskıcı klasik devlet hukuku sistemiyle barışıktırlar. En az devlet en çok toplum ve insan anlayışından uzaktırlar. Çoğu Mahmut Esat Bozkurt’un şoven zihniyetiyle çalışmaktadır. Bazı barolar da AKP iktidarının baskıcı zihniyetine teslim olarak mevcut iktidarın kulübü gibi davranmaktadırlar. Bugün İstanbul Baro yönetimi ve Barolar Birliği yönetimi aynı iktidar zihniyeti gibi halkların haklarına karşı çıkmakta, Rojava’daki özyönetimden rahatsızlık duymakta, Rojava’ya yardım için koridor açılmasına karşı çıkmakta, adeta mevcut hükümet gibi dolaylı olarak da olsa IŞİD vahşetinin ekmeğine yağ sürmektedirler. Özgürlükçü Demokrat Avukatlar yönetime geldiği takdirde kolektif, doğrudan demokrasi ve kadın erkek eşitliği temelinde en az devlet, en çok toplum, özgür birey, özgür toplum ve özgür halklar anlayışıyla her türlü milliyetçiliği, şovenizmin, her türlü baskının karşısında evrensel insan hakları hukukunun temel ilkelerini savunacaklardır. Bununla da yetinmeyerek daha yeni daha özgürleştirici hakları da gündeme getireceklerdir.

Baro genel kurulunda Özgürlükçü Demokrat Avukatlar özgür ve demokratik bir toplum için özgürlükçü baro mücadelesi verecektir.