Başlık o kadar büyük oldu ki; yazıya başlarken çekinmedim desem yalan olur.

Çekinmemin sebebi Atatürk'ün devasa kişiliği ve başarılarını anlatacak olmam değildi. Buna hiç ama hiç gerek yok zaten. Bir parça zekâ ve onur sahibi her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı onun yaptıklarını anlamak ve takdir etmek yeteneğine sahiptir kanımca.

Bu demek değildir ki, herkes Atatürk'ü sevmek zorunda. Bilâkis; hiç te sevmek zorunda değilsiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nin; lâik, üniter bir devlet olarak kalmasını istemek zorunda değilsiniz çünkü. Eyalet sistemini, federasyonu hatta Türkiye 'nin parçalanıp -Yugoslavya örneğinde olduğu gibi- küçük azınlık devletlerine dönüşmesini istiyor da olabilirsiniz. Bu bir suç değil. Hatta tam aksine; bu düşüncede olanların fikirlerini, isteme sebepleriyle birlikte açıkça ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bugüne kadar bu yapılamadığı için bu sorunları yaşıyoruz çünkü. Bir arada, kardeşçe yaşamak isteyenlerle, ayrılıp kendi bağımsız devletlerini kurmak için sinsice mücadele veren azınlık unsurları arasındaki güvensizlik değil mi bu yalpalamalarımızın sebebi?

Daha açık söyleyeyim; bizimle birlikte yaşamak isteyen Kürtlerle, bağımsızlık yanlısı olanların gereksiz politik baskılar yüzünden bir türlü kozlarını paylaşamaması değil mi bugün yaşadığımız Kürt sorununun sebebi? TBMM içinde siyaset yapmak için seçimlere giren ve seçilerek orada konuşma hakkını elde eden insanları; işimize geldiğinde dizimize oturtmaya çalışıp, işimize gelmeyince de yaka paça hapishaneye atmadık mı? Oysa onlar ne kimsenin kucağına oturmayı, ne de zindanlarda sürünmeyi istiyorlardı. Evet onların içinde de görüş ayrılıkları var. Hepsinin istediği aynı şey değil. Tıpkı bu ülkede yaşayan Kürt vatandaşlarının hepsinin isteklerinin aynı olmaması gibi; onların temsilcilerinin de talepleri bir ve ortak değil.

Ama biz neyi seçtik? Onları konuşturmamayı, konuşurlarsa da bizim istediklerimizi söylemeyi dayatma yolunu seçtik.

Mustafa Kemal bu ülkeyi Türkler, Kürtler ve diğer tüm unsurlar bir arada yaşasın diye kurdu. Onun için mücadele etti ve savaştı. Yanında Kürt evlatları da vardı her bir savaşta, Laz uşakları da. Türk askerleri ile birlikte toprağa düşen onbinlerce Kürt askeri de vardı, binlerce Çerkes yiğidi de.

Ama biz tarihi anlama konusunda özürlü olduğumuz için onu anlatmayı da beceremedik. Kurtuluş Savaşı sonrası çıkan isyanların sebeplerini ne doğru dürüst araştırdık ne de bunları yeni nesillere anlatabildik. Şeyh Sait'in, İskilipli Atıf'tan çok ta farklı olmadığını, Çerkes Ethem isyanı ile Dersim İsyanı arasında; yeni yapılanmakta olan Anadolu birliğini baltalamak amaçlı çok yakın benzerlikler olduğunu göremedik. Tıpkı; Köy Enstitülerinin bu topraklarda yaşayan tüm halkların ekonomik devrimi için çok önemli bir adım olduğunu göremediğimiz gibi.

Tüm bu kösteklemelerin arkasında uluslararası emperyalist sermayenin durduğunu da göremedik. Bunu göremediğimiz için de onlar çalışmaya ve kendi çıkarları doğrultusunda yeni piyonları sahaya sürmeye devam ettiler. En güzel örneklerinden birini de bir kaç yıldır ibretle izliyoruz zaten. Fethullah Gülen.

Tabii ki o sadece bir örnek. Onun dışında emperyalizmin çıkarlarına doğrudan veya dolaylı olarak hizmet eden tonla insan var bu ülke vatandaşları arasında. Ben bugüne kadar bu insanları tespit etmek için tek bir turnusol kağıdı kullandım ve bundan sonra da bu yöntemden vazgeçmeyeceğim. O da Atatürk sevgisidir.

Az önce söylediğim gibi; Atatürk'ü sevmek zorunda değilsiniz. Ona saygı duymak zorunda hiç değilsiniz ama Atatürk'e ve onun yanında emek vermiş yoldaşlarına karşı düşmanlık besliyorsanız; kesin ve net olarak söylüyorum emperyalizme hizmet ediyorsunuz demektir. Bunu bilerek ya da bilmeyerek yapıyor olabilirsiniz. Elbette ki tüm Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları banka hesaplarında gizli cemiyetlerin dolarlarını bulundurmuyor. Hatta tüm kalbinizle inanarak ve içten bir şekilde bile Atatürk'ten nefret ediyor olabilirsiniz. Bu da hiç bir şeyi değiştirmiyor.

Atatürk'ü sevmiyorsanız; düşüncelerinizi açık açık paylaşmanızı sonuna kadar desteklerim. Sebeplerini, sonuçlarını ortaya koyarak saatlerce konuşabiliriz ama çirkin iftiralara, yalan dolan hikayelere başvuracaksanız zaten tarafınızı gayet net olarak belirtmişsiniz demektir.

Amaaa Atatürk'ten nefret ediyor ve bunu kişisel çıkarlarınız için saklıyor ve ona güya gösterişli methiyeler diziyorsanız o zaman size hiç ama hiç saygı duymam.

Senelerce onun hakkında atıp tutmuş, ona düşman cemaatler ve örgütlerle birebir ilişkiler kurmuş, o örgütlerin her istediklerini yapmış, Atatürk'e ve hatta ailesine ağıza alınmayacak çirkinlikte hakaretler edip; iftiralar atan insanları kollayıp gözetmiş birine ise sadece saygı duymamakla kalmam; acı acı da gülerim.

Çünkü geride bıraktığımız 15 sene; kimin içinde sevgi, kimin içinde nefret var gayet net olarak gösterdi hepimize. Bunu sadece ben ve benim gibi düşünen bir kaç kişi değil. Tüm halk ta anladı üstelik.

Bu ülke artık içi-dışı bir siyasetçiler istiyor. Bunu görmemek için kör olmak lazım.